Kurtlar sofrasında hayat zor!

9 Mayıs 2008 12:55 tsi
Tayyip bey, Sağında, solunda, ardında önünde kimi ‘Şunun ayağı bi kaysa da yerine zıplasak’ diyen, eski deyimiyle ‘kifayetsiz nuhteris’ yani yetersiz ve yeteneksiz, açgözlülerle de başa çıkmaya uğraşıyor. Anlaşılan Tayyip bey için,

Aziz Üstel / Star

Tayyip Bey için kurtlar sofrasında hayat zor!   
 
AK Parti kapanmış... Herkes yasaklı... Tayyip Bey hariç!Böyle bi karar çıkar mı Anayasa Mahkemesi’nden?

Çıkar, çıkar..

Burası Türkiye...

Burada her şey olur.

Tayyip Bey salt ‘Bu Cumhuriyet... Bu devlet... Bu millet bizim! Sen nereden çıktın?’ diyenlerle boğuşmuyor.

Sağında, solunda, ardında önünde kimi ‘Şunun ayağı bi kaysa da yerine zıplasak’ diyen, eski deyimiyle ‘kifayetsiz nuhteris’ yani yetersiz ve yeteneksiz, açgözlülerle de başa çıkmaya uğraşıyor.

Yavaş yavaş, Deniz Baykal’ın mucidi olduğu hizipçiliğin kendi partisinde de filizlendiğini görüyor tabi.

Tıpkı bir zamanlar rahmetli Turgut Bey’in de gördüğü gibi.

Hiç unutmam 1989 yerel seçimlerini. Sonuçlar geldikçe ve ANAP’ın her ilde her yörede oy yitirdiği belli oldukça, şıkır şıkır oynayan ANAP milletvekilleri hatta üç beş parti kurucusu, son kabinede bakan olamamış tayfanın yüzü, bi film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor birer ikişer... Dunhill marka cigaralarını tüttürüp nasıl da kahkaha atıyorlardı! Velinimetlerini bi anda unutmuş, ‘vefa İstanbul’da bi semttir’ sözünü kanıtlama çabasına soyunmuşlardı!

Geçen gün, Atılgan Bayar ‘Korsan Haber’de çok doğru şeyler yazmış.

Örneğin:’Erdoğan vuruşarak çekilecek mi? ‘diye soruyor.

Yani hem elitlere hem de kendi partisi içinde pusuya yatmış, kurt postuna bürünmüş çakallara karşı, dövüşe dövüşe geri geri mi gidecek?

Hayır. Geri çekilmeye başladın mı, bi bakarsın uçurumun kenarına gelmişin... Bi adım daha geri attın mı yuvarlanır gidersin boşluğa..

Laik Cumhuriyetin değerleriyle elbette vuruşmayacak, çarpışmayacak... çünkü Tayyip Erdoğan bu değerlerle birlikte yaşadığı sürece, onları benimseyip destekledikçe Türkiye’nin yükselip yüceleceğini biliyor... Zaten başka türlüsünün de mümkün olmadığı gerçeğini kavramış...

Peki pusudakilere kapıyı gösterecek mi? Onları yollayacak mı partiden?

Hayır. Gönlünde ve kafasında bi yol ayırımına girmiş dahi olsa; zamanlama bu yol ayırımı için doğru değil.

Önce bekleyeceksin toz duman yatışsın, sisler dağılsın...

Sonra... Gün ola harman ola...

Parti kapatılır, ‘yassah!’ damgasını yerse ne olur?

O zaman senaryo çok...

Partiden doğacak yavru partiler mi istersiniz... Ağabey formülleri mi... emanetçi muhabbetleri mi... Yasaklananlara ağır cezada açılması tasarlanan davalar mı..

Ama Tayyip Bey, eğer yasaklılık süresini tezgahsız, tuzaksız geçirebilirse, safraları rahat rahat atabilecek beş yıl içinde... Cumhuriyet kavramlarıyla barışık insanlarla birlikte yeniden yapılanacak, yeniden iktidara doğru yola çıkacak... Bu yol onu nereye götürür? Gerçek anlamda demokrat bir Türkiye’ye tabi..

Ve mühendisler yoksullaşıyor

Mühendislerin sanayi katma değeri içindeki ücretlerinin toplam içindeki payı yüzde 35.2 azalmış. Böylece son on yıl içinde mühendisler gerçek anlamda yoksullaşmaya başlamış. Bugün mühendislerin yüzde 55’i, 800-1200YTL, yüzde 32’si 1300-2900 YTL aylık maaşla çalışmakta. Mart 2007 verilerine göreyse yoksulluk sınırı 2050 YTL.

Yani mühendislerin yüzde 75’i yoksulluk sınırı altında yaşamakta.... Yani bir zamanların en gözde mesleği ‘mühendislik’ artık ustalıktan, kalfalıktan hatta çıraklıktan bile beter bi meslek olup çıktı!

(Kaynak:Makine Mühendisleri Odası Mart-Nisan 2008 sayılı dergi)

ERDEN ERUÇ’U DEVLET ÖDÜLLENDiRECEK Mi?

Altı Zirve Projesi’ni uygulayan, yani 6 kıtanın en yüksek tepelerine tırmanan, okyanusları kürekle geçen, karalar üzerinde pedala kuvvet giden, tabanvayla yüzlerce kilometreyi aşan Erden Eruç’un yolculuğu devam ediyor.

Eruç bu yolculuğa 2003 Şubatı’nda, ABD’nin Seattle kentinde başlamış, Kuzey Amerika’nın en yüksek noktası, Alaska’daki McKinley Doruğu’na tırmanmış, bisikletiyle 9 bin 150 km pedal çevirmiş... Derken 2004 yılında Eruç, Atlas Okyanusu’nu kürekle geçmiş; Atlantik’i de kürekle geçebilen 33’üncü sporcu olmuş...

Şu anda Yeni Gine açıklarında, bir yıla yakın bir süredir denizde tek başına... Denizlerde en uzun kalma rekorunu kırdıktan sonra Çin’e ulaşacak... Bu proje 2012 yılında bitecek...

DSP Milletvekili Süleyman Yağız, Devlet Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu’na sormuş: ‘Erden Eruç’un bugüne değin devletin resmi yada gayri resmi bir kurumundan, Başbakanlık Tanıtma Fonu’ndan ya da sizin Devlet Bakanlığınızdan hiçbir destek ve yardım görmemiş olması büyük bir eksiklik değil mi?’ Bence çok yerinde bi soru. Bakanlığın, her şey bi yana, salt böylesine akıllara ziyan bir işe kalkıştığı için Eruç’a her türlü desteği sağlaması gerek!

Tokofobi Batı’yı kasıp kavuruyor

Tokofobi nedir biliyor musunuz? Doğum yapma korkusu! Diğer bütün fobiler yani korkular gibi insanın yaşamını kabusa çeviriyor. Bugün tokofobi, Batı ülkelerinde nüfus artışını ciddi bir biçimde tehdit ediyor. Bu kouyla ilgili yapılan ilk araştırmaya göre İngiltere, Fransa ve Almanya’da, ortalama her altı kadından biri tokofobik! Doğum yapmaktan akıllara ziyan bi biçimde korkan bu kadınlar ya kürtaja başvuruyor ya da cinsel yaşantılarını kısıtlıyorlar. Uzmanlar Batı ülkelerinde nüfus artışının sıfırlanmasında, tokofobinin de azımsanmayacak etkisi olduğu konusunda hemfikir! 

Bu haber 573 defa okundu.