O çantanın ismi: FUTBOL!

8 Mayıs 2008 16:45 tsi
Aynısından Amerikalılarda da var. Ruslar'ın benzeri. İşlevi de aynı. Denebilir ki o çanta tüm esprisini Amerikalılar’a borçlu. Sadece başkomutanlar kullanabiliyor. Aslında çok işlevsel sayılmaz, zira bugüne kadar bir kere bile kullanılmadı. Kullanm

Rusya, Sovyetler’in dağılmasından sonraki en görkemli görev değişikliği seromonisini dün yaptı. Denebilir ki efsanevi “Kızıl meydan” geri döndü. Gözalıcı üniformalar, Kremlin üzerinden geçen savaş uçakları, upuzun açılan kapılardan çıkan eski ve yeni liderler, 1500’ün üzerinde yabancı misyon, sair.

Putin gitti (şimdilik) Medvedev geldi. İşte bizim anlatacağımız öykü bu şaşalı törenin minik bir kısmını ilgilendiriyor. Ama TV’lerden bol bol yayınlandı!

Başkomutan Yoldaş!

Devir-teslim töreninden sonra büyük bir salonda bekleyen Medvedev’in önüne yüksek rütbeli bir subay geldi, “Başkomutan Yoldaş” diye giriş yaptı ve dedi ki, “İzninizle ülkemizin stratejik kuvvetlerinin kontrolünü takdim ediyorum”. Ve bir siyah-deri çantayı yeni Başkan’a uzattı.

Rusya gibi bir ülkenin “stratejik kuvvetleri” elbette bir çantaya sığmaz. Ama işte o çanta, dünyayı geri dönülmez bir cehenneme çevirme hatta tamamen yok olma riskine taşıma kabiliyetine sahip.

Rusya’nın bütün nükleer güçleri, balistik füzeleri o çantadan kontrol ediliyor. O çantayı kullanma yetkisi de doğal olarak önce ve tek olarak Başkan’a ait. İşte bu vesileyle “çanta”nın öyküsünü anlatalım istedik.

 

---

İsmi Futbol ama şut çekmeye gelmez!

 

Gerçekte bu çanta şöhretini, gücünü ve havasını ABD’ye borçlu. İlk kez onlar eliyle kamuoyuna tanıştırıldı. Resmi bir tanıştırma değildi ama Başkan’ın her gittiği yere arkasından ayrılmayan bir subayın sürekli çanta taşıması merak uyandır.

“Ne var bunun içinde sorusu” medyanın “kediyi merak öldürür” hassasiyetinde olmasıyla buluşunca meram ortaya çıktı. Bu çanta ABD’nin nükleer silahlarını kontrol ediyordu.

Nasıl çalıştığını anlatacağız. Ama önce biraz öyküsüne bakalım. Tabi bu çantanın bir ismi,  daha doğrusu isimleri var. “Nuclear Football (nükleer futbol), President's Emergency Satchel (Başkanın acil durum kiti), The Button (Buton), The Black Box (Kara Kutu) ya da sadece Football (futbol).

Buradaki futbola Amerikan tarzı futbol olarak anlamamız gerekiyor. Yoksa süper lig misali klasik futboldan bahsedilmiyor.

Bu çantanın işlevi Başkan’ın Washington’da veya Beyaz Ev’de bulunmadığı sıralarda bir tür “mobil” komuta merkezi görevi görmesi. Başkan başka bir yerde iken ülke saldırıya uğradığında bu gezici nükleer silah savunma sistemi devreye sokuluyor.

Çanta “manuel” yani elle kullanılıyor. Bunun için bir kullanma kılavuzu da var. Buna “playbook” deniyor. Bu isim çantanın “futbol” adına da uygun. Çünkü bir çok uyunun taktiklerini içeren deftere “playbook” deniyor.

Çantının mucitleri iki kurum. Birisi “National Security Agency (NSA)”, Milli Güvenlik Ajansı, diğeri, “United States Strategic Command (USSC), ABD Stratejik Komutanlığı.

 

---

 

Altın kod!

Çantanın her gün değişen bir şifresi bulunuyor. Buna “Golden Code”, yani Altın Kod diyorlar. Kimi başkan cüzdanın da kimisi de ceketinin cebinde taşıyor.

Çantanın kendisi metalik, kurşun geçirmez. Dış yüzeyi siyah deriden. Yakyaşık ağırlığı 18 kilo. Biraz ağır yani. Bu yüzden sürekli askerler taşıyor olsa gerek.

İlk gündeme geldiği dönem ABD’nin eski Başkanı Dwight D. Eisenhower zamanı. Ama Küba Krizi sırasında John Kennedy zamanında Pentagon sistemi iyice geliştiriyor. Çanta hiçbir şekilde Başkan’dan ayrılmıyor.

Bugüne dek tek istisnası Ronald Reagan’a suikast düzenlendiği sırada olmuş. Başkan hastaneye yetiştirilirken, çanta arkada kalmış.

Nasıl kullanıldığına gelince. Son derece gizli bir konu olmasına rağmen, açık kaynaklar bazı bilgiler veriyor. Çanta açıldıktan sonra ikili bir güvenlik sistemi var. Birincisi çantayı açanın gerçekten başkan olup olmadığını sorguluyor.

Daha önce bir özel anahtar kullanılırmış. Bugün el izi veya kornea taraması istediği söyleniyor. İkincisi ise nükleer sistemi harekete geçirek o altın kodlar. Bu kod girildikten sonra geriye bir tek tuş kalıyor. Ancak bir ara sistemin daha olduğu, o güvenlik halkasının da “başkanın bir çılgınlık halinde”, “yakarım bu dünyayı” demesini engellemek içinmiş.

“Miş” diyoruz çünkü kimse bunun nasıl bir önlem olduğunu bilmiyor. Esasen çanta çalıştıktan sonra kimsenin bilmesine de gerek kalmıyor!

Bu haber 1,137 defa okundu.