En Sıcak Konular

'AK Parti her ihtimale hazır!'

7 Mayıs 2008 10:57 tsi
Adalet ve Kalkınma Partisi, kapatma davasıyla birlikte başlayan süreçte “hiçbir olasılığı dışlamayan” bir strateji izliyor.

“Sanki kapanmayacakmış gibi” hareket ediyorlar, söylemlerini bu temele oturtuyorlar, “kapatma kararı çıkarsa” diyerek her türlü tedbiri de almaya çalışıyorlar.

Artık, “yol haritasının” belli olduğunu söyleyebiliriz. Kapatma davasının açıldığı 14 Mart tarihinden beri “basınla ilişkileri kriz yönetimi” çerçevesinde yürüten iktidar partisi, hafta sonundan itibaren “şekillenen stratejinin kamuoyu ile paylaşılma” safhasını başlattı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Can Paker’in evindeki yemek buluşması bu açıdan önemliydi. Çünkü davadan itibaren uçağına gazeteci davet etmeyen, televizyon programına çıkmayan ve basından uzak duran Erdoğan, milletvekillerine de “konuşma yasağı” getirmişti. O günden bu yana ilk kez, kendisine yakın, “liberal gazetecilerle” bir araya geldi. Bir gün önce de bir grup gazetenin Ankara temsilcisi olarak bizler Erdoğan’ın en yakın iki kurmayının yemek davetindeydik. Tablo şöyle:

Erdoğan ve kurmayları partilerinin kapanacağına inanmıyorlar. En azından bu söylemi kullanıyorlar. “Bir şekilde uzlaşma sağlanabilir. Böylece ülkenin bedel ödemesinin önüne geçilebilir” inancındalar. Olası kapatmaya karşı ödenmesi muhtemel bedelin iki argümanı var: Güneydoğu sorununun büyümesi ve ekonomik istikrarın bozulması.

Hal böyleyken, “Anayasa değişikliğine gitmek, referandum veya erken seçim seçeneğine” başvurmak “rafa kalkmış” görünüyor. Bu, Erdoğan’a “sağduyulu, uzlaşmacı, gerginlikten uzak durmaya çalışan” bir profil sağlıyor. Tamam, ama arka plandaki psikolojiyi de görelim. Erdoğan’ın kurmayı şöyle diyordu:

“Biz, kamuoyunun sandığının aksine davayı hukuki perspektifte görüyoruz. Bunun testi kararın açıklanmasıyla yapılacaktır, öncesinde değil. İnanmak istemiyoruz ama eğer gerçekten bu bir siyasi davaysa, bir irade AK Parti’yi kapatmaya karar verdiyse, zaten yapılacak bir şey yok demektir. Böyle bir irade var ise referanduma da gitsek, Anayasa’yı da değiştirsek sonuç değişmez.”

AK Parti’nin yol haritasının netleştiği belli oldu. Ama yine de Anayasa Mahkemesi’ndeki türban düzenlemesine ilişkin kararın önemli bir eşik olacağını düşünüyorum. Mayıs ayı içinde açıklanmasına kesin gözüyle bakılan bu karar, Mahkeme’nin kapatmaya ilişkin tutumunun sinyallerini de verecektir. AK Parti’nin o karardan sonra “stratejinin yeni bir aşamasını yürürlüğe koyabileceği” ve birtakım değişikliklere gidebileceği düşüncesindeyim.

Emanetçi toto başladı

Başbakan Erdoğan’ın kurmayları kapatma davasına ilişkin savunma sürecini sürdürürken bir yandan da “Post-AKP”, AKP sonrası dönemin hazırlıklarını sürdürüyorlar. “Büyük bir parti gibi davranacağız” derken kastettikleri şey, “kapatma kararı çıksa bile AK Parti iktidarda kalacak. İlk seçimin de en büyük favorisi olacak” düşüncesine dayanıyor.

“Türkiye’de yüze yakın parti var” diyorlar, yani bir kapatmadan sonra işin en kolay kısmının yeni bir oluşumla yola devam etmek olduğunu vurguluyorlar. İşin zor kısmı, tabanın desteğini elde tutmak, partinin dışarıdan müdahalelerle parçalanmasını önlemek. Ekonomik kriz çıkarsa eldeki tüm avantajlar yok olur.

Parti yönetimi ve Erdoğan’ın kişiliği, böylesi krizler sonrasında dönüşüm gerçekleştirebilecek bir esnekliğe sahip. 27 Nisan bildirisi bu anlamda önemli bir değişime yol açmıştı. Tüm dengeleri Cumhurbaşkanlığı seçimi değiştirdi. Şimdi sürecin bir benzerine şahit olabiliriz. Erdoğan’ın yabancı basına yaptığı son açıklamalar parti kimliği ve ideolojisi konusunda yeni ipuçları vermektedir.

Peki, AK Parti kapatılır ve Erdoğan’a siyasi yasak gelirse, emanetçi kim olur? Dün gazete köşelerinde çeşitli isimler dolaşıyordu. “Emanetçi toto” başladı. Dört isim öne çıkıyor: Ali Babacan, Cemil Çiçek, Mehmet Ali Şahin ve Köksal Toptan.

Ruşen Çakır, dün Mirgün Cabas’la sundukları NTV’deki Yazı İşleri programında düşüncemi sordu. “Benim tahminlerim daha başkaydı. Ama onların isimlerinin hepsi iddianamede yer aldı. İddianameyi hazırlayan akıl, AKP sonrasını da düşünmüşe benziyor” yanıtını verdim. Programda söylemedim ama Binali Yıldırım ve Hayati Yazıcı gibi Başbakan Erdoğan’a çok yakın isimlerin şanslı olacaklarını düşünürdüm. Ruşen ısrar edince, “mevcut koşulları düşününce Ali Babacan favoridir” dedim.

Hiç konuşulmuyor, hatta herkes “Erdoğan’la Gül arasında rekabet var” diyor ama bence durum tam tersi. Babacan’ın şansı, Gül faktörü nedeniyle yüksek. Unutmayalım, parti kapansa bile Gül Çankaya’da oturmaya devam ediyor olacak.

Bir not daha: AKP’nin yol haritasından ve stratejisinden bahsediyorsak, bu kararların Gül-Erdoğan işbirliğinde alındığından eminim. Çok eminim.

İsmail Küçükkaya / Akşam



Bu haber 496 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,229 µs