Elektrik ve darbenin faturası kime? | " /> Elektrik ve darbenin faturası kime? | "/>

En Sıcak Konular

Elektrik ve darbenin faturası kime?

7 Mayıs 2008 10:48 tsi
Elektrik ve darbenin faturası kime? Elektriğe dün zam geldi. Zammın faturasını toplum kime kesecek?.. Bir faturaya, bir yanan ampüle bakıp aklına kim gelecek? Yani stratejinin ikinci ayağı da şu: devletleştirilmiş AK Parti'ye darbe indirmek ve darbe sonrasında krizin faturasını böyle bir A

Dünkü yazıda da özetle AK Parti’nin toplumsal melezliğinden değil kendini “alternatif merkez” olarak konumlamasından hareket etmesiyle başlayan devlet partisi eğiliminin inceltilmiş yargısal darbeyi ve darbe sonrasını kolaylaştırdığını ifade ettik.

Darbeyi ve sonrasını kolaylaştırıyor çünkü demokratikleşme hamlelerine ket vurarak ve sistemle benzeştiren ittifaklarla devlet partisi haline gelmiş/getirilmiş bir AK Parti’ye darbe sonrası kaosun, krizin ve başarısızlıkların faturası daha kolay yıkılabilir.

Çünkü toplum hem umutlarını boşa çıkartmış, kendisinden beklediği gerekli ve yeterli demokratikleşme hamlelerini yerine getirmemiş, hem de devletleşmiş bir AK Parti'ye mesafeli duracaktır.

Bu mesafeli durma da “asli merkezin” medyasının AK Parti hakkındaki manipülasyonlarını daha kolay ve etkili kılacaktır.

Demokrasi ve kalkınma umutları boşa çıkmış, devlet partisi haline “getirilmiş”, asli merkeze kolunu kaptırmış olan AK Parti’ye en çok mesafe alacak olanlar ise Kürtler…

%47’nin arkasında önemli ölçüde AK Parti’ye Kürt meselesinin sivil çözümünde imkan gözüyle bakan Kürt halkı vardır. Türklerin büyük çoğunluğu da bu saikten bağımsız değildi elbet. Çünkü tüm toplum şiddetli bir şekilde can yakan bu sorunun biran önce çözülmesini istiyor.

Yani AK Parti’yi %47’ye taşıyan Kürtlerdi fakat AK Parti, dindar medya ve akademik camia Kürtlerin kendisine neden oy verdiğini pek anlamış değil. Evet dindar olduğu için kendisine yakın bulmasının etkisi vardı, ancak temel etken AK Parti’de demokratik çözüm potansiyeli görmesiydi.

AK Parti’ye mesafe alacak bir diğer kesim devletin otoriter laikliğinin dışında duran “demokrat laik” kesim... Yanı sıra sol ve Alevi kesimler de önemli ölçüde AK Parti’ye yeterince demokrat olamadığı ve umutlarını boşa çıkardığı için mesafe alacaktır.

Bu Pazar günü Kandil’e yönelik gerçekleşen hava operasyonlarına PKK’nın eylemlerle karşılık vermeyeceğini söylemek imkansız…

Kürt sorununda fitillenen bir çatışma, bu ortamda hem Kürtleri AK Parti’den zaten Tayyip Erdoğan’ın hangi mantığı yürüttüğü belli olmayan Ahmet Türk’ün elini sıkmaması, sınır ötesi operasyonlar, DTP ile görüşmeme ve genel Kürt politikası nedeniyle açılmış olan mesafeyi daha da açacaktır.

Yani şuana kadar olduğu üzere, AK Parti Kürt meselesi üzerinden daha da devletleştirilecektir. AK Parti de buna oldukça meyilli. Tıpkı 1 Mayıs olaylarında, AB sürecini askıya almasında ve 301’de olduğu gibi…

Devletleştirilmiş ve kendisine bağlanmış umutları yitirmiş bir AK Parti’yi ise devlet kapatmasa da toplum kapatır… Çünkü yitirilmiş umutları tekrar toparlamak güçtür.

Demokratikleşme sürecinin engellenmesiyle oluşan krizin faturasının bir diğer boyutu ise ekonomi… Ekonomi ise orta sınıflaşan Türkiye gibi toplumlarda oy davranışlarını belirleyen ana etmenlerden… Ki AK Parti’nin ekonomideki performansının %47 üzerindeki etkisi büyük.

AK Parti’nin tarihsel çizgisini irdelediğimiz bu yazı dizisinin birincisinde söylediğimiz gibi, AK Parti dindar kesimin iç değişiminin, dışa açılmasının, o kesimin sivil toplum hareketlerinin ürünü olsa da bu partinin asıl anlamı, farklı toplumsal kesimleri kucaklayabilen melez bir parti olmasıydı.

Kısacası AK Parti’nin taşıyıcısı olduğu değişime direnen devlet, AK Parti’yi devletleştirerek AK Parti’ye darbe yaparak sebep olduğu krizlerin faturasını tam da bu devletleştirme sayesinde AK Parti’nin üzerine yıkacaktır.

Toplum krizin sorumlusu olarak AK Parti’yi görmese bile devletleşmesi nedeniyle AK Parti’den soğuyacaktır. Çünkü AK Parti kendisini anlamlı ve çekici kılan melezliğini yitirecektir.

Bu durumda AK Parti ne yapabilir?

Tüm bu sebeplerle önümüzdeki bir seçimde AK Parti %47’nin üzerinde oy alacağına güvenerek hareket etmemelidir. Kanaatimiz o dur ki, toplum AK Parti’nin “mazlumluğumla zaten oy toplarım” düşüncesiyle hareket ettiğini ve umutlarını yerine getiremeyeceğini sezerse, ki seziliyor, devletleşmiş bir AK Parti’ye sırf ilginç bir iddianameyle kapatılma davası açıldığı için çok fazla oy vermeyecektir…

Özellikle Kürtler… Çünkü DTP de kapatılıyor. Ve AK Parti’nin DTP’ye karşı tavrı, DTP’ye oy vermemiş Kürtleri de incitmektedir.

Bu durumda AK Parti’nin dün yazdığımız gibi, mukaddesatçı ANAP kökenli vekilleri üzerinden bölünmesini ve AK Parti’ye anlam ve yön veren taşıyıcı kadrolarına siyaset yasağı gelmesini hesaba kattığımızda tek başına iktidar olması çok zor.

Toplum devletleşmiş bir partinin demokratikleşmenin taşıyıcısı olamayacağını düşüneceğinden çok fazla bir destek vermeyecektir. Nitekim devlet partilerinin en hası varken, kopyasını ne yapsın...

Dolayısıyla AK Parti yeniden devletsizleşmesine, yeniden melezliğine dönmesine, demokratikleşme ve sivilleşme hamlelerine ağırlık vermeye başlamak durumundadır.

Çünkü önemli olan devletin değil toplumun bir partiyi kapatmasıdır. Devlet kapatsa bile AK Parti en azından devletleşmemiş, Kürt sorununu çözmeye çalışmış, 301’i kaldırmış, 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasına izin vermiş, AB yolunda ilerleyen bir AK Parti olarak toplum nezdinde güven biriktirmiş olacaktı.

Zaten bu biriktirdiği güven de AK Parti’nin kapatılmasına dair cesareti de kırıcı olacaktır. Çünkü yukarda anlatmaya çalıştığımız gibi toplumsal melezlikleri taşıyan bir AK Parti’ye yönelik darbe ve darbe sonrasını yönetmek çok daha zor

Bu nedenle AK Parti, devletleşerek değil, yeniden toplumsallaşarak, demokratik meydan okuyarak darbeden kurtulabilir...

Kısacası AK Parti devletleştikçe hem anlamını yitiriyor, hem de darbeyi kolaylaştırıyor...

www.iyibilgi.com analiz İlhan Döğüş



Bu haber 1,269 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,231 µs