YÖK “kısır tohum” atacak

6 Mayıs 2008 17:42 tsi
İsrailli ve Amerikalı şirketlerin tekelinde bulunan “kısır tohum” işine YÖK de gireceğini duyurdu. Uzmanlar bu “soyu kesik” tohumların pek de hayra alamet olmadığını düşünüyor.

“Büyük teknolojik ilerleme”, “çağı yakalama” nidalarıyla bugün gazetelerden okuduk YÖK’ün yeni girişimini. Dünyada teknik lisanda hibrit tohum (melez tohum) denen tohumları üretme işine giriyor.

Yeni Şafak gazetesinin bugünkü haberinde tohum “geliştirme” işini Türkiye’de ilk kez YÖK’ün yapacağı söyleniyor. Oysa tohum “üretme” işini daha önce Türkiye’de devlet kuruluşları yapıyordu. Bugün TİGEM gibi tohum kuruluşları kaldırıldı. Bir tarım ülkesinde TİGEM gibi önemli kuruluşlar yok edildi. Türk çiftçisi kendi tohumunu saklama geleneğinden uzaklaştırıldı. Bugün İsrail ve ABD üretimi kısır tohumlar ekiliyor. Hatta, ülkemize girişi bile yasak olan genleriyle oynanmış tohumların topraklarımızda ekildiği söyleniyor. Bugün kış ortasında yediğimiz plastik domatesler, salatalıklar hep bu tohumlardan.

Tohum üretme ve geliştirme arasında ise ciddi bir fark var. Daha önce ülkemizde devlet kuruluşları eliyle yapılan tohum üretmede doğal yollardan faydalanıyorsunuz. Tohum geliştirmede ise, insanlar domatesin kokusunun nasıl olması gerektiğine, hangi plastik kıvamda olması gerektiğine karar veriyor ve “biyoteknoloji” uygulamaları giriyor devreye. Melez tohumların kardeşi transgen tohumlar ise daha da feci; bir balığın geni domatese, bir bakterinin geni mısıra aktarılıyor. Yani aslında domates yediğinizi zannederken siz, aslında biraz balık, biraz da domates yiyorsunuz! YÖK şimdilik işe “kısır” tohumlarla başlayacağını duyurdu. Kısa bir süre sonra “transgen” tohum da üretmek istemeyeceği ne malum?

Doğal tohumlarımız çok önemli

Bizim aslında yeni tohum geliştirmeye ihtiyacımız yok. Çünkü Türkiye’nin doğal tohumları çok zengin ve çok önemli. Sağlığımızın korunması, çocuklarımızın sağlıklı büyümesi, tabiatımızın bozulmaması için çok önemli.

Sağlığa ne etkisi olduğunu bilmediğimiz tehditkar kısır tohumlar yerine dededen kalma tohumlarımıza dönmeliyiz bir an önce. Kaçkar’a, Ayder’e sırt çantalarıyla turist kılığında gelen İsrailliler, neden ellerinde bitkilerimizle, hayvanlarımızla, tohumlarımızla havaalanlarında yakalanıyor dersiniz?

Fitoterapi (bitkilerle tedavi) alanında Türkiye’nin en büyük akademisyenlerinden Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu daha önce iyibilgi’nin yaptığı söyleşilerde bu konuları şöyle açıklamıştı:

“Özellikle gen teknolojisinin hayatımıza kattığı şeyler hep kısır olan ya da kısırlaştırma özelliğine sahip maddeler.  Hepsi ‘ebter’ yani. Bugün, gen teknolojisiyle elde edilen ve sofralarda tüketilen domatesin, salatalığın tohumunu alamıyorsunuz. Hepsinin soyu kesik. Genleriyle oynanmış çünkü. Bu sebzeleri tüketenlerin sağlıklarının nasıl etkileneceği de bilinmiyor.”

http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=41371

http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=64646

iyibilgi özel

Bu haber 2,631 defa okundu.