Yapma Süleyman: O isim tescilli!

6 Mayıs 2008 15:27 tsi
DP lideri Süleyman Soylu kendi halinde çalışıyordu. Sonra kapatma davası gündeme geldi. Eski kurtların gözü Kırat'a döndü. AKP gibi güçlü bir iktidarla uğraşmaya hazırlanırken, Demirel, Çiller, Yılmaz, Cindoruk projektörleri altında kaldı. Ama SoyluR

Demokrat Parti Genel Başkanı uzun süredir sadece “kendi işine” bakıyor. O iş oyları dibe vurmuş ve ciddi hayal kırıklıkları yaşayan bir partiyi, kıratı küheylana döndürme mücadelesi.

Bu nedenle tüm Türkiye’yi dolaşıyor, il-ilçe teşkilatları ile konuşuyor, partinin damarlarına hayat suyu vermeye çalışıyordu. Gündemde Demokrat Parti ve siyaseten partiyi ilgilendirecek ağır bir konuda bulunmadığından işlerini huzur içinde yürütüyordu.

Bu huzurlu çalışma ortamını en çok isteyen kişilerin başında da Soylu’nun gelmesinden daha doğal bir şey olamaz. Zira, Kırat’ın binicisi o kadar çok ki, ve dahası, bu biniciler öyle isimler ki “karışıyor gibi” yapsalar dahi dengeler bozuluyor.

DP’deki bu huzur veya “yenilenme” dönemi AKP’ye açılan kapatma davası ile son buldu. Birden herkesin gözü partiye çevrildi. Demokrat Parti gibi derinlikli geçmişi olan el altındaki bir partinin varlığı birden ağızları sulandırmaya başladı.

Bu kulvarda akla gelen kim varsa, DP koridorlarında yeniden isimleri duyulmaya başlandı. Demirel, Çiller, Mesut Yılmaz, Cindoruk, kısmen Ağar vesaire. Böylece zaten zorluklarla uğraşan Soylu, bir anda aslında hiç istemediği bir durumda kaldı.

Parti kulisleri şu sıralar “eski kurtlar”ın Soylu’ya yönelik “mırıldanmaları” ile dolu. Ama “mırıltı”dan mulis bir hava sanmayın. Tamamı eleştirel ve memnuniyetsiz söylenceler. Tabii nedeni belli.

AKP kapatılırsa DP kullanılarak farklı formülasyonlar oluşturulabilir. Bu ihtimal açık ki Soylu’yu siyaseten tehtid ediyor.

Kaldı ki DP’nin bir de-TBMM dışında da olsa-DP’nin muhalefet görevi var. Üstelik AKP gibi güçlü bir partiye ve Erdoğan gibi karizmatik bir lidere karşı.

Yani, açık işaretleri henüz yansımadıysa da Soylu sıkışmışlık hissi taşıyor. Bu da normal. Ama asıl sıkışmışlık yapılacak şeylerin sınırlı olması. Tam toparlanmamış bir partinin bu kadar baskıyı kaldırması, ağır strese dayanması zor.

İşte bu noktada Soylu’nun aklına “eski” bir fikir geliyor. Fikir eski ama uygulanmış, daha doğrusu başarılmış değil. Merkez sağ seçmenin efsane projelerinden olan ANAP-DP birleşmesi artık yeniden gündemde.

Açılım Soylu’ya ait. Ancak ANAP liderliğinin, Erkan Mumcu’nun da konuya sıcak baktığı biliniyor. Esasen, bu gelişme ANAP için de ön açan bir hale bürünebilir. Bu mümkün olabilir mi? Evet böyle bir ihtimal var. Bu ihtimalin gerçeklik bulması ise her iki tarafın azami bağımsızlığına bağlı.

Yani kimseyi dinlemeden birleşmeyi zorlamaları. İşte bu noktada işler çatallaşıyor. Çünkü ilk birleşme girişiminin uğradığı akamet unutulmuş değil. Ayrıca “engelleyen” şartlar da değişmiş değil!

Birleşme karşıtlarının (kimse?) nasıl ikna edileceği de meçhul. Hele büyük ama eski isimlerin karşı çıkması durumunda ne olur bilinmez. Bu yüzden belki Süleyman Soylu’ya “bu işe iyice düşünüp taşınmadan kalkışmaması önerilebilir”!

Ama bunu önerenlerin, birleşme olmazsa ne olacağını da söylemeleri gerekiyor. Ya da Soylu bunu düşünmeli!

Bu haber 2,341 defa okundu.