En Sıcak Konular

O gece neler konuşuldu?

6 Mayıs 2008 14:16 tsi
O gece neler konuşuldu? Erdoğan'ın gazetecilerle yediği yemekte konuşulanlar tartışma konusu oldu. Kanal D ana haber bülteninde gecede neler konuşulduğuna dair yayınlanan ayrıntılı haber Başbakanlık sözcüsü tarafından yalandı. Peki gerçekten bir "yol haritası" açıklandı mı? C

Cengiz Çandar / Referans

Tayyip Erdoğan'lı cumartesi gecesi

TESEV Başkanı Can Paker'in evinde bir grup meslektaşımızla birlikte cumartesi gecesi akşam yemeğinde Başbakan Tayyip Erdoğan ile biraraya geldik. Çok güzel bir geceydi gerçekten. Neşeli. Bol şakalarla geçen. Çok da öğreticiydi. Akla gelebilecek her konu konuşuldu. Herkes eteğindeki taşı döktü. Tartışıldı. O gece orada olan herkes, orada olmuş olmaktan keyif aldı.

Ancak, orada bulunmanın bir kuralı vardı. Orada konuşulan orada kalacaktı. Bu gibi kurallar insanların Başbakan dahil- kafalarının içini binbir spekülasyon ve polemiğe malzeme oluşturmayacak şekilde ortaya dökebilmesi için konulmuştur. Öyle ortamlarda yer alan tüm tarafların, kazançlı çıkabilmesi için.
Gerçi, kimisi gazete yöneticisi, kimisi köşe yazarı 7-8 gazeteci orada bulunursa, konuşulanların "gizli kalmayacağı", bir şekilde dışarı sızacağı varsayımı kendiliğinden mevcuttur. Nitekim, ertesi gün, yani Pazar gecesi Kanal D ana haber bülteninde gecede neler konuşulduğuna dair ayrıntılı bir haber yayınlandı. Vatan gazetesi de dün gecede konuşulanları kendince bir düzene sokarak manşetten yayınladı.
Bunun ardından, Başbakanlık Basın Merkezi ki, Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki de o akşam oradaydı- sert tonlu bir açıklama ile söz konusu yayınları yalanladı. M. Ali Birand -o yemekte yoktu- daha da sert bir karşı açıklama yaptı.
Gerçekten o yemekte ne konuşuldu? Başbakan Tayyip Erdoğan, kapatma davası ve izleyeceği yol hakkında neler söyledi? Bir "yol haritası" açıkladı mı?
Yukarıda belirttiğim kurala sadakat göstereceğim için, bunları anlatacak değilim. Kapatma davası, muhtemel sonuçları, Başbakan'ın kafasından geçenler elbette ki konuşuldu. Bunların ayrıntısına, işaret ettiğim nedenden ötürü girecek değilim. Ama, şu kadarını söyleyebilirim ki, Başbakan, bir "yol haritası"ndan filan söz etmedi. Yemeğin bir bölümünde iki solunda, daha büyük bölümünde hemen sağında oturan ben böyle bir şey işitmedim. Arada bir masayı terk ettiğim sırada söylediyse -söylediğini tahmin etmiyorum- bilmem.
 
***
Yemeğe ait kendi izlenimlerimi ise genel hatları ile anlatabilirim.
Başbakan, ortaya atılan tüm tartışma konularına ilişkin gayet "açık sözlü" idi. Söyleşi, bir tarafta gazeteciler, diğer tarafta Başbakan, bir "soru-cevap" formatında geçmedi. Herhangi bir evde, 15-20 kişi nasıl söyleşirse öyle geçti. Her an herhangi bir kişinin söze girip, görüşlerini, yorumlarını, bakış açısını dile getirmesi şeklinde.
Kapatma davasına ilişkin, kamuoyunda varolan iki farklı eğilim, o geceye katılanlar ve yemek masasında bulunanlar arasında da vardı ve bu farklılık konuşmalara yansıdı. Aramızdan bazıları, Ak Parti'nin ve hükümetin "teslimiyetçi" davranmaması gerektiğini, "yargı darbesi"ne karşı anayasa değişiklikleri ile karşılık vermesini, gerekirse referanduma gidilmesi gerektiği görüşündeydi. Bazıları ise, buna karşı görüşte, bu yolun toplumda ve siyasette "gerilimi artıracağı" düşüncesindeydi. Taraflar, Başbakan'a soru sormak bir yana, bunu aralarında hararetle tartıştılar; Başbakan dinledi.
O, bu konuda birkaç gün önce, kendisinin "savunma değil cevap" diye tanımladığı, Anayasa Mahkemesi'ne Ak Parti adına sunulan 98 sayfalık metinle izlenen yolun doğruluğunu savundu. Partinin kapatılmayacağına, kendisinin yasaklı duruma düşmeyeceğine ilişkin kanaatini ifade etti.
Bu görüşleri bir "sır" değil, çünkü kamuoyu önünde zaten dile getirmişti.
Elbette, partinin kapatılması ve kendisinin yasaklanması ihtimali mevcut. Bunu görmüyor değil. Öyle bir sonuç çıkarsa, ne olacak?
Buna karşı ne yapacağı, nasıl davranacağı öyle bir sonuç çıktığı zaman belirlenecek. Bunun ayrıntılarını kendisi bile şu anda bilmiyor. Her şey normal süratinde seyrederse, temmuz sonu beklenen Anayasa Mahkemesi kararından sonra, neyin nasıl yapılacağına, kendisinin ne yapacağına karar verecek. Zira, aradan geçecek süredeki gelişmeler ve karar tarihindeki siyasi ortam, neyin ve nasıl yapılacağının da çerçevesini belirleyecek.
İşte, bu nedenle bir "yol haritası"ndan söz edilmedi, edilemezdi de.
Bununla birlikte, Tayyip Erdoğan, en "olumsuz" sonuç çıksa dahi, "boyun eğip köşesine çekilmeyecek"; ülke çapındaki ve özellikle isimsiz halk yığınları nezdindeki popülaritesinin farkında. "Teslim olmayacak" ve ne yapabilirse, onu yapacak.
O gece, Başbakan'ın hala siyaset sahnesinde etkili bir "aktör" olabilecek kadar "genç" olduğunu ve daha da önemlisi hayli "enerjik" olduğunu gözlemledim.
O gece orada bulunmayan meraklıları için, "Ben olsaydım şunları şunları söylerdim" veya "Acaba, şu şu konularda kendisine şu şu eleştirileri yapan çıktı mı?" diye düşünenler için kaydedeyim: Akla gelebilecek ve Başbakan'a yöneltilmesi gerekli diye düşünülebilecek her türlü eleştiri, nezaket dahilinde, -1 Mayıs konusu özellikle- en açık biçimde dile getirildi.
Tayyip Erdoğan tüm söylenenleri dinledi; kimisine katılmadı, kimisi üzerinde düşünebileceği görüntüsünü verdi.
Tekrar edeyim: Cumartesi gecesi, bir konferans ya da seminer düzeni içinde cereyan etmedi. Bir ev davetinin doğal söyleşi atmosferinde geçti. Her kafadan ses çıktı. Espri de yapıldı. Şakalaşıldı da.
O Cumartesi gecesi, Türkiye'nin şu gerilimli günlerinde, Başbakan Tayyip Erdoğan'ı kendisiyle aynı dalga boyunda olanlar ile, kendisini "düşman görmeden" eleştirenleri neşeli bir ortamda buluşturan "keyifli" bir geceydi.
 
***
İktidarın doruklarında oturanlar, Türkiye gibi "kutuplaşma"ya çok uygun bir ülkede uzunca bir süredir iktidar kullananlar, "iktidar yorgunluğu"na uğrayabiliyorlar. Bazı gerçeklerden uzaklaşabiliyorlar.
Eylem ve söylemlerinin, farklı bir pencereden bakıldığında nasıl algılandığı ve anlaşıldığına dair, bu gibi fırsatlar onlar açısından yararlı olabilir. Sanırım, cumartesi gecesi, Başbakan Tayyip Erdoğan için böyle bir "yarar" sağladı.
Sorumluluk mevkiinde bulunmayan ve gözlem ve bilgiye dayanarak yazı üreten bizim gibi meslek erbabı için ise, bakıp gördüklerimizin; farklı bilgi ve formasyona sahip sorumluluk mevkiindeki kişilerce nasıl algılandığını anlamak, çok "yararlı" oldu.
Cumartesi gece yarısı, Can Paker'in evini terk eden hiç kimsenin görüşlerinde muhtemelen bir değişiklik olmadı. Ancak, Tayyip Erdoğan dahil, her birimizin daha "donanımlı" olarak o geceyi ardımızda bıraktığımıza hiçbir kuşkum yok.

 

 



Bu haber 949 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,266 µs