En Sıcak Konular

Başbakan ‘ayak takımı’ demedi, peki kim dedi?

5 Mayıs 2008 15:52 tsi
Başbakan ‘ayak takımı’ demedi, peki kim dedi? O anlama çekilmek isteniyorsa çekilir. Zorlama olur ama mümkün. Fakat şu da bir gerçek; Başbakan ‘ayak takımı’ demedi! Peki kim dedi? 1 Mayıs’ta DİSK’e ‘yürü’ diyen dedi. Polisi yerden yere vuran dedi. 40 yıl sonra bir

Artık çok geç. Bir çok insan Başbakan’ın gerçekten de “ayak takımı” dediğine inanıyor. Ne kadar yalanlanırsa yayınlansın ok yaydan çıktı bir kere.

Peki Başbakan bu cümleyi sarf etti mi? Hayır, Erdoğan böyle bir ifade kullanmadı. Kullandığı cümle, “bir yerde ayaklar baş olursa orada düzen tutmaz” mealinde bir ifade.

Tabii niyete göre çok zorlanırsa bu anlama çekilebilir. Çekilebilir ama “uzatılmış” olur. Cümlenin esnekliği bu kadarını kaldırmaya bilir. Yani formu bozulur. Bozulunca da ortaya işte böyle ciddi bir “yanlış anlama” çıkar.

Ancak “ayak takımı” tartışması ne kadar sürerse sürsün, hemen herkes “dedi mi demedi mi” tartışmasına odaklanıyor. Oysa soru bu olmamalı artık. Doğru soru şu; “Başbakan söylemediyse kim söyledi?”

Çünkü bu sorunun yanıtı, “A” veya “B” kişisi olması önemsiz gibi dursa da “basit bir hata” olarak görülemez. Basitlik bir tarafa “hata” olarak görülemez. Teammüd doğar!

Tabii ki “herkes” kim olduğunu biliyor…

Aslında dikkatlerden iyi biçimde kaçırılsa da “ayak takımı” ifadesini kullanan kişi, Kanal D “anchorman” Mehmet Ali Birand! Kanalın ana haber bülteninde bu ifade ilk kez Birand tarafından kullanıldı ve haberden çok “yorum” niteliğindeydi.

Yani bir anlamda “ayak takımı”nın “1 Mayıs” gerginliğine katkısı onun eseri. Peki Birand bunu niye yaptı? Dediğimiz gibi “hiç ortada olmayan” bir sözü “yorum” yoluyla çıkarımsamak belki bir analiz tekniği olabilir ama, milyonlarca kişiye “böyle dedi” havasıyla sunulamaz.

Doğan Grubu bir süredir hükümetle soğuk. Bu soğukluk tüm haber mecralarına da yansıyor. Hem Hürriyet’in haber ve köşe yazılarında (başta Ertuğrul Özkök olmak üzere) hem de Kanal D’nin haber programlarında buna yoğun biçimde rastlamak olası.

Bunun nedenleri üzerinde detaylıca durulabilir. Sabah-ATV’nin yeni durumu, Avrupa Birliği meselesinde “tavsıyan” hükümet hevesinin heyecanlandırılma arzusu vesaire.

Ama biz yine de “ayak takımı” üzerinde duralım. Eğer arada bir başkası bizim atladığımız biçimde “ayak takımı” ifadesini kullanmış ve Birand oradan alıntılamışsa da bir sorun var.

Çünkü ilk söyleyen bir başkası ise kamuoyunu etkilemedi ve bilinmiyor! Bilinmesi sağlayan ve etkisini yaygınlaştıran Birand.

Tabii burada hemen “personal” bir bakıştan kurtulmak gerekiyor. Mehmet Ali Birand burada bir sembol. Arkasına bakmak gerekiyor.

DİSK-TÜSİAD-DOĞAN

1 Mayıs öncesi, sırası ve sonrasında Taksim çekişmesinin ana oyuncusu olan DİSK’in de bu oyunda küçük bir rolü var. Bilinçli veya değil. Dikkatli gözlerin fark edeceği gibi bu süreçte DİSK en çok Kanal D ile bir araya geldi.

Öncesi, sonrası ve sırasında sürekli canlı yayınlara katıldı. Olay günü de Taksim’e çıkan sokaklardan birince DİSK başkanı ile ana haberde uzun bir söyleşi yapıldı ve bunların tamamı hükümet ve polis eleştirisi üzerine kurgulandı.

DİSK’in bu denli öne çıkarılmasının sebebi, bir, neredeyse tek başına hükümet ve emniyet güçleri ile karşılaşmada öncü konumunda bulunması, iki, diğer sendikaların sanki bir şey hissetmişcesine ortada pek bulunmamalarıydı.

Zaten bu Pazar günü HaberTürk’de yayınlanan Basın Kulübü programında DİSK ile diğer bazı sendikaların açıkça ayrıldığı görüldü.

Yani DİSK bir anlamda sanki “ayak takımı” operasyonunun pratisyeni gibi göründü. Muhtemelen bu okumadan DİSK’in ve Başkanı’nın haberi olmadı ama görüntü böyle oldu.

Bir başka ilginç nokta, belki de tarihte ilk kez TÜSİAD’ın 1 Mayın öncesi ve sonrasında DİSK’e destek vermiş olması. Esasen işin tabiatına aykını bu durum, Taksim için işçi-işveren el ele gibi, aslında arzu edilen ama bu zamana kadar nedense olmamış bir vakanın yaşanmasına imkan yarattı.

DİSK Başkanı TV kanallarında bizzat TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’a kendilerine verdikleri destek için defaatle teşekkür etti. TÜSİAD Başkanı hem DİSK’in Taksim arzusuna destek verdi hem de olaylardan sonra “geçmiş olsun” dedi.

Peki bu parçalar birleştirildiğinde, Türkiye’de “hakim medya”nın ve “hakim işveren” sisteminin AKP hükümetine karşı biraz belden aşağı vurduğu söylenebilir mi? Hayır! Mühim olan eğer öyle ise bunun nedeni?



Bu haber 1,395 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,348 µs