'Baskı mahallede yok, rejimde var' | " /> 'Baskı mahallede yok, rejimde var' | "/>

En Sıcak Konular

'Baskı mahallede yok, rejimde var'

5 Mayıs 2008 14:55 tsi
'Baskı mahallede yok, rejimde var' Tophane’deki vaziyete içi cız edip kaleme sarılan Alaton: Sami Ofer’i tanımam. Oğlu bana Yahudi düşmanlığını kastederek ‘Siz başarmışsınız ama zorluklar yok mu’ diye sordu. Yalan söylemeyi tercih ettim ve yok dedim.

İshak Alaton geçtiğimiz günlerde GE’nin CEO’su Jach Welch’e Marx ile ilgili bir soru sorarak gündeme geldi. Birkaç gün sonra ise Referans gazetesi genel yayın yönetmeni Eyüp Can’a ülkedeki “yabancı” düşmanlığından, artan hoşgörüsüzlükten bahseden bir mektup gönderdi.

Bu iki gelişme akıllara şu soruyu getirdi: Acaba ünlü işadamı son günlerde özellikle bir şeylerden rahatsızlık mı duymaya başladı? Bu sorunun cevabını öğrenmek için Salı günü İshak Bey’le Ortaköy’deki Alarko Holding’de bir araya geldik...

# Referans gazetesinin genel yayın yönetmeni Eyüp Can’a bir mektup yazıp, azınlıklara karşı hoşgörüsüz tutumla ilgili serzenişte bulundunuz. Bu mektubun sebebi neydi?

Referans’ta Osman Öndeş’in bir yazısı çıktı. Ofer’in Londra’daki Deniz İşverenleri Derneği’ne 48 milyon dolar verdiğini yazıyordu. Deniz Müzesi kurulması için. Yani sırf bir müze kurulsun diye 48 milyon dolar veren bir adam! Peki Ofer kim? Burada dayak yemiş bir adam. Ben de bir müddet önce Tophane’deki İstanbul Modern’i gezmiş, etrafın durumunu görmüştüm. O yazıyı okuyunca içim cız etti.

# O müze burada kurulabilirdi diye mi geçirdiniz içinizden?

Evet, onun yerine rezillik, mezbelelik vardı. Bir de tesadüfen bir kruvaziyer gemisi duruyordu ben geçerken. Şık kadınlar gemiden iniyor, o çöplerin içinden geçiyorlardı. O görüntü bir şoktu benim için. Bu ayıbın ben de bir parçasıyım diye düşündüm.

# O mektup akıllara İshak Alaton artan bir hoşgörüsüzlüğe mi işaret ediyor sorusunu getirdi.

Sana açıkça söyleyeyim: Ben Sami Ofer’i hiç tanımadım. Fakat oğlu iki kez buraya geldi. Londra’da yaşayan çok saygın bir işadamı. Bana Yahudi düşmanlığını kastederek, “Siz saygın bir işadamısınız, başarmışsınız ama zorluklar yok mu?” diye sordu. Yalan söylemeyi tercih ettim ve yok dedim.

# Aslında var mı?

Ben Atatürk’ü tanıdım. Çocukken karşılaştık. Onun zamanında böyle bir ayrım yoktu. En azından onun kafasında yoktu. Ama Atatürk’ün etrafındaki bazı kişilerin bizlere, yani “ötekilere” müthiş reaksiyonları vardı. Onlar neticesinde Ankara’dan valiliklere talimatlar gidiyordu, taciz edin diye. Bu, zamanla bilinçli bir devlet politikası haline geldi.

# O politikanın bu hükümetle nispeten kırılacağını uman bir kesim var Türkiye’de. AKP’nin iktidara gelirken azınlıklara verdiği olumlu sinyallerin sizce devamı geldi mi? Yoksa ayrımcılık politikası yine yükselişte mi?

İktidarı temsilen Başbakan Erdoğan’ı konuşuyorsak onun samimiyetine inanıyorum. Çünkü kendisini yakından tanıma fırsatım oldu. O bakımdan şüphem yok. Ancak bir tespit var. Nur Vergin söylemişti, ben de katılıyorum: Mahallede anti-semitizm yok, sistemde, rejimde var.

# Nasıl?

Mesela Vakıflar Genel Müdürlüğü diye bir yer var. Orada Müslüman olmayan kitleye eziyete devam ediliyor. 12 yıl önce bir kanun çıkmıştı. Orada bu devlete sabotaj yapabilecekler sıralanıyordu: Büyükelçiler, turistler, bir de Türkiye’deki yabancılar-TC vatandaşları dahil!

ORTAM OLSA SİYASETE GİRERDİM

# Hem TC vatandaşı hem yabancı nasıl olunuyor?

Bilmiyorum. Herhalde beni kastediyorlar diye düşünmüştüm o zaman. Dönemin Adalet Bakanı da kabahati bende bulunca dava açmıştım. Madde bu dava üzerine silindi.

# Bugün siyasette gayri Müslimlerin olmaması bu zihniyetin ürünü müdür?

Tabii.

# Sizin taraftan da mı talep yok, sistem mi izin vermiyor?

Sistemin dengesi bu.

# Siz uygun ortamı bulsaydınız zamanında siyaseti düşünür müydünüz Türkiye’de?

Düşünürdüm. Sosyal demokrat bir parti bugünkü ortamda muhteşem bir şey olurdu. Çünkü sosyal demokrat kitle boşlukta.

# Dünyadaki elitlerin önemli bir kısmı Musevi asıllı. Bu Türkiye’de de böyle.

Ben özellikle Türkiye için kültürel yönden elit demeyi tercih ediyorum. Çok servet sahibi olan yok Museviler arasında. Ben de onların içinde değilim artık.

# Neden? Bu hükümet döneminde ortaya çıkan yeni elitlerden bahsediliyor. Onlar yüzünden bir rahatsızlık mı var?

Hayır ama bizim elitler yerlerinde sayıyorlar. Bir atılım yapmıyorlar.

KENDİMİZİ EMNİYETTE HİSSETMİYORUZ

# Yapmıyorlar mı yoksa yapamıyorlar mı?

Yapmıyorlar, çünkü kendilerini emniyette hissetmiyorlar.

# Neden?

Konuşulmayan bir kaygı bu. Bir baskı.

# Yaşamsal mı yoksa profesyonel mi bu kaygı?

Biraz öyle biraz böyle. Mesela birkaç yıl önce bir ihaleye girmiştik. En iyi fiyatı verdik bekliyoruz. Sonra öğrendik ki Bakan “Bu işi Yahudi’ye mi vereceksiniz?” demiş.

# Siz Türkiye’de “Musevi bir işadamısınız”. Böyle tanıtılıyorsunuz. Ama burada hiçbir Türk “Müslüman işadamı” olarak tanıtılmıyor.

Şöyle bir şey var: Başarılı olmuş bir Musevi ise “Türk” diyorlar, kötü bir şöhreti varsa Musevi. Mesela Malki için Musevi diyorlardı. Ama Malki’yi öldürene Müslüman katil demediler. Ben de katilin isminin altını çizip oraya “Müslüman asıllı” yazıp gazetelere gönderdim. Bu mesaj alındı. Artık dikkat ediyorlar.

Bırak Türk olduğumu ben söyleyeyim

# Bir takım çevreler “Biz Türk’üz” değil “Biz Türkiyeliyiz” demek istiyorlar. Sizce bu haklı bir istek mi?

Çok haklılar. Öyle bir empatim var ki onlara. Zoraki “sen Türk’sün” baskısı o kadar rahatsız edici ki. Bırak ben söyleyeyim yahu!

# “Ben Türk’üm” yerine “Ben Türkiyeliyim” demek daha çok içinize siner miydi?

Bugün artık çok geç. Çünkü öyle bir noktaya getirdik ki bu kavgayı bunun bir çaresi sanki yok. Sadece zamana bırakmak ve baskıyı ortadan kaldırmak lazım. “Ben Türk’üm” dedirtmeyi unutmamız lazım. Mesela Katar şimdi Washington’a Nunu adında, Musevi asıllı bir hanımı büyükelçi olarak gönderdi. Ne güzel! Keşke Türkiye’de de olsa böyle güzel gelişmeler!

# Son dönemde “Bütün inançlara özgürlük” felsefesi altında siyaset yapıldığı söyleniyor ama bunun aslında Sünni İslam’ın toplumu domine etmesinin bir kılıfı olduğunu ileri sürenler var. Sizce inanç özgürlüğündeki açılımlar yalnızca İslam’a mı yönelik?

Evet. Toplumun içinden gelen bir üstünlük iddiası var. Bir de kabul etmek lazım ki elindeki hamur çok eğitimli değil. Dış dünyayla çok ilişkin olmayınca kendini bir aidiyete vererek güvende hissediyorsun. O aidiyet de Sünni İslam.

# AK Parti’nin kapatılması size ne hissettirir?

Çok üzülürüm. AK Parti’liler adına değil demokrasi adına. Bunun yolu bu değil. Bu tongaya biraz kendi kabahatleriyle ama çoğu da bürokrasinin komplosuyla düştüler.

GE’nin CEO’su Marx’ı okumamış

# GE’nin CEO’su Jach Welch’e “Serbest piyasa ekonomisi artık işlevini yerine getiremiyor. Marx’ı yeniden mi keşfetmemiz lazım” diye sordunuz. Sorunuz uzun alkış aldı ve çok tartışıldı. Sanırım kapitalist sistemin çöküşü ya da işçi devrimini kastetmediniz.

Hayır. O dünyayı sıkıntıya sokacak bir devrim olur. Değişim gelirken çare bulmamız gerektiğini ifade etmeye çalıştım.

# Hangi değişim?

Servet dağılımının çok hızlı ve haksız bir şekilde yer değiştirdiği haksız bir dünya ile karşı karşıyayız. Dünyanın bir kısmı şımarıklaşırken diğer kısmı fakirleşiyor. Petrol ve benzerlerinin alternatifleri aranmalı. Bana sorarsan kısa vadede hayat tarzımızı değiştirmeliyiz. Beklentilerimiz lüks değil insancıl olmalı.

# Welch’ten gelen cevap sizi tatmin etti mi? “Tabii ki günümüzde Marx’ın öngörüleri söz konusu olamaz” anlamında bir cevap vermişti.

Çok büyük bir hayal kırıklığıydı. Bende çekiçle kafama vurulmuş hissi yarattı.

# Neden?

Arkadaşların söylediğine göre alkış sürerken Welch’in yüzü uzamış. Adamın anlayışsızlığının yanında empati fakirliği de var. Welch beni nahoş bir teklifle gelen garip bir adam olarak gördü.

# Bir de cevabında bilgi yoksunluğu vardı sanırım.

Evet, bu çok önemli. Welch 1955’lerde üniversiteye gitmiş. O dönemde komünizmle ilgili bir kitapla yakalansan ABD’de Türkiye’deki gibi hapse girerdin. Bu adam Marx’ı okumadığı gibi merak da etmemiş anlaşılan!

AKŞAM
 



Bu haber 314 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,738 µs