En Sıcak Konular

Darbeci paşadan şehit oratoryosu

4 Mayıs 2008 23:18 tsi
Darbeci paşadan şehit oratoryosu Eser metnini emekli Paşa Aytaç Yalman'ın yazdığı ve şahadeti anlatan ''Şehitler Oratoryosu'', başkentli sanatseverlerle buluştu. Yalman'ın, Komutan olduğu dönemde darbe planları yaptığı kayıtlarda. İşte haberin ayrıntıları...

BURCU BİLGİN'in haberi

Emekli Orgeneral Aytaç Yalman'ın librettosunu (eser metni) yazdığı ve vatan sevgisi ile şahadeti anlatan ''Şehitler Oratoryosu'', başkentli sanatseverlerle buluştu.

Besteci ve keman sanatçısı Hasan Niyazi Tura'nın bestelediği eserde, orkestrayı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen yönetiyor. Koroyu Şef Caner Ruhselman'ın, çocuk korosunu Şef Ahter Destan'ın çalıştırdığı eserin ışık düzeni Fuat Gök'ün imzasını taşıyor.

Eserde, Soprano Feryal Türkoğlu ve Reyhan Görbil, Mezzo Soprano Ferda Yetişer ile Oylun Erdayı, Tenor İhsan Ekber ve Ayhan Uştuk, Bas Sabri Karabudak ve Mithat Karakelle solist olarak yer alıyor. Tiyatro sanatçısı Murat Atak'ın da anlatıcı olarak görev aldığı eserde, sanatçılara Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Orkestrası ve Korosu'nun yanı sıra Devlet Çocuk Korosu da eşlik ediyor.

-''YAŞADIĞIM ACILARLA MARŞ YAZDIM''-

Emekli Orgeneral Aytaç Yalman, AA muhabirinin, eserle ilgili sorularını yanıtlarken, oratoryoyu yazmaya 1.5 yıl önce karar verdiğini söyledi.

Yapıtı yazmadan önce araştırmalar yaptığını, Mehmet Akif Ersoy'un ''Çanakkale Şehitlerine'' adlı şiiri ile Yahya Kemal Beyatlı, Cahit Sıtkı Tarancı gibi şairlerin yapıtlarından da yararlandığını dile getiren Yalman, ''Eser için yüzlerce şehit mektubu okudum. Bu konuyu nasıl bir konsept içinde, nasıl bir şekilde ele almam gerektiğini düşündüm'' dedi.

Meslek hayatı boyunca makaleler yazdığını ve 2. Ordu Komutanı iken bir marşa da imza attığını anlatan Yalman, ''Terörün çok azgın olduğu yıllardı. Malatya'da, Güneydoğu'da sorumluluk taşıdığımız yıllarda da içinde yaşadığım acılarla ilgili bir sabaha karşı marş yazmıştım. O marş sonra bestelendi. 2. Ordu Marşı olarak çalınıyor'' diye konuştu.

Bu oratoryoyu yazarak kahraman şehitlere olan bir görevi yerine getirmenin mutluluğunu yaşadığını belirten Yalman, eserle ilgili şunları söyledi:

''Bu oratoryo ile hem yüce halkımıza, hem de Silahlı Kuvvetlerimize olan şükran duygularımı ifade etme imkanı buldum. Oratoryoda aslında bu librettoyu yazarken bir tarafta vatan sevgimi, diğer tarafta da sanat sevgimi birleştirdim bu oratoryoda. Yarım asra yaklaşan meslek hayatımda yaşadığım zorlukları, hatıraları aşağı yukarı toparlamaya çalıştım. Burada tabii şehitlik gibi yüce bir kavramın müzik gibi estetik bir duygu içinde anlatılmasının aslında kalıcı olacağını düşündüm.

Yani böyle bir kavramın bir estetik duygu içerisinde anlatılması ve kalıcı olması benim için önemliydi. İlk çıkış noktam bu oldu. Yani, bugün şehit cenazelerinde toplumun gösterdiği öfkeyi, şehit ailesinin duyduğu acıyı Türk toplumunun bütününe yaygınlaştırmak ve bu acıyı derin bir şekilde ama estetik bir duygu içinde sağlamanın daha anlamlı olacağını düşündüm.''

-''HAYALLERİNİ FEDA ETTİLER''-

Vatan için ölene, savaşana ve bedel ödeyene toplumun minnet duygularının her zaman çok yüksek ve canlı olduğunu vurgulayan Yalman, üzerinde özgürce yaşanılan topraklar için hangi zorlukların aşıldığının, kimlerin hayatlarını ve hayallerini feda ettiğinin bilinmesi gerektiğini söyledi.

Yalman, şehitlerle ilgili duygularını da ''Hizmet dönemimde elimde son nefesini veren aziz şehitlerimizin hatırasını yaşatacak bir çalışmayı her zaman düşünmüşümdür. Özellikle, 2. Ordu Komutanlığım döneminde onlarca vatan evladı son nefesini kollarımda verdi. Bu acılar büyük birikim oluşturdu bende'' sözleriyle dile getirdi.

Bu duygusal konunun estetik anlamda topluma anlatılması ve yaşatılmasının gerekliliğine inandığından konuya müzikle yaklaşmanın uygun olacağını düşündüğünü belirten Yalman, ''Kaybettiğimiz kahraman şehitlerimizin acılarını törenlerde oluşan öfkeyle geçici bir süre için değil, kalıcı ve toplumun bütününü kavrayan derin bir anlamla anlamak ve hatırasını yaşatmanın ciddi bir ihtiyaç ve anlamlı bir görev olduğunu düşündüğüm için bu konuya geçtim'' diye konuştu.

Eserin; vatan sevgisi, ulusal kurtuluş ve kuruluş dönemi dahil ulusla bütünlük ve birlik için verilen savaşlar, şehidin şahadet öncesi duyguları, şahadet anı ve şehidin ölüm sonrası huzur ve gururunu işleyen beş bölümden oluşan 1 saat 10 dakikalık bir oratoryo olduğunu belirten Yalman, eseri tüm telif haklarıyla birlikte Mehmetçik Vakfına devrettiğini kaydetti. Yapıtla ilgili CD çalışmasının da gerçekleştirildiğini belirten Yalman, ''CD geliri de Mehmetçik Vakfına kalacak. Şu anda eser Mehmetçik Vakfına aittir. Hepimize düşen görev, şehit yakınlarının acısını ulusumuzun acısı haline getirmek ve sürekli olmasını sağlamaktır. Eserin bu amaca hizmet edeceğini umuyorum'' diye konuştu.

Eserin bestesini, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) keman sanatçısı ve besteci Hasan Niyazi Tura'nın yaptığını belirten Yalman, genç sanatçının başarısını da ''O, benim duygularımı anladı. Ona uygun bir eser yazdı. Kendisinden özellikle bu eserde mistik ögelere de yer verilmesini istedim. Başarılı bir müzik diliyle anlattı'' şeklinde özetledi.

-YENİ PROJELER-

''Şehitler Oratoryosu''nun ardından bu alandaki çalışmalarının devam edeceğini anlatan Yalman, ''Bu alan çok bakir. Bir de kitap yazdım, o da çıkacak. Biz ulusal değerlerimizi, duygularımızı ifade eden ne sahne eserleri, ne de doğru dürüst kitap ortaya koyabiliyoruz, şiir yazabiliyoruz. Şimdi bu boşluğu bir şekilde dolduracağız'' dedi.

Yalman, halen beste aşamasında olan ''Kahraman Türk Kadınları Kantatı''nı da tamamladığını belirterek, yeni çalışmalarıyla ilgili şu bilgileri verdi:

''Bu da İstiklal Savaşı'nda kadınlarımızın yaptığı fedakarlıkları anlatan bir kantat. Aşağı yukarı 30-35 dakikalık bir eserdir. Şu anda beste aşamasında. Onu da seneye 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde kadınlarımıza ithaf edeceğim. Bu da aşağı yukarı 1 sene önce başlayan bir çalışma.

Ayrıca, bir şey daha var. Sakarya ile ilgili 'Diriliş'... Sakarya'yı anlatan bir çalışma. Bunu bir senfoni olarak düşünüyorum. Eğer yapabilirsem ve bu eseri de keşke opera haline getirebilirsem daha anlamlı bir çalışma yapmak mümkün olacak. Onu yapmak istiyorum. Yani önümüzdeki 1 yıl da bu şekilde geçecek. Dolu doluyuz. Şimdi benim işim bunlar...''

ADI DARBECİ GENERAL OLARAK ANILDI

EN DARBECİ PAŞA: ERUYGUR

Örnek günlüklerinde, dönemin Jandarma Genel Komutanı ve Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Org. Şener Eruygur'un önderliğinde ve dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Org. İbrahim Fırtına, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ile kendisinin desteğiyle yürütülen “Sarıkız” kodlu muhtıranın yine Yalman ve kendisinin kararsızlığı, dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'ün ciddi muhalefeti nedeniyle başarısızlığa uğradığını belirtiyor.

Sözkonusu dönemde Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Birinci Ordu Komutanlığı ve Genelkurmay İkinci Başkanlığı'nı yürüten Org. Yaşar Büyükanıt ile İlker Başbuğ da darbeye soğuk durmakla suçlanıyorlar.

Bir yıla yayılan darbe planı “Sarıkız”, 24 Nisan 2004'teki Kıbrıs referandumundan sonra tamamen rafa kaldırılıyor. Örnek, darbe planlarının Eruygur'un hiçbir zaman aklından çıkmadığını ifade ederken, diğer kuvvet komutanları destek vermediği için Eruygur bu kez tek başına “Ayışığı” koduyle yeni bir darbe planı yapıyor.

İZGİ: ÇABUK OLUN

Hilmi Özkök, darbeye karşı olduğu için korkaklık ve dincilikle nitelendiriliyor. Örnek, eski TBMM Başkanı MHP'li Ömer İzgi'nin de kendilerine “Darbe yapacaksanız hemen yapın, seçimden sonraya kalırsanız bu iş olmaz, karşınızda diğer partileri de bulabilirsiniz” dediğini aktarıyor. Haberde, Örnek'in 1957'de henüz bir askeri lise öğrencisiyken tutmaya başladığı ve emekli olduğu güne kadar tutmayı sürdürdüğü günlüklerin birkaç bin sayfayı bulduğu belirtiliyor. Derginin 50 sayfa ayırdığı haberde gündemi sarsacak ayrıntılar yer alıyor:

 Genelkurmay Başkanı dinci mi?

Özden Örnek'in 'sürekli darbeden sözediyor' dediği Eruygur ile ilgili değerlendirmesi şu şekilde: “Jandarma Genel Komutanı sözü ikide bir oraya getirip, bu işi ne zaman yapacağız, diyordu. Bazen süreyi uzatmanın en iyi çözüm yolu olduğunu söyleyince suratı asılıyordu. Bana kalsa adamın niyeti ülke yararı değil kendi yararı. Bu iş bir an önce olsun da doğal olursa olsun, o da mevkiini korusun.”

8 Ekim 2003: Hükümetin imam hatiplerle ilgili yasa tasarasından rektörleri arayıp bazı talimatlar verdiğini söylüyor: “Kocaeli Üniversitesi rektörünü aradım ve ona da rektörler olarak bu işi hemen ve sert bir şekilde protesto etmelerini, arkalarında olduğumuzu söyledim.”

“Jandarma Genel Komutanı (Şener Eruygur) tam bir şahin. Genelkurmay Başkanı hakkında bir kanaate sahip olmuş ve o kanaat kendisinde bir saplantı haline haline gelmiş. Genelkurmay ne yaparsa yapsın şüpheyle karşılıyor.”

“Herkesin anlamadığı veya şüphelendiği birkaç konu şunlar: (Genelkurmay Başkanı: Hükümetin adamı mı? Dinci mi? Bizi oyalıyor mu?”

İSTEDİKLERİ AÇIKLAMAYI YAPTIRDILAR

13 Ekim 2003: “Genelkurmay İkinci Başkanı Org. İlker Başbuğ, imam hatip mezunlarına üniversiteye giriş kolaylığı sağlayan tasarının Anayasa'ya uygunluğu konusunda ciddi endişeleri bulunduğunu söyledi. Kara Kuvvetleri Komutanı'nı aradım, o da beni arayacakmış. Çok memundu. Zorlayarak da olsa Genelkurmay'a istediğimiz açıklamayı yaptırmıştık.”

25 Ekim 2003: Burada Aytaç Yalman, başında geçen bir olayı Özden Örnek'e anlatıyor: Harp Okulları açılışı için yapılacak konuşmada hepimiz mesajlar vermeye karar vermiştik. Genelkurmay Başkanı açılıştan bir gün önce konuşma metinini istedi. Ben size bu metni veremem dedim. Genelkurmay Başkanı peki ben kuvvet komutanlarının metinlerini kontrol edemeyecek miyim dedi. 'Hayır, edemezsiniz diye cevap verdim. Örnek, Yalman'la yaptığı görüşmeden bahsettiken sonra, “Hepimiz artık bu Genelkurmay Başkanı'yla işlerin yürüyemeyeceğine, korkak ve cumhuriyetçi gözükmekle birlikte dinci, AKP'li görüşü desteklediğine karar verdik” diyor.

 Cumhurbaşkanı frenlerdi ama...

28 Şubat 2004: Cumhurbaşkanı genelde herhangi bir askeri harekete karşıdır. Bu onun için çok doğaldır. Zira kendisi hukukçu. Hem de Anayasa Mahkemesi başkanlığı yapmış bir kişi. Her zaman bu kimliği ile bizi frenlemeye çalışırdı. Bu akşam ilk defa kendisini farklı bir tutum içinde gördüm. Adeta ülkenin bu adamlardan kurtulmasının zor olduğuna karar vermiş gibiydi.

29 Şubat 2004: İlginç bir toplantı yaptık. Jandarma'nın Beytepe'deki tesislerinde kuvvet komutanları ve eski Meclis Başkanı Ömer İzgi bir araya geldik. Amacımız 'ulusal hareket' toplantısına MHP'den bol destek sağlamaktı. Ama konu darbeyi seçimden önce mi sonra mı yapalıma döndü. Ömer İzgi gayet tabii bir şey yapacaksanız hemen yapın, seçimden sonraya kalırsanız bu iş olmaz, karşınızda diğer partileri de bulabilirsiniz.”

MEDYADAN DESTEK ARAYIŞI

8 Aralık 2003: “Taylan Bilgel ile Aydın Doğan için konuştum ve kendisine “Bizim artık medyadan desteğe ihtiyacımız var. Hep bize, size güveniyoruz, diyorsunuz ama medya bize gerekli desteği vermiyor. Olayları hükümete karşı kullanmaları lazım” dedim.

7 Ocak 2004: “Tuncay Özkan'ın ziyareti... Benden OYAK'ın kurulacak şirkete hissedar olmasını ve böylece Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a karşı bir çeşit koruma sağlamayı istedi. Ben de kendisine elimden geleni yapacağım, dedim.”

ZAMAN GEÇİYOR, DARBE NE ZAMAN

21 Ocak 2004: “14.00-14.30: Coşkun Kırca'nın ziyareti... 14.45-15.15: M. Ali Kışlalı'nın ziyareti... Her ikisi de bana 'zaman geçiyor ve her gün daha kötüye gidiyoruz. Ne yapacaksanız yapın, yoksa geç olacak' mesajını verdiler.”

 Özkök: Muhtıra vermem

3 Aralık 2003: YAŞ hazırlık toplantısında bazı komutanlar şu değerlendirmeler yapılıyor:

Orhan Yöney: “AKP'nin iktidar olmasına rağmen muktedir olamadığı halka gösterilmelidir. Bu yönde eylemler yapılmalıdır. Zaman geçtikçe karşımızdaki kitle büyümektedir. Yazarlar ve önemli kişilerle temasa geçerek 'Eğer demokrasiyi korumak istiyorsanız sizinleyiz' diye mesaj vermemiz lazım. Yargı bitmiştir. Yargıdan medet ummamalıyız. Ama yargıyı eski rayına oturtmak için destek vermeliyiz. Doğal müttefiklerimiz, üniversiteler ve sendikalardır. Bu kurumlar bizden işaret beklemektedirler.”

Fevzi Türkeri: “Basın, TÜSİAD, sermaye sahiplerini toplayıp bu iktidarın yaptıklarını anlatalım. Onları tarafımıza çekmeye çalışalım.”

Aytaç Yalman: “Zamanı boşuna geçirdik. Benim önerim hemen ve gecikmesiz eylem planına başlamak. Seçimden önce muhtıra vermeliyiz.”

Toplantıya katılan diğer komutanlar da benzer şeyler söyleyince Genelkurmay Başkanı Özkök şöyle bir değerlendirmede bulunuyor: “Açık konuştuğunuz için hepinize teşekkür ederim. Muhtıra vermeye niyetim yok. Bu hükümet gitmelidir. Demokratik yollardan bu işi halledeceğiz. Yapabileceğimiz birçok şeyin de olduğuna inanıyorum.” Özden Örnek ise şöyle bir not düşüyor: “Bu toplantı bence tarihi bir toplantıydı. Bir yıldır ilk defa yapılıyordu. Genelkurmay Başkanı'na onunla aynı fikirde olmadığımız mesajı verildi. O da kendinin yalnız olduğunu anladı.”

6 Aralık 2003: Jandarma Sosyal Tesisleri'nde bir araya gelen Şener Eruygur, Özden Örnek ve Aytaç Yalman 'Sarıkız'la ilgili eylem planını ortaya koyuyor: “Önce basını ele geçirmeye çalışacaktık. Sonra rektörler ile temas edip öğrencileri sokağa dökecektik. Sendikalar ile aynı şekilde hareket edecektik. Sokaklara afiş astıracaktık. Dernekler ile temas edip hükümet aleyhine teşvik edecektik.”

24 Ocak 2004: “MGK ön toplantısı Perşembe günü yerine yarına alındığı için bir koordinasyon ihtiyacı doğmuştu. Konuşmalar sırasında Jandarma Genel Komutanı daima bir ihtilal özlemi içerisinde, bir an önce bu işi yapalım şeklinde konuşuyordu. Bugün de defalarca tekrar etti.”

 ABD'ye rağmen yapamayız

3 Şubat 2004: Jandarma Genel Komutanı hemen 10 Mart'ta ihtilal yapalım diye bastırıyor. Kara Kuvvetleri Komutanı rahatsız oldu. Bana sen ne düşünüyorsun dedi. 'Bir ihtilalin için zeminin hazır olması gerekir, yani halk ihtilali istemelidir. Ekonomimiz çok bozuk ve çökebilir. Bir diğer konu da ABD bundan önceki darbelere destek vermesine rağmen bugün AKP'ye destek veriyor. Onların istemediği bir darbe veya hükümeti idame etmek çok zordur. Yani ABD'ye rağmen bu işlem olmaz.”

Bir süre önce eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek'in günlüklerinden hareketle 2004'de başarısızlığa uğrayan darbe girişiminin tüm detayları ortaya çıktı. Bir internet sitesinde ve Star Gazetesi'nde başarısızlığa uğrayan görev yaptığı dönemde bazı notlar aldığını ancak bunların kullanılmasını engellemek amacıyla sildiğini söylemişti. darbe girişiminin olduğu haberleri çıktıktan sonra açıklama yapan Özden Örnek, Haftalık haber dergisi Nokta, 2003 - 2005 Ağustos arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapan Oramiral Özden Örnek'in günlüklerinden hareketle 2004'te başarısızlığa uğramış darbenin detaylarını bugün piyasaya çıkacak olan sayısında yayınladı. Haberde, Aytaç Yalman'ın darbe için nabız yoklamak amacıyla birlikleri denetlediği ancak askerlerin “hükümeti beğenmeseler de” darbeye karşı çıktıkları, askeri darbe için zeminin uygun olmadığı belirtiliyor.

Cafesiyaset/



Bu haber 668 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,418 µs