En Sıcak Konular

Başbakan neye şaşırdı ki?

3 Mayıs 2008 08:36 tsi
Başbakan neye şaşırdı ki? "Başbakan Erdoğan 1 Mayıs'la ilgili, 'Neden böyle direttiler anlayamadım' diyor. 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlama talepleri ile bu ülkenin 'ceberrut' bir devletten kurtulma talepleri bir ve aynı taleplerdir. AKP'nin ise böyle talepleri var mıdır?" Er

Erol Katırcıoğlu/Radikal

Başbakan'ın şaşkınlığı

Başbakan Erdoğan 1 Mayıs'la ilgili, 'Neden böyle direttiler anlayamadım' demiş. Doğrusu bu ifade karşısında insan, eğer Başbakan bunu anlayamadıysa o zaman Türkiye'de olan biten birçok şeyi de anlayamıyor diye düşünmekten kendini alamıyor. Hemen söyleyelim. 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanması iki nedenle önemli. Birincisi, 1 Mayıs bu ülkede yaşayan 'bazıları' için evrensel bir değer haline gelmiş bir güne işaret ediyor. İkincisi ise, 1 Mayıs ve Taksim Meydanı yine bu ülkede yaşayan 'bazıları' için 'ceberrutluğu' bilinen bir devlet anlayışına karşı özgürlük ve demokrasi mücadelesine işaret ediyor. Başbakan'ın, sendikaların 1 Mayıs ve Taksim ısrarlarının böyle bir arka planı olduğunu bilmemesine inanmak zor. Ama son bir kaç gündür, 'muhafazakar' bilenen bazı gazetelerde çıkan yazı ve haberlere bakınca Başbakan'ın 'şaşkınlığı' ile ilgili bazı ipuçları bulmak mümkün. Örneğin Zaman Gazetesi'nin olayları veriş biçimi, Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'nın dünkü yazısı sanırım bu bakımdan çarpıcı. (Başka gazete ve yazarlar da var kuşkusuz). Hükümeti de içine alan bu 'muhafazakar' çevreler hiç bir biçimde bu ülkede yaşayan 1 Mayıs ve Taksim konusunda duyarlılığa sahip 'bazılarının' taleplerini anlamıyorlar. Aslında anlamaya da çalışmıyorlar. Durum bence bu.

'Evrensel' bir değeri savunanları anlamakta zorluk çeken bu 'muhafazakar' çevrelerin kendilerinin önem verdikleri 'yerel' değerlerin de neden yeterince anlaşılmadığına şaşırmamaları gerekir. Neden başörtüsüne en azından üniversitelerde izin verilmesini desteklemiyorsunuz sorusunun meşruiyeti ancak evrensel olan özgürlüklerin de savunulmasıyla tutarlı olur. Tabii ki Türkiye'de durum böylesine tek yönlü de değil. Evrensel değerlere önem verenlerin de bir ülkenin 'yerel değerlerine' önem vermeleri beklenir. O nedenle de 'başörtüsü' özgürlüğünün de evrensel bir özgürlük talebi olduğunun kabul edilmesi gerekir. Zaten bir toplumu toplum yapan da evrensel olan değerlerle yerel olan değerlerin birbirini dışlamadan birlikte varolabilmeleri. Bu nedenle de hükümetin neden 1 Mayıs'ta böyle bir güç kullanmış olduğuna şaşanlarla, Başbakan'ın neden bu sendikalar böyle yaptı şaşkınlığı aslında aynı tamamlanmamış resmin parçaları. Yerel olanla evrensel olanın birbirini kuşatamamış olması. Başka bir şey değil.

Fakat bu siyasi alandaki karşıtlığın arka planında Türkiye'de kökleri nereye dek gider, kimleri içine alır bilemem ama, bir başka arka planın olduğu da açık. Dün 1 Mayıs'a izin vermeyenlerle 1977'de o günü 'Kanlı 1 Mayıs' haline getirenler arasında yakın bir bağ olduğunu düşünmekten söz ediyorum. En azından ben öyle düşünüyorum. Çünkü hiçbir gerekçe bize neden bu kutlamanın 'Taksim'de yapılmaması gerektiğini yeterince ve ikna edici bir biçimde açıklayamıyor. Taksim Meydanı'nı 'stratejik bir tepe' olarak gören ve 'Alınmasına asla müsaade etmeyeceğiz!' diyen derin bir 'devlet' tavrından başka. Konu budur. O nedenle de 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlama talepleri ile bu ülkenin 'ceberrut' bir devletten kurtulma talepleri bir ve aynı taleplerdir. AKP'nin ise böyle talepleri var mıdır bilmiyorum. Ama Başbakan'ın şaşkınlığından gidersek böyle bir yoruma uzak olduklarını söylemek mümkün.

Sendikaların taleplerine şaşıran Başbakan'ın dünkü gazetelerde yer alan bir habere de aynı şekilde şaşırdığından eminim. Hrant Dink cinayetinin tutuklu sanıklarından biri ile ilişkisi olduğu iddia edilen Muhsin Yazıcıoğlu'nun İngiliz Lordlar Kamarası'nda konuşması. Ne alaka? Hele hele Remzi Gür ne arıyor orada? Şaşırılmayacak gibi değil!



Bu haber 345 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,603 µs