'burun'dan bakalım!.. | " /> 'burun'dan bakalım!.. | "/>

En Sıcak Konular

Memleket meselelerine bir de 'burun'dan bakalım!..

1 Mayıs 2008 16:21 tsi
Memleket meselelerine bir de 'burun'dan bakalım!.. Bugünkü yazısında burnun çehredeki ve karakterdeki belirleyici rolüne değinen Beşir Ayvazoğlu memleket meselelerine bir de 'burun'dan bakmaya davet etti. İşte Ayvazoğlu'nun ilginç yazısı...

Beşir Ayvazoğlu / Zaman

Refik Halit Karay, 'Türk Prensesi Nilgün'ü tasvir ederken "Osmanlı hânedanında burnun mevkii büyüktür; burunlar ekseriyetle şahanedir. Nilgün'ünki de küçük değil, ama hâlis üslûpta düz Grek burnu!" diyor.
Hânedan mensuplarının genellikle büyük ve tümsekli burunlara sahip oldukları bilinen bir gerçektir. Bu 'alâmet-i farika' hiç şüphesiz en karakteristik ifadesini II. Abdülhamid'de bulmuştu. Bunu kendisine dert edindiğini sanmıyorum, ama nedense muhalifleri onun burnundan muzdarip olduğu yalanını uydurmuşlardır. Burhan Felek, "Doğru muydu, değil miydi bilmiyorum, ama burun lâfı uluorta edilmezdi!" diyor.

Burnun çehredeki bu belirleyici rolü, eskileri onunla kişilik arasında ilişki kurmaya zorlamıştır. Kıyafetname'leri açıp bakın, burunla ilgili tuhaf tespitler bulacaksınız. Mesela Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın Kıyafet İlmi'nin özü diyebileceğimiz Kıyafetname'sine göre, uzun burunlular aptal, kısa burunlular korkak, eğri burunlular yardımsever, geniş burunlular uçkuruna düşkün olurlar. Burun delikleri geniş olanlar tepeden tırnağa kibir ve hasettir; burnunun ucu ağzına yakın olanlardan da sakınmak gerekir.

Elbette bunlar fazla itibar edilmemesi gereken genellemelerdir; fakat burnun belirleyici rolünü ve yüzümüzdeki ifadeye kattığı anlamı yok sayamayız. Burnunuzda yapılacak ufacık bir değişiklik sizi tanınmaz hale getirebilir. Adamın burnu çekme burun mu, cerrahî bir müdahaleyle onu karga burun yapın, başka müdahaleye gerek yok, kimliğini değiştirdiniz gitti. Güzelleşmek için burunlarına estetik ameliyat yaptıranların nasıl kendileri olmaktan çıkıp sahteleştiklerine sık sık şahit oluyoruz zaten. Palyaçoları asıl gülünç yapan, burunlarına yapıştırdıkları o kıpkırmızı aksesuardır. Yalan söyledikçe burnu uzayan masal kahramanı Pinokyo'yu da bir tarafa kaydediniz.

Proust ve Tanpınar gibi bazı yazarlar, karakter tahlilleri yaparken burunlara özel bir dikkat göstermişlerdir. Bir yazısında Ahmet Haşim'den "Çok işaret yaparak konuşur, bilhassa burnu ile konuşurdu. Elektrikli bir insandı. Böyle burunları Copeau ve Naşit'te gördüm" diye söz eden Tanpınar, Sahnenin Dışındakiler adlı romanında, Kudret Bey adlı kahramanının burnunu, sahibinden ayrı bir şahsiyetmiş gibi, sayfalarca anlatmıştır. Fikir vermesi için bu bölümün hemen başından kısa bir paragraf aktarmak istiyorum:

"Kudret Bey'in burnundan şimdiye kadar bahsetmedim. Bu, bir ihmal değil, belki hikâye sanatında bir burundan müstakil bir şahsiyet gibi bahsetmenin âdet olmaması yüzünden düştüğümüz bir cesaretsizliktir. Vakıa Gogol'da müstakil denebilecek bir burun hikâyesi vardır. Fakat o burun sahibinden ayrılır. Kudret Bey'in burnu ise kendisinden hiç ayrılmamış, bütün huysuzluğuna rağmen, belki de dostumuzun irade zaafından faydalanarak, tıpkı hiç anlaşmadan aynı çatı altında yaşayan iki karı koca gibi, çekişe çekişe olsa bile daima beraber yaşamışlardır."

Peki, büyük burunlu bir yazar burun hakkında ne düşünür? Eğer burnunun büyüklüğünü bir azap kaynağı haline getirmemişse, herhalde, Refik Halid gibi, kendi kendisiyle tatlı tatlı dalga geçer. Bütün karikatürlerinde burnu kocaman çizilen merhum, "Kendime Dair" başlıklı yazısında, "Karikatüre uygun gelecek çehreye mâlik olamayan meşhurlar bedbahttırlar; çehresi çıkıntılı bir diğer meşhurdan şöhretleri muhakkak iki üç derece aşağı kalır" diyor ve kendini şöyle teselli ediyor: "Aynaya bir bakıp Allah'a bin hamd etsen yeri var! Olabilir ki onu büyülteceğine kulaklarını upuzun ederdi, artık o zaman zihinlerde merkep şeklindeki karikatürlerin fotoğraflarından daha fazla iz bırakır, resimlerinden daha fazla karikatürlerinle tanınırdın!"

Refik Halit, büyük burnunu kendine dert edinseydi herhalde edebiyatın en büyük burunlu kahramanı olan Cyrano de Bergerac gibi,

Yüzüme iyi bak da sonra söyle fikrini!

Bu çıkıntı insanda bir ümit, bir temenni

İmkânı bırakır mı?

diye söylenir, bir de -maâzallah- Necip Fâzıl gibi bir düşmanı varsa, burnu onun için büsbütün azap kaynağı hâline gelebilirdi. Necip Fâzıl, "Burun" başlıklı yazısında, "takma palyaço burnu gibi suratında sivri bir çıkıntı gezdiren" bir yazardan söz eder, "şiirden, lisandan, ictimai ve iktisadi mezheplerden siyasete kadar sivri çıkıntısını sokmadığı delik bırakmayan" bir yazardan... İçini iyice döktükten sonra, kendini, her insanda bulunabilecek fizyolojik bir kusura niçin bu kadar yüklendiğini açıklamak zorunda hisseder: "Allah'ın yarattığı ve kulun taşımakta mazur olduğu böyle bir burun, ne yazık ki kendisiyle değil de sahibinin seciyesiyle çirkinleşiyor!" Ve son cümle: "Sanki ruhundan kesilip suratına yapıştırılmış bir et parçası..."

Aslında burun hakkında konuşmak için Kıyafetname'lere, masallara, edebî metinlere vb. müracaat etmeye gerek yok. Açıp bir sözlüğü 'burun'lu deyimlere bakınız, şaşırtıcı sonuçlara ulaşacaksınız. Bu deyimlerden çoğu aşırı kibri, kendini beğenmişliği ifade ediyor: Burnu büyük, burnu büyümek, burun kıvırmak, burnu düşse almaz, burnu kaf dağında, burnundan kıl aldırmamak, burnunun dikine gitmek, burnunun dibini görmemek gibi. Bazıları da, burnu büyüklerin kendilerine karşı çıkanlar hakkında ne düşündüklerini, onları nasıl cezalandırmak istediklerini ifade eden deyimlerdir: Burnundan yakalamak, burnunu sürtmek, burnunu kırmak, burnundan getirmek gibi.

Şimdi burundan niçin mi söz ettim? Memleket meselelerine bir de "burun" zaviyesinden bakmanız için, efendim.




Bu haber 1,985 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,834 µs