TEHLİKE! 'Transgenik tohum' ve 'melez polen!' | " /> TEHLİKE! 'Transgenik tohum' ve 'melez polen!' | "/>

En Sıcak Konular

TEHLİKE! 'Transgenik tohum' ve 'melez polen!'

14 Mayıs 2008 12:58 tsi
TEHLİKE! 'Transgenik tohum' ve 'melez polen!' Hastalıklar hızla yayılıyor. Bunlar için verilen ilaçlar ise sadece günü kurtarıyor. Bir an önce okullarda “önleyici tedavi” ders olarak okutulmalı. Tabi bir de işin trangenik tohum ve melez polen boyutu var. Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu

Söyleşinin birinci bölümü için tıklayınız:

Söyleşinin ikinci bölümü için tıklayınız:

İşte Prof. Saraçoğlu’nun sözleri...

Bugün ülseratif kolit, kanser, Crohn, romatizma, şeker hastalığı (diyabet), romatoid artirit, romatizma, lupus, ALS, motor nöron, hepatit, bunların hiçbirinin tedavisi yok. Hayatınız boyunca ilaç sanayiinin önermiş olduğu ilaçları kullanmakla yükümlüsünüz. 

Tedaviden anlaşılan şey, belli bir müddet, hekimin size verdiği ilaçları kullanarak o hastalıktan kurtulmanız anlamına gelir. Bugün için artık tedavi yok. Sadece ve sadece günü geçirmek var. 

İlaç harcaması kalkınmaya engel

İşte bu, Türkiye’nin kalkınması için gerekli olan para kaynaklarını ilaca yatırması, belini doğrultamamasıdır. Ne askeri harcamalar, ne teröre karşı olan mücadele Türkiye’yi yıpratacak bir harcama değildir. Türkiye’yi yıpratan, kalkınmasının önündeki en büyük handikap ilaca yatırılan paradır. 


İnsanlar son nefesine kadar kemoterapi ilaçları, radyoterapi, şeker, romatizma, hipertansiyon ilaçları ile günü geçirmek mecburiyetinde kalmışlardır. Burada amaç, demin de söylediğim gibi, tedavi değil, günü geçirmektir.

Önleyici ve koruyucu tedavi okullarda ders olmalı

Ama bugün, bizim şifalı bitkilerimizle, tedavi edici gücü olan bitkilerimizle, bu yukarıda saymış olduğum bütün hastalıklar önlenebilir ve biz bunlara karşı korunabiliriz. 

Bu konuda, ilkokuldan itibaren, ortaokul, lise ve üniversitelerde önleyici ve koruyucu tedavinin ne olduğunu gençlerimize anlatmak zorundayız. Bu dersi, haftada bir ders olarak, her vatandaşın alma mecburiyeti olmalı, bu da T.C. devletinin vazifesi olmalıdır. 

Romatizma, şeker hastalığı, hipertansiyon, bunlar hep önlenebilir hastalıklardır. 

Eskiden, eskiden dediğim de daha 30 yıl öncesine kadar, bir mahallede veya bir köyde şeker hastası olan bir kişi, bilemediniz iki kişi olurdu ve herkes de onları tanırdı. İşte, Ali Efendi ile Hasan Efendi şeker hastası diye bilinirdi. 

Şimdi, bu hastalıklar hızlı bir şekilde yayılıyor. Neden? İşte bu zirai ilaçlar, hormonlu besinler, katkılı besinler, kullandığımız cep telefonları da buna dâhil olmak üzere, insan sağlığını, insan metabolizmasını olumsuz etkileyen faktörlerdir. 

İşin ekonomik boyutu

Bunun nasıl sonuçları oluyor? Almanya’ya bakarsak sadece romatizma tedavisi için bir yılda harcanan para 25 milyar dolardır. Hepatite karşı yılda 25-30 milyar dolar harcarlar. Kalp-damar rahatsızlıklarına harcanan para ise 100 milyar doların üzerindedir. 

Türkiye’de ise tüm sağlık sektörüne ayrılan para 14 milyar dolardır. Bu paranın yüzde 80’i ilaç ve alet-edavat alımına gider. Alet derken, röntgen, ultrason, renkli doppler, ekokardiyografi cihazları alınır. Geri kalan yüzde 20 ile hekim ve hemşirelerimizin maaşı ödenir, az bur kısmı ile bina yapılır. 

Şimdi başka bir konu, Türkiye’de birçok insan hepatit B ve C hastasıdır. Tedaviye muhtaç yüzde 1 insan var, yani 700 bin kişi var. Hepatit için gerekli olan bir yıllık tedavi (ki biz buna interferon tedavisi diyoruz), 52 bin dolardır. 52 bin dolarla 700 bini çarptığımız zaman karşımıza çıkacak olan rakam 36 milyar ABD doları. Bizim sağlık bütçesine ayırdığımız toplam para nedir? 14 milyar dolar. Oysa bunun birkaç katını bizim sadece hepatit için ayırmamız lazım. 

Delikanlılarda bile sperm sayısı düşüklüğü görülüyor

Türkiye genç nüfusuyla övünüyor. Bu doğrudur, ancak bugünkü doğal olmayan beslenme, artık doğal olmayan çevre şartları, doğal olmayan yaşam biçimi hastalıkların yayılmasında birinci derecede etken hale gelmiştir. 

İleri yaş hastalıkları orta yaşa, orta yaş hastalıkları da genç yaşa inmiş durumda. 15-16 yaşlarındaki genç kızlarımızda polikistik over ve adet düzensizlikleri çoktan başladı. Genç erkeklerde, delikanlılarda sperm sayısındaki düşüklük görülüyor. Ülseratif kolit, Crohn hastalığı, şeker hastalığı orta yaşın altına inmiş durumda. 

5-6 yıl sonra övündüğümüz bu genç nüfusumuzun hızla yayılmakta olan hastalıklar karşısında bir kaosa sürükleneceğimiz gerçeği de göz ardı edilmemelidir. Burada, bilinmesi gereken şey, ilaç sanayiinin hedefi tedavi etmek değildir. Hastayı yaşamı boyunca bu ilaca mahkum etmektir. 

Yukarıda yaptığımız hesapların ışığında Türkiye’nin belini büken, kalkınmasının önündeki, ülke ekonomisinin önündeki en büyük engel sağlıktır. Türkiye bir an önce önleyici ve kuruyucu hekimliği öğrenmelidir. Halkımızın bu eğitimi alması, devletimizin bu eğitimi vermesi şarttır. 

Aksi takdirde, Türkiye sağlık sektöründe büyük kaosların kapısını açmış durumda. Hızlı bir şekilde doğal tohumlarımızı tekrar geri kazanmamız lazım. Anadolu toprakları bunun için yeterlidir.”

Transgen tohumlar kötü amaçlar için kullanılabilir

Türkiye’nin transgen tohumlara, hibrit tohumlara karşı duyarlı olması lazım. Çünkü günümüzde bunlar kötü amaçla da kullanılabilir. Çünkü bu tohumların içlerine hastalık genleri yerleştirilebilir. Bunun örneği transgen mısırdır. Transgen mısırın içinde ne var? Genetik yapısının içerisinde mısır püskülünden giren paraziti yok edici zehirli gen var. Güya bu insana zarar vermiyor. Bunun sonuçlarını ileri yıllarda alacağız. Demek ki, genleriyle oynanmış tohumlar kötü amaçlı olarak kullanılabilir. 

Melez tohumlar bağışıklığımızı zayıflatıyor

Melez tohumlardan elde edilen ürünlerle doğal tohumlardan elde edilmiş ürünler arasında insan sağlığı açısından çok büyük farklar vardır. İşte örnek verelim, domateste bunu bulamıyorsunuz. Yani, melez tohumdan elde edilen domatesin içinde kalp büyümesine karşı, makula dejenerasyonuna karşı ve kalbin dıştan yağ bağlamasına karşı önleyici ve tedavi edici etkin güce sahip maddeler yok. Neden? Evrimini tamamlamamış bunlar, ebter tohum, melez tohum. O tedavi edici özellikler yok bunlarda; ancak o doğal tohumlarda var. Ve biz bu doğal tohumlarımızı kaybettik…

İnsanlar melez tohumlardan elde edilen ürünleri tükettikleri zaman arzu edilen etkin maddeleri tüketemedikleri için, alamadıkları için bağışıklık sistemleri de güçlü değil. Onun için hastalıklar bu kadar hızla yayılıyor. Her şeyi hormona, zirai ilaca ve katkıya bağlayamazsınız. Bu melez tohumların içerisindeki en önemli handikap etkin maddelerin olmayışıdır. Bu ancak doğal tohumlarda var. 

Transgen polenler doğal türleri de bozuyor!

En önemli şey, şimdi bu “ebter” (melez) tohumlar, transgen tohumlar kullanıldığı zaman bunlar çiçek açıyor. Ve bu çiçeklerin polenleri çevredeki diğer bitkilerle yapay geçiş yapmaktaır. Biz buna “horizontal transition” diyoruz. Dolayısıyla doğal türlerin de bozulmasına neden oluyor. 

Bu doğanın içerisinde var. Mesela bir papatyaya bakarsınız. Yapraklarından birinin üzerinde kırmızı veya kahverengi doğal bir leke vardır. Neden? Çünkü o çiçek açma döneminde yabancı bir polen onu döllemiştir. Oradaki renk kromofor genini aldığı için başka bir kırmızı çiçeğin geni ona transfer olmuştur. 

İşte melez tohumlar ve transgen tohumlar gerek toprağı, gerek topraktaki mikroorganizma florasını, gerekse de doğal tohumların türlerinin genetik yapısını modifiye eder ve bozar. Bu çok önemli!”

www.iyibilgi.com özel Arzu Aygen



Bu haber 3,232 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,654 µs