En Sıcak Konular

Birand'ın itirafıyla dincilik reytingi

30 Nisan 2008 14:45 tsi
Birand'ın itirafıyla dincilik reytingi    
Mehmet Ali Birand, dini yayınların getirdiği reytingden dolayı nasıl süslendiğini itiraf etti. Birand, AKP'yi kapatmak isteyenlerin anlayamadıkları şeye de değindi...

Mehmet Ali Birand/Milliyet

Türkiye kendini imhaya götürüyor... (1)

Etrafımızda yaşananlara baktıkça, inanamıyorum. Bir gece benim TV ekranından fırlayıp, avazım çıktığı kadar bağırdığımı görürseniz hiç şaşırmayın. Gerçek dışı bir durumdayız. Türk toplumu ya tüm mantık yapısını kaybetti veya derin bir uykuya girdi.
Gelin yaşananlara birlikte bakalım ve haklı mıyım, değil miyim karar verelim.
Laik kesim panik içinde. Bize ait diye bildiğimiz veya öyle sunulduğu için inandığımız Türkiye'mizin elimizden kayıp gittiğine inanıyoruz. Gazetelerde ve TV'lerde öyle olaylar okumaya ve görmeye başladık ki, Türkiye'mizin başkaları tarafından ele geçirildiği gibi bir izlenime kapılıyoruz.
Tesettür defileleri ,okullardaki dine dönük eğitim baskısının, türbanlı sayısının arttığı izlenimi giderek yaygınlaşıyor. Şimdiye kadar görmediğimiz, duymadığımız dinci hikayelerle karşılaşıyoruz. Sokaklarda eskiden rastlamadığımız oranda farklı giyim kuşam görüyoruz.
İşte bütün bunlar da bizi korkutuyor.
Aslına bakılacak olursa, gördüklerimizi epey abartıyoruz. Gazete ve TV'lerimiz dincilik yayınları reyting getirdiğinin farkına vardığından dolayı, eskiye oranla daha fazla duyarlı davranıyorlar. En küçük veya en basit bir olayı dahi süsleyip ön plana çıkarıyor. Daha öncelerde yüzüne dahi bakılmayan olaylar şimdi büyüteç altına alınıyor.
Eskiden de tesettür defileleri olurdu. Ancak islami giyim, islami çevrelerde böylesine ilgi görmez, bizim de dikkatimizi çekmezdi. TV'lerde veya gazetelerde konu dahi edilmezdi.
Eskiden de harem selamlıklar, Anadolu'nun birçok yerinde içki yasağı, özel plajlar ve oteller vardı. Ancak, hem sayıları azdı, hem de pek önemsemezdik.
Eskiden de vardılar, ancak görmezden gelerek işi idare ediyorduk.
Zira iktidar bizim elimizdeydi.Korkumuz yoktu.
Şimdi durum değişti.
Şimdi korkuyoruz. İktidarı kaybettik ve bundan sonra geri alabileceğimiz de çok kuşkulu.
Bundan dolayı da, kaba kuvvete başvuruyoruz.
Sandıkta mücadele edemeyeceğimizi anladığımızdan dolayı, önce 367 ile Cumhurbaşkanlığı seçimini engellemeye çalıştık.Olmadı.
28 Nisan muhtırası ters tepti ve 22 temmuz seçimlerinde beklentilerimizin tam tersine AKP oylarını arttırarak karşımıza çıktı.
Şimdi de ümitlerimizi, Anayasa mahkemesine bağladık.
Kapatalım da, bu korkulu rüya bitsin hesabını yapıyoruz. Hiç birimiz, kapatma kararının nükleer bomba gibi tahribat yapacağını hesaplamıyoruz, AKP'nin başka bir isimle yarın yeniden bu ülkenin yönetimine talip olabileceğini düşünmüyoruz.
Nükleer patlamaların sadece karşı tarafı yok etmekle kalmadığını, patlama alanındaki her şeyi mahvettiğini, daha da önemlisi ertesigün yağan nükleer yağmurun herkesi öldürdüğünü hesaplamıyoruz.
Böylesine tehlikeli bir gidiş içindeyiz.
Buna rağmen, bakıyorum da, bu gidişi görüp engellemek isteyen kimseler yok. İçimizden birileri çıkıp “Ne yaptığımızın farkında mıyız. Ülkeyi parçalamaya gidiyoruz.” demiyor.
Etrafıma bakıyorum, hepimizde bir kadercilik havası hakim.
Sanki yaşananlar bizi hiç etkilemeyecekmiş ve kolayca üstesinden geliniverecekmiş gibi davranıyoruz. Birleşmiş Milletler gözlemcisi gibi izliyoruz.
AKP'yi kapattırabildiğimiz taktirde, tekrar eski Türkiye'mize kavuşacağımızı, laik düzenin geri geleceğini sanıyoruz. Mahkeme ile de başaramazsak, içimizde Askeri müdahaleye kadar götürmek isteyenlerimiz var.
Tehlikeleri ya görmüyoruz veya görmek istemiyoruz. Gidişi durdurabilmek için hiçbirimiz hareket etmiyoruz.
Yine seyirci durumuna girdik.
Sanki AKP'liler bu ülkenin insanları değillermiş ve bu şekilde geri gideceklermiş gibi bir beklenti içindeyiz.
İşte bundan dolayı, bir gün Ana Haberin sonunda avazım çıktığı kadar “ uyanın arkadaşlar, ülkeyi parçalıyoruz” diye bağırmaya başlarsam hiç şaşırmayın.
Peki, laik kesim böyle bir hava içindeyken, karşı taraftaki hava ne ?
Onların durumu da bizden farklı değil.
Biz nasıl onları anlamak dahi istemiyorsak, onlar da bizim kaygılarımızı anlamaya çalışmıyorlar.Yarınki yazımda, karşı kesimde dolaşmak istiyorum. Buradan onların nasıl görüldüğünü anlatmaya çalışacağım.
Belki bu şekilde bazılarını harekete geçirebilirim.
Tren kazasının önlenmesi için birilerinin harekete geçmesini sağlarım.



Bu haber 473 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,497 µs