Darbenin yeni merkezi | " /> Darbenin yeni merkezi | "/>

En Sıcak Konular

Darbenin yeni merkezi

30 Nisan 2008 11:41 tsi
Darbenin yeni merkezi TSK'ya en yakın kalem olarak bilinen M. Ali Kışlalı, "rejimi korumakta, durumdan vazife çıkarmakta, taraf olmakta" devreye girecek yeni merkezi yazdı..

"Şimdiye kadarki geçmişte Atatürk prensipleriyle kurulmuş Cumhuriyet'in bu vasıflarıyla korunmasından daha ziyade Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sorumlu olduğu düşünülürdü. Genelkurmay başkanları "Bu prensiplerin korunması söz konusu olduğunda biz tarafız" derlerdi.

Şimdi anayasal rejimin korunması misyonunu öncelikle yüksek yargının ön planda yüklendiğini görüyoruz.

Onun için de artık TSK yerine Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek yargı kurumları anayasal rejim karşıtlarının eleştirilerine hedef oluyor."

M. Ali Kışlalı/Radikal

Kılıç'ı doğru anlamak

Ülkenin, görünür geleceği için yaşamsal önemde kararları almak üzere çalışan ve bundan dolayı da günün en dikkate değer kurumu olan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın geçen hafta yaptığı konuşmanın
üzerinde, bu kurumun misyonu ile orantılı olarak, dikkatle durulmadığını düşünüyorum.
16 sayfalık konuşmanın, bir-iki istisna dışında, gazetelerin başyazarlarınca bile okunduğundan kuşkuluyum. Konuşmayı haber haline dönüştüren kimi muhabirin ise konuşmanın karmaşık ama önemli boyutlarını kavramadan yazdıklarının gazete yetkililerince gereken kontrolden geçirilmeden yayımlanması ise meslek adına ayrı üzüntü vesilesi.
Özal tarafından seçilmiş olup, eşinin türbanı ve bugüne kadar çeşitli vesileyle verdiği muhalefet oyları dolayısıyla tartışma konusu yapılan Kılıç'ın uzun konuşmasının sadece medya mensuplarınca değil, uzman hukukçular tarafından da irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Anayasal rejimin korunmasında yaşamsal hukuki misyonu olan bu kurumun daha iyi anlaşılması için.
Hukuk eğitimim ve bunca yıllık meslek deneyimim bana, karmaşık konuşma hakkında, sadece birkaç noktaya dikkat çekme olanağı sağlıyor.
27 Mayıs ihtilâlinin, o zaman bir anayasa mahkemesi olsaydı, yapılması kaçınılmaz olur muydu? diye düşünüyorum.
Anayasa Mahkemesi'nin daha önceki başkanları gibi, Haşim Kılıç da bu yüce kurumun misyonunu, kuruluş yıldönümündeki ziyaretinde, Anıtkabir defterinde şöyle tarif ediyor: "Yüce Atatürk, kurduğun ve niteliklerini belirlediğin Cumhuriyet'e bağlılığımızı ve sana olan şükran duygularımızı yinelemeye geldik. Anayasa Mahkemesi olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da laik, sosyal, demokratik hukuk devletinin niteliklerinin gerçekleşmesinde üzerimize düşen yükümlülükleri özenle yerine getirmeye devam edeceğiz."
Sadece bu kayıt bile bu yüce yargı organının varlığının temel sebebinin ne olduğunu göstermiyor mu?
Kılıç bu temel görevi yerine getirirken, dikkate aldıkları hususları çok geniş şekilde ifade edince, sanki amaç hakkında ortada tartışmalı bir konu varmış düşüncesi de yaratabiliyor.
Eğer konuşmasını dikkatle ve gerektiğinde uzman yardımına başvurmadan okumaya kalkarsanız.
İşte bu noktada Anayasa Mahkemesi'nin deneyimli, mesleklerinin üst noktasına çıkmış olan yargıçlarının tarafsızlıkları ve bağımsızlıkları gündeme geliyor.
Bağımsızlıklarına bir diyecek yok. Kararlarında kendilerini oraya seçenlerden icazet almak zorunda değiller. Ama tam tarafsız olmaları beklenmeli mi?
Kılıç, Anıtkabir defterine misyonlarının ne olduğunu yazmadı mı? Amaç belli; Atatürk prensiplerine göre düzenlenmiş anayasal rejimi korumak.
Rejimin değiştirilmesi önerilemeyecek temellerinin ihlâli iddia edildiğinde bu iddiaların, taraf oldukları, savunma durumunda oldukları temel kurallara göre doğru olup olmadığını incelemek görevleri değil mi?
Yargıçların görevi yasaları uygulamak değil mi?
Kılıç konuşmasını kişisel olmaktan ziyade diğer Anayasa Mahkemesi yargıçları adına da, onların onayını alarak, yapmış olmalıdır.
Şimdiye kadarki geçmişte Atatürk prensipleriyle kurulmuş Cumhuriyet'in bu vasıflarıyla korunmasından daha ziyade Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sorumlu olduğu düşünülürdü. Genelkurmay başkanları "Bu prensiplerin korunması söz konusu olduğunda biz tarafız" derlerdi.
Şimdi anayasal rejimin korunması misyonunu öncelikle yüksek yargının ön planda yüklendiğini görüyoruz.
Onun için de artık TSK yerine Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek yargı kurumları anayasal rejim karşıtlarının eleştirilerine hedef oluyor.



Bu haber 1,555 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,972 µs