En Sıcak Konular

Zorla demokrasi olmaz

29 Nisan 2008 16:16 tsi
Zorla demokrasi olmaz
Amr Hamzavi: Bir toplum sadece dış müdahaleler ile demokratikleşemez.

Washington'daki Carnegie Barış Enstitüsü'nün önde gelen araştırmacılarından Amr Hamzavi*, Arap toplumlarında demokratik dönüşümün tek başına dış müdahaleler ile sağlanamayacağını vurguluyor.

Hamzavi ABD'nin bazı bölge ülkelerine ihtiyaç duyduğu için de bu ülkelerdeki gayri demokratik uygulamalara ve seçim yolsuzluklarına seyirci kaldığı görüşünde. Araştırmacı Hamzavi ile Bassam Rızk söyleşti.

Bazı siyasi gözlemcilere göre Irak'ta Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinin ardından meydana gelen etnik şiddet ve mezhep çatışmaları, demokrasinin Arap halklarına pek de uygun olmadığını, bu halkların ancak bir diktatör tarafından yönetilebileceğini gösteriyor. Siz de bu peşin hükmü paylaşıyor musunuz?

Amr Hamzavi: Gerçek şu ki, Irak'ta yaşananlar, ülkeyi bir demokrasi vahasına dönüştürme amacını taşıyan bir girişim değildi. Ülkenin işgali sadece Saddam Hüseyin rejimini yıkmadı, aynı zamanda Irak devletinin tüm kurum ve kuruluşlarıyla yok olmasına yol açtı: Güvenlik birimleri ve Irak ordusu da dahil olmak üzere tüm kurumlar dağıldı. Irak devletinin yıkılmasının ardından, farklı çıkar grupları ortama hakim oldu. Irak da giderek bir iç savaş tehdidi altına girdi.

Irak'ta olup bitenler işgaldir. Biz Irak'ı artık "dibe vurmuş bir devlet" olarak adlandırabiliriz. Zira Irak'ta devlet kurumları, fiilen güvenlik sorunlarını kendi başlarına çözemiyor ve bu konuda işgalci Amerikan kuvvetlerine muhtaç. Ancak Irak'ta olağanüstü bir durumla karşı karşıyayız. Bu nedenle Irak'tan yola çıkarak Arap dünyasının demokrasiye ne derece açık olduğunu kestirmek güç.

Birleşik Amerikalı neo-muhafazakarlara göre Irak Savaşı Ortadoğu'da domino etkisi yaratarak diğer ülkelerin de demokratikleşmesini sağlayacaktı. Irak'daki denemenin başarısızlığı Arap dünyasındaki diğer demokratikleşme girişimlerini nasıl etkileyecek?

Hamzavi: Arap dünyasında Irak'tan daha olumlu demokrasi deneyimlerinden söz etmemiz mümkün. Örneğin 2006 yılında tarafsız olarak gerçekleştirilen, Hamas Hareketi'nin kazandığı ve ardından hükümeti kurduğu seçimi örnek gösterebiliriz. Ancak bölgesel ve uluslararası faktörler, bu olumlu deneyimi çökerterek Batı Şeria'yı Gazze Şeridi'nden ayırdı.

Ayrıca Fas ve Kuveyt'te de ileriye dönük olumlu bir demokrasi girişimden söz edebiliriz. Arap dünyasında umut verici başka örnekler de var: Örneğin, Ürdün, Mısır ve Cezayir'de -az gelişmiş de olsalar - dinamik siyasi alanlardan söz etmek mümkün. Ayrıca şunu ifade etmek gerekir ki, Arap dünyasında durum, son derece karmaşık bir hale getirilmiştir. Dolayısıyla meseleyi, Arap halklarının, demokrasiye uygun olup olmadıkları sorusuna indirgemek çok zordur; ayrıca Irak'tan yola çıkarak bu konuyu genelleştirmek de mümkün değildir.

Bazı çevreler, demokrasi konusunda Batı'nın, Arap dünyasında çifte standart uyguladığını dile getiriyor. Örneğin bir yandan Lübnan'da Fuad Sinyora'yı desteklerken, öte yandan Hamas Hareketi'nden seçilmiş Filistin Başbakanı İsmail Haniye ile diyalog kurmayı reddediyor. Sizce bu tespit ne derece isabetli?

Hamzavi: Bu soru çok önemli. Batı derken, Batı hükümetleri ve bunlarla herhangi bir ilişkisi olmayan Batılı kuruluşları birbirinden ayırt etmek gerekiyor. Gayri resmi Avrupa kuruluşları, Arap dünyasında sivil toplum kuruluşlarını desteklemeye gayret ediyor.

Ancak "resmi" Batı'nın ve özellikle de Amerika Birleşik Devletleri'nin temel bir sorunu var. O da İsrail'in güvenliği, petrol, askeri varlık, ulusal güvenlik ve Arap devletlerindeki demokrasi sorunu gibi konularda öncelikleri ve çıkarları arasındaki stratejik ilişkiyi tam olarak belirleyememiş olması. Bununla birlikte Arap ülkelerini demokratik dönüşüme nasıl yönlendireceği de henüz net değil. ABD, Arap dünyasını demokratik açılım konusunda yönlendirecek gerekçelere – askeri operasyonlar hariç – sahip değil.

Başka örnekler de verebilirim: Eski Doğu Bloku ülkelerinin demokratikleşmesi Batı'yı da olumlu etkiledi. ABD bu yolla Avrupa da yeni dostlar kazandı. Ama Arap dünyasında İslami hareketler, Ürdün ve Mısır'daki gibi git gide daha fazla halk desteği bulur hale geldi. ABD ise söz konusu İslamcı hareketleri açık düşman ya da muhtemel düşman olarak görmüş ve dolayısıyla bu ülkelerin demokratik açılımından korkmuştur.

Buna ek olarak bölgesel etkenler de mevcut: Örneğin Irak'taki siyasi durum ve güvenlik koşulları nedeniyle Washington'un, Ürdün ve Mısır gibi bölgesel güçlere ihtiyaç duyması, ABD'nin bu ülkelerdeki insan hakları ihlallerine ve seçim yolsuzluklarına göz yummasına sebep oluyor.

Avrupa, ABD'nin durumuna benzer özellikler gösterse de iki temel soruna sahip: Birincisi, Avrupa'daki ülkelerin tavırları arasındaki çeşitlilik. Karmaşık ve zor bir siyasi sorun karşısında, birçok ülkenin uzlaşması çok zor. İkincisi de, Avrupa'nın Ortadoğu'ya yönelik siyasetini nasıl yönettiği. Bu siyaset, Barselona Süreci ve Avrupa – Akdeniz Ortaklığı'na dayanıyor. Yetersiz ve hantal bir bürokratik yapıya dayanan bu oluşumun pratikte etkisi yok denecek kadar az.

O halde, Batı çıkarları söz konusu olduğunda, kendi değerlerine aykırı mı davranıyor, demek bu?

Hamzavi: Siyaset, değerlerden yola çıkarak belirlenmez, çıkarlara göre belirlenir. Asıl olan, çıkarların korunması veya mevcut çıkarlara yönelik muhtemel tehditlerin yok edilmesidir. Buna Irak'ın işgal edilme gerekçesini gösterebiliriz. Irak'ın işgali, ABD'nin Körfez bölgesindeki çıkarları açısından bir yönetimin tehdit olarak algılaması ve bu yönetimi ortadan kaldırılmak istenmesiyle ilgiliydi. İşte siyaset böyle belirlenir.

Arap dünyasında demokrasi, insan hakları ve sivil toplumun oluşturulması gibi konuların güvence altına alınmasında Avrupa Birliği'nin rolü nedir?

Hamzavi: Tartışmamızı, ilkesel olarak belirlemeliyiz. Dış güçlerin müdahaleleriyle, bir toplum demokratikleştirilemez. Demokratik dönüşüm, söz konusu toplumun iç dinamiklerinden ortaya çıkar ve toplum, yıllar alan bir süreç içinde sivil topluma dönüşür. Ancak bu durum, bölgesel ve uluslararası etkenlerin, önemli bir role sahip olmadığı anlamına gelmez; örneğin bölgesel etkenler Hamas tecrübesini başarısızlığa uğratmıştır.

Avrupa Birliği'ndeki sorun üye ülkelerin Ortadoğu'da birbiriyle çakışan çıkarlara sahip olmasından kaynaklanıyor. Ayrıca Avrupa'da, siyasi kararlar bürokratik yapı içinde çok yavaş alınıyor ve değiştiriliyor. Buna, üretken olmayan ve kendi içinde iyi organize edilmeyen Barselona Süreci'ni örnek gösterebiliriz.

Ancak bundan daha önemli bir nokta daha var: Arap ülkeleri, insan hakları ve demokrasinin desteklenmesi konusunda Avrupa'nın rolünü daha açık biçimde reddedebilir. Zira Washington, bölgedeki askeri varlığı ve stratejik ortakları sayesinde Avrupa Birliği'ne göre baskı kurmasına yarayacak daha fazla koza sahip.

2005 yılının, Mısır'da demokrasinin sona erdiği yıl olduğunu defalarca dile getirdiniz. Neden?

Hamzavi: Mısır, geçen altı yıl süresince iki süreçten geçti. Birincisi 2002 – 2005 sürecidir: Müslüman Kardeşler Örgütü bu süreçte yapılan genel seçimlerde, parlamentodaki sandalyelerin yüzde 20'sini kazandı. Ayrıca bu süreçte, siyasi dinamizm söz konusuydu ve başkanlığın veraset yoluyla devredilmesi de protesto edilmişti. Ancak bu dinamizm süreci 2005 yılında sona erdi. Mısır yönetimi söz konusu siyasi dinamizmi bastırabilmek için Anayasa'daki 34 maddeyi değiştirdi. Bu maddelerin yarısı, idarenin veraset yoluyla devrine, diğer yarısı ise muhalefetin siyaset dışına itilmesine yönelikti. Şu anki sorun, Mısır muhalefetinin bölünmüşlüğü ve zayıflığı. Muhalefet, rejimin demokratik gelişimi bastırmaya yönelik stratejilerine karşı koyacak durumda değil.

ABD'de önümüzdeki dönemde yapılacak başkanlık seçimleri, sizce Arap dünyasını etkileyecek mi?

Hamzavi: Şüphesiz etkisi olacaktır. ABD'deki başkanlık seçimlerini, şayet Cumhuriyetçi aday Senatör John Mc Cain kazanırsa, Washington'un Ortadoğu siyasetinde pek bir değişiklik olmayacaktır; ancak İran'a karşı bir askeri harekâtın düzenlenme ihtimali artacaktır. Öte yandan, seçimi Demokratların kazanması durumunda da, Arap dünyasında insan hakları ve demokrasinin gelişmesine pek önem verilmeyecektir. Çünkü Amerikan yönetiminin ajandasında, Irak krizini aşma, İran'ın nükleer dosyası, Arap – İsrail çatışması ve Lübnan krizini çözmek gibi bölgesel sorunlar mevcut.

Uluslararası camiada, Müslüman ve Hıristiyan dünyası arasındaki gerginliklerin ön plana çıkması, iki taraf arasındaki diyalogu engelliyor. Söz konusu diyalogu engelleyen temel sorunlar sizce neler?

Hamzavi: Ben, Arap dünyasının kimliğinin, Müslümanlık kimliğine indirgenmesine karşıyım. Müslümanlık kimliğinin, Arap kimliğinin bir parçası olduğu gerçek. Ancak Müslümanlık, Arap dünyasının tek kimliği değil. Konunun azınlıklarla da herhangi bir ilgisi bulunmuyor: Farklı mezheplerden gelenlerin tümü, vatandaş statüsündedir ve Arap dünyasına bağlıdır. Mesele sadece Müslüman Doğu ve Hıristiyan Batı ile ilgili değil; meselenin özü, kültürel çatışmalara dayanmaktadır. Mesele gerçek boyutlarıyla ele alınmalı. Söz konusu anlaşmazlıkları ancak ortak yaşam koşullarını gözönünde bulundurarak barışçıl bir şekilde idare edebiliriz.


dünya bülteni



Bu haber 462 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,202 µs