En Sıcak Konular

MHP'nin 301 ile imtihanı

29 Nisan 2008 10:29 tsi
MHP'nin 301 ile imtihanı 301. madde değişikliği ülkedeki belirli bir kesim için yapılmıyor. Tüm ülke düşünürlerinin buna ihtiyacı var. MHP'nin de düşünürleri, aydınları var. Onların da düşüncelerini ifade etmek için özgür bir ortama ihtiyaçları var

Ahmet Gündel'in Yeni Şafak yorumda çıkan yazısı

MHP'nin sınavı

Bugün Türk Ceza Kanunu'nun 301.maddesi yeniden TBMM'de tartışılacak. Bu süreçte dikkati çeken en önemli hususlardan birisi MHP nin değişiklikle ilgili olağanüstü tepkisi. 301. madde ülkenin demokratikleşmesinin önündeki en önemli engellerden bir tanesi. İçerisinde bulunduğumuz koşullarda maddenin kaldırılması söz konusu olmadığına göre mevcut madde üzerinde yapılacak değişiklikler önem arzediyor.
Bu doğrultuda, geçmişteki 159. ve şimdiki 301.maddede yer alan " Türklük" tabiri ile bu tabirin yerini alması düşünülen "Türk milleti" kavramı arasında bir farklılık yoktur. Zaten Yargıtay'ın uygulamalarına bakıldığında da "Türklük" kavramını; "Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde veya dışarısında birtakım ortak değerleri paylaşan insanların değerlerinin bütününü ifade eder. Bu değerler, din, dil, gelenekler, kültür, inanç, tarih... gibi öğelerdir" şeklinde tanımladığını görüyoruz. Dolayısıyla yeni düzenlemede yer alması düşünülen "Türk milleti" kavramı uygulamaya bir yenilik getirmeyecektir.

Maddede yer alan "cumhuriyet" ibaresinin "Türkiye Cumhuriyeti Devleti" olarak değişti-rilmesi elbette isabetli olacaktır. Cumhuriyet soyut bir ifadedir ve bir yönetim şeklini ifade eder. Birçok ülke de böyle bir rejimle idare edilmektedir. Ancak cumhuriyetten kastedilen Türk Devleti olduğuna göre maddede açıkça devlete vurgu yapılması doğru bir yaklaşımdır.

Ayrıca hapis cezasının yukarı haddinin düşürülmesi de isabetlidir. Hatta cezaların alt ve üst sınırları bir miktar daha düşürülerek bunun belirli bir adli para cezası ile takviye edilmesi hususu da ciddi bir şekilde değerlendirilmelidir.

YETKİ CUMHURBAŞKANINDA

Değişiklik taslağında soruşturma izni yerine kovuşturma iznine yer verilmesi anlaşılabilir değildir. Ancak bundan vazgeçildiği görülmektedir. İzni kimin vereceğine veya vermesi gerektiğine gelince... 765 Sayılı eski Türk Ceza Kanunu döneminde soruşturma izni Adalet Bakanlığı tarafından veriliyordu. Geçmişte bu maddeden çok sayıda açılan davaya baktığımızda Adalet Bakanlığı'nın kendisine intikal eden olayların önemli bir kısmına izin verdiği anlaşılmaktadır. Bakanlıkta her zaman "biz izin verelim sorunu yargı çözsün" zihniyeti hakim olmuştur. Hiç kuşku duyulmasın ki bu gün de yine aynı anlayışla hareket edilecektir. Başka bir ifadeyle bakanlık gelene geç diyecektir. Adalet Bakanlığı'nın bazı kesimlerin baskısı altında Şemdinli savcısı hakkında verdiği soruşturma izni hâlâ hatırlardadır.

301. maddedeki suçlardan birisi de "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini alenen aşağılama" dır. Bu itibarla Adalet Bakanlığı hükümetin bir birimi olduğuna göre suçun mağdur tarafıdır. Suçun soruşturulmasını mağdurun iznine bağlamanın gerçekten mantık ve hukukla bağdaşır bir yanı yoktur. Bu itibarla dışarıdan gelmesi olası etkilere daha kapalı olan cumhurbaşkanına bu yetkinin verilmesi değişikliğin amacına daha uygun olacaktır. İzin hususu cumhurbaşkanlığı makamını yıpratacağı iddialarının bir geçerliliği yoktur. “Yüzlerce dosyayla cumhurbaşkanı nasıl başa çıksın?” sorusu da yerinde değildir. Çünkü bu tür soruşturma dosyaları kapsamlı değildir. Cumhurbaşkanlığı makamında demokrasi ve düşünce özgürlüğüne inanmış bir hukuk danışmanı sorunun çözümü için yeterli olacaktır.

301. madde değişikliği ile ilgili Milliyetçi Hareket Partisi'nin tutumuna gelince: Bugünün ve önümüzdeki yılların Türkiye'sinde, demokrasi, düşünce özgürlüğü, insan hakları, çevre, kadın hakları gibi çağdaş evrensel değerleri be-nimsemeden politika yürütmek pek mümkün görünmüyor. Üstelik bu değerleri kabul etmek milliyetçilik ve muhafazakarlık kavramlarıyla da çelişmiyor.

MHP'NİN 301'DEKİ HATALARI

22 Temmuz seçimlerinden sonra yukarıda ifade ettiğimiz çağdaş değerlere daha fazla önem veren bir MHP ile karşılaştığımızı söylemek sanırım doğru bir tespit olacaktır. Geçmişteki "emekli generaller MHP'ye gelsin" gibi söylemler, siyasi alanı ilgilendiren konularda askerin düşüncesini almak girişimleri veya generallere mektuplar göndermek ve benzeri tutum ve davranışlar terkedilmiş, aksine sık sık demokrasiye ve sivil siyasete vurgular yapılmaya başlanılmıştır. Bununla beraber MHP'nin bu yeni çizgisinde netleşemediği ve bazı zikzaklar içerisine de girdiği görülmektedir. Bunun son örneğini 301. madde konusunda görmekteyiz. Biz MHP'nin 301 konusunda gösterdiği aşırı tepkiyi anlamakta güçlük çekiyoruz. 301 değişikliği ülke için bir hayat-memat meselesi midir? Değişiklikten sonra Türklük tehlike altında mı olacaktır?

301. madde tamamen kaldırılsa bile hiç kimse Türklüğe hakaret etmek için sıraya girmeyecektir. Kaldı ki değişiklikte bu hususta bir farklılık da ortaya çıkmıyor. Yargıya intikal eden dosyalara bakacak olursak Türklüğe hakaret suçlarının yıllık ortalamasının 10'u geçmediği görülecektir. Bu itibarla MHP nin bu madde üzerindeki aşırı tepkisi gerçekçi değildir.

Osmanlığı İmparatorluğu döneminde Türklerin Ermenileri soykırıma tâbi tuttuğuna dair iddialar Türklüğe hakaret değildir. Bu iddiaların karşısında, Türklerin de Ermeniler tarafından katliama uğratıldığı tezi ileri sürülmektedir. Bahsi geçen dönemde, zamanın koşullarında tatsız bazı olayların yaşandığı bir vakıadır. Bu gibi tarihsel olayların tartışılmasından daha doğal bir şey olamaz. Şiddet içermeden uygar bir ortamda herkesin kendi tezini ortaya koyup savunması düşünce özgürlüğünün bir gereğidir ve bunun kimseye de bir zararı yoktur. Bazı Avrupa ülkelerindeki "soykırımın inkarı yasağı" onların ayıplarıdır. Kötü uygulamanın emsal alınması doğru değildir.

301. maddede yer alan diğer hususlara da bir bakalım. Hükümete, askere, polise, yargıya yönelik aşağılama fiilleri de suç sayılmaktadır. Eskiden 301, "sarhoş" maddesiydi. İçkinin dozunu kaçırıp da bazı şeylere kızanlar vatana millete söverlerdi. Son yıllarda ise bu madde "aydın cezalandırma" maddesi haline dönüşmüştür. Kuşkusuz ki, hükümet de, asker de, polis de, yargı da bu ülkenin kurumlarıdır ve milletin vergileriyle yaşamlarını sürdürmektedirler. Bu millete hizmet için vardırlar. Dolayısıyla bahsi geçen kurumların varlığı ve gerekliliği sorgulanamaz. Ancak, millete hizmet için var olan kurumlar kendi varlıklarını ulusun varlığı üzerinde görmeye ve birçok tasarruflarında millete zarar vermeye başladıklarında doğaldır ki bu yanlışlıkların ortaya konulması gerekliliği ortaya çıkar.

Görevde bulunduğum sırada bir gazetede yayınlanan 28 Şubat ve yargıyla ilgili bir makalemde; yargı mensuplarının otobüslere doldurularak Genelkurmay Başkanlığı'nda düzenlenen brifinglere götürülmelerini ve orada okul çocukları gibi muameleye maruz bırakılmalarını, bu durumu içine sindiremeyen ve yargının yüceliğine yakıştıramayan bir yargı mensubu olarak eleştirmiş ve yasaları uygulamakla görevli yargı mensuplarının yasadışılığa alet olmamaları gerektiğini ifade etmiştim. Bu yazı üzerine zamanın Yargıtay daire başkanlarından birisinin beni 301.maddeden şikayet etmediği yer kalmamıştı.

Bu ülkede ihtilaller yapılıyor, muhtıralar ve-riliyor ve sürekli siyasete müdahale ediliyorsa, yargının bir kesiminde siyasallaşma başgöstermişse, hükümetlerin icraatları ülkeyi sıkıntıya sokuyorsa bütün bunlara sessiz mi kalınmalı? Hükümetin icraatlarına Sayın Bahçeli ve ekibi çok ağır eleştiriler getiriyor. Bu eleştirileri nedeniyle sürekli mahkemelerde yargılanmak hoşlarına gider mi?

Bazı kurumların bu kadar eleştiriye rağmen tutumlarında ısrar etmeleri dikkate alındığında bir de eleştirilmeseler ülkenin ne hale geleceğini düşünmek gerekir. Hatta çok düşünmeye de gerek yoktur. Demokratik cumhuriyet çok rahatlıkla bürokratik cumhuriyete dönüşecektir. Kaldı ki hâlâ bürokratik cumhuriyetten de kurtulabilmiş değiliz.

MHP'DE MAĞDUR OLABİLİR

Elbette MHP'nin de düşünürleri, aydınları var. Onlar da düşüncelerini ifade etmek için özgür bir ortama ihtiyaç duyarlar. 301. madde değişikliği ülkedeki belirli bir kesim için yapılmıyor. Tüm ülke düşünürlerinin buna ihtiyacı var. CHP'nin tutumunu anlayabiliyoruz. İktidarı nasıl olursa olsun bir şekilde yıkmak için tüm ülkeyi ateşe atmaktan çekinmiyorlar. Ancak böylesine ülkeyi tahrip eden bir anlayışın milliyetçi bir parti olan MHP'ye yakışmayacağı açıktır. Bu itibarla MHP kendisini, 301. maddeyi kıyasıya savunmak zorunluluğunda hissetmemelidir. Evrensel demokratik kriterler bizim insanımızın da hakkıdır. Bunların bir kısmını kabul edip diğer bir kısmına karşı çıkmak doğru bir politika olamaz.

Geçmişte on binlerce insanımız işkencelere uğradı. Bu işkenceler devlet görevlilerince yapıldı. MHP de bundan çok zarar gördü. Mahkemelerdeki dava dosyalarının çoğunda yığınla işkence iddiaları ve sayfalarca işkence raporları vardı. Karakola düşünler haklı-haksız paylarını alıyorlardı. Avrupa Birliği uyumu sayesinde bu iddialar çok önemli ölçüde ortadan kalktı. İşkenceye maruz kalmamak bizim insanımızın hakkı değil miydi ?

Biz MHP temsilcilerinin sıkça demokrasiye vurgu yapan söylemlerine inanıyoruz, samimi buluyoruz. Biraz gecikmiş de olsa bu çizgiye girilmesinden mutluluk duyuyoruz. Bu husus hem MHP'nin geçmişten gelen bir kısım olumsuz imajının düzeltilmesine katkı sağlayacak, hem de ülkenin demokratikleşmesine büyük katkılar sağlayacaktır. Demokrasinin önündeki yasal ve anayasal engellerin kaldırılmasına yönelik olarak MHP'nin vereceği mücadelenin ve tutarlı tavrın onu iktidarın alternatifi haline getireceğinden kuşku duymamak gerekir.

* Emekli Yargıtay Cumhuriyet Savcısı




Bu haber 502 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,019 µs