1 Mayıs 77, Ergenekon ve AKP

29 Nisan 2008 10:09 tsi
"Geçen hafta yazdığım bir yazımda Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 1 Mayıs kutlamalarına ilişkin aldığı tavrı anlamakta zorlandığımı ve hatta kanımca çok önemli bir gol fırsatını da böylece kaçırdığını ifade etmeye gayret etmiş idim..." Mehmet Altan

AKP’ye açılan kapatma davası ilginç bir dava ve daha önce de yazdığım için bir kez daha tekrarlamakta bir sakınca görmüyorum, bu davanın bir anayasa hukuku davası olduğuna ilişkin toplumda çok güçlü bir kanaaat yok.

Yüksek yargı organlarının kararları, aldıkları pozisyonlar her zaman genel kamuoyu tercih ve beğenileriyle uyuşmayabilir, bu anlamda bir hukuk popülizmi yapmamak gerekir ama bizde son dönemlerde arka arkaya yaşanan olayların, alınan kararların, kararlarda kullanılan ifadelerin büyük çoğunluğun adalet hisleriyle de uyuşmadığı ortada.

Tekrar ediyorum, hukuk popülizmi de yanlış ama hukukun genel vicdanla sürekli çatışması daha da yanlış.

Bu çerçevede, kapatma davasının da buram buram anayasa hukuku kokan bir dava olmadığına ilişkin maalesef genel bir kanı yerleşmeye başlıyor; bu duruma karşı da AKP’nin gerekli siyasi adımları bir nefis müdafaası olarak atması normal.

Bugünden çok net bir şey söylemek pek mümkün değil, kanımca yarın daha net görülebilir, kapatma davası ile başlayan Ergenekon soruşturması arasında da bir bağ söz konusu olabilir.

Ergenekon soruşturmasının hemen sonrasında açılan kapatma davasının soruşturmayı yüreten savcıyı, emniyet görevlilerini zorladığına kuşku yok çünkü bu tür çok köklü ilişkileri araştırmaya yönelik soruşturmalarda çok güçlü siyasi destek şarttır ve bugün hem AKP’nin hem de Sayın Başbakan’ın altı ay sonra statüleri belirsizleştiği ölçüde de Ergenekon soruşturması daha zor hale gelmektedir.

* * *

Yukarıda da belirttiğim gibi Ergenekon meselesinin çok eskilere ve resmi kurumsal yapılara dayandığına ilişkin güçlü iddialar vardır ve bu iddiaların ispatlanması biraz da fikr-i takipten, eski olayların üzerine gidebilmekten geçmektedir.

Bu yazının Star gazetesinde yayınlanmasından bir gün sonra 1 Mayıs 2008; bu günden tam 31 sene önce Taksim Meydanı’nda hala aydınlatılamayan bir katliam teşebbüsü yaşandı, çok sayıda yurttaşımız hayatını kaybetti ve bilebildiğim kadarıyla da kimse göstericilerin üzerine kimlerin ateş açtığını aydınlatamadı, aydınlatmadı.

Bu ve benzeri meşum olaylar aydınlatılamadan bugün Ergenekon benzeri çeteleşmelerle mücadelenin ne ölçüde mümkün olduğu belli değil; 1 Mayıs 1977 katliamı, Uğur Mumcu ve benzeri cinayetler aydınlatılamadan kaldığı sürece aynı örgütün bugün başka başka görünümlerle devreye girmesi bence önlenemez.

Ve bugün için siyasi erki kulllanan, devletin tüm arşivleri emrinde bulunan ya da bulunması gereken kadroların örneğin 1 Mayıs 1977 olayını çözümlemeden bugünkü komplolarla başa çıkması bana çok olası görünmüyor.

Toplumda adı Ergenekon ya da başka olan bir örgütün bugün seçmenlerin siyasi tercihlerinden farklı bir iktidar arayışı içinde olduğu kanısı çok yaygın; bu durumda bu tür örgütlerle mücadele de en başta hukukun daha sonra da güncel siyasetin bir gereği olarak AKP’ye düşüyor.

Yaşadığımız günler herşeyin tekrar düşünülmesini gerektiren günler; geçmişin tüm hukuk dışı eylemleri tekrar ele alınırsa bu tür bir hukuksal radikalizm belki laiklik, demokrasi ve hukuk devleti kavramlarının daha iyi oturması için bir vesile olabilir.

Keşke AKP geçtiğimiz dönemde mesela 1 Mayıs 1977’nin üzerine gidebilse idi; belki o zaman 22 Temmuz sonrası çok daha dingin ve istikrarlı geçebilir ve böylece Türkiye çok daha kazançlı çıkabilir idi.

Bu haber 1,031 defa okundu.