Baykal ‘milli’ ne demek, bilmiyor

27 Nisan 2008 16:31 tsi
10.defa CHP Genel Başkanlığına seçilen Deniz Baykal dünkü kongrede sırf Erdoğan'a sataşmak için Erbakan'a sarıldı. Fakat öyle bir sarıldı ki fahiş bir hata yaptı. Eser Karakaş o hatayı yazdı...

Eser Karakaş/Star

Baykal ‘milli’ ne demek, bilmiyor 
 
Bu yazıyı cumartesi günü kapalı, sevimsiz bir İstanbul havasında evde yazıyorum ve aklımda ne Baykal ne de CHP kurultayı var, başka bir konuyu, katıldığım bir AKP toplantısını yazmak istiyorum zira konuşmacı olarak katıldığım söz konusu AKP gençlik kolları toplantısında konuşmama yapılan yorumlar üzerinden çok önemli bir gerçeği fark ettiğimi zannediyorum ama bu yazı zorunlu olarak bir gün sonraya kalıyor çünkü ekranlarda Baykal’ı görüyorum, kulak misafiri oluyorum ve itiraf etmek lazım, dehşete düşüyorum.

Neden dehşete düştüğümü anlatmam gerekiyor.

Baykal’ın delegelere hitaben yaptığı konuşmanın yaklaşık hiç bir noktasına katılmıyorum, katılmam da gerekmiyor, önemli de değil ama Sayın Baykal’ın yaptığı bir Erbakan-Erdoğan mukayesesi hem çok büyük bir bilgi eksikliğine dayanıyor hem de verdiği mesaj nedeniyle bence konuşmasının en vahim bölümü.

AKP’ye yönelik kapatma davasına özellikle Avrupa Birliği’nden gelen yoğun eleştirileri eleştiren Baykal, Refah Partisi’ne kapatma davası açıldığında Avrupa Birliği’nden çok tepki geldiğini hatırlamadığını, bunun nedeninin de Erbakan’ın, tüm yanlışlarına rağmen ‘milli görüşçü’ olmasından kaynaklandığını, Avrupa’nın da Erbakan’ı ‘milli görüşçü olduğu için harcadığını uzun uzun anlatıyor.

Erbakan’ın ‘milli görüşçü’ olmasına karşın, Erdoğan’ın işbirlikçi olduğunu söyleyen Sayın Baykal, bugün gündemde olan kapatma davasına Avrupa’nın ve kısmen de ABD’nin çok eleştirel yaklaşmalarını bu işbirlikçilikle ilintili olduğunu ifade ediyor.

Ve bendeniz ekranlardan bu konuşmayı dinlerken öncelikle Sayın Baykal’ın bunca senelik siyasi yaşamı, tecrübesi ve taşıdığı siyaset bilimi doçentlik ünvanına rağmen bu engin bilgi eksikliği karşısında şaşıp kalıyorum.

İkinci bir ihtimal ise Sayın Baykal’ın ‘milli görüş’ ifadesinde milli kelimesinin ne anlama geldiğini bilmesi ama işine gelmediği için bu mukayesede bilmemezlikten gelmesi ama bu ihtimal etik olarak daha da kötü.

Sayın Baykal’ın nesli Niyazi Berkes’i ve ünlü kitabı ‘Türkiye’de çağdaşlaşma’yı çok iyi bilir; Berkes’in elimdeki Bilgi yayınları Aralık 1973 basılı kitabının 199’uncu sahifesinde Osmanlı’da ve arapçada ümmetin ulus birimi, milletin ise müminler birimi anlamına geldiği yazıyor.

Sayın Erbakan’ın ‘milli görüş’ kavramında kullandığı milli sözcüğünün ulusal, nasyonal, bizim bildiğimiz manada milli anlamına gelmediğini tam aksine ümmete ilişkin demek olduğunu siyaset bilimi çevrelerinde bilmeyen pek yoktur ve Sayın Baykal’ın yukarıda belirttiğim gibi bunca tecrübe ve ünvan sonrası ‘milli’nin ulusal olduğunu zannetmesi ya da ifade etmesi gerçekten çok ilginç.

22 Temmuz büyük seçim yenilgisi sonrası aktif siyaseti bırakmayan Baykal’ın, yapılacak ilk genel seçimden ve yenilgiden sonra biraz dinlenmeye çekileceğini aslında tüm ülke bekliyor; benim de Sayın Baykal’a naçiz önerim, emeklilik günlerinde okumaya Niyazi Berkes’in ‘Türkiye’de çağdaşlaşma’ kitabı ile başlaması.

Siyaset çevrelerinde herhalde Sayın Baykal’dan başka ‘milli görüş’ kavramının milli vurgusunun ulusal demek olmadığını bilmeyen yoktur diye düşünüyorum.

Milli’nin karşıtının ‘işbirlikçilik’ olduğunu söylemek ise başka bir vahim nokta; 2008 dünyası ve Türkiye’sinde bir ülkeyi daha etkin yönetmek yani yurttaşlarını daha zengin ve daha özgür kılmak için küresel dengelere daha duyarlı olmanın ‘işbirlikçilik’ olarak tanımlanması çok korkunç.

Aslında Sayın Baykal’ın biraz da bilinçaltını yansıtan bu açıklaması hem neden bir türlü iktidar olamadığını açıklıyor hem de bizlere iktidar olamadığı için şükretme olanağı veriyor zira bu anlayışla yönetilecek bir Türkiye’de yurttaşların daha az zengin ve daha az özgür olacaklarına kesin gözüyle bakabilirsiniz.

Türkiye’nin acilen zenofob olmayan bir sosyal demokrat partiye ihtiyacı var.

Bu haber 314 defa okundu.