En Sıcak Konular

Prenses Zeynep'in av partileri...

26 Nisan 2008 13:17 tsi
Tarihteki ilk avcı kadınlardan Zeynep Halim, tüfeği eline 18 yaşında almış ve 43 mevsim sülün peşinde koşmuş. 'Prenses Zeynep Halim, en az erkekler kadar av tutkunuydu'

Av tutkusuyla tanınan çevirmen Derin Türkömer, Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın torunu Zeynep Halim'le yaptığı av sohbetlerini kitaplaştırdı.

Derin Türkömer'i okurlar daha çok çevirmen olarak bilir. Osmanlı tarihine dair büyük emek ürünü çevirileri ve akıcı Türkçesi, dikkatli okurun gözünden kaçmaz. Çevirdiği her metni adeta yeniden yazar; her bilgiyi farklı kaynaklardan doğrular… Derin ağabeyle yıllardır süregelen dostluğumuz, satır aralarında derinleşerek koyulaşmakta… Zeynep Hanım'la sohbetleri, konuşulanlar, bizim de sohbet konularımızdan olmuştur. Heyecanla beklediğim Avcı Prenses Zeynep Halim ile Sohbetler'in, kitaplaşması sürecinin de konuşulması gerektiğini düşündüm.

Avcılığa, avcılığın felsefesine ilişkin çevirileriniz ve avcılığınıza dair yazdıklarınızdan sonra bu kez bir diğer avcının anılarıyla çıktınız okurların karşısına. Öncelikle sizin avcılığınız, av merakınız, av ve avcılık üzerine düşünceleriniz nelerdir?

Pek tabii siz de takdir edersiniz ki bu çok kapsamlı geniş bir konu. Böyle bir sohbetin sınırlarını aşar. Ancak bir diğer avcıyla, Prenses Zeynep Halim ile sohbetlerimi yazdığım kitap hakkında konuşmadan önce sorduklarınızdan söz etmek, avcılık üzerine düşüncelerime değinmek isterim. Yazmış olduğum üç kitabın özünde de bu düşünceler yatmaktadır.

Yaşamınıza nasıl bir katkıda bulunuyor avcılık?

Avcılık her şeyden önce benim için insan eli değmemiş gerçek doğanın içinde hissettiğim mutluluktur. Bunu sadece avcılık için söylemiyorum. Dağcılık, yelkencilik, balıkçılık gibi doğa ile iç içe yaşanan bütün tutkularda da aynı tatmin söz konudur sanırım. Karmaşaya gömülmüş tarih sonrası insan giderek doğadan uzaklaşmış olsa da doğaya dönmek arzusu onu yine içine çekmektedir. İnsanoğlu bugünkü huzursuz ortamından ancak avcılık yoluyla gerçek doğa olan av bölgesine, geçici de olsa dönmekle uzaklaşabilir diyor, Ortega y Gasset ve nedenlerini çok derinlerde araştırıyor.

Kitaba gelince, Prenses Zeynep Halim ve onunla yaptığınız sohbetlerin öyküsünden söz eder misiniz?

Efendim, kendisi uzun yıllar Mısır'ı yönetmiş Osmanlı kökenli hanedanın kurucusu Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın ikinci göbek torunudur. 1915 yılında Bursa'da dünyaya gelmişti. Babası Prens Abbas Halim Paşa, Bursa Valiliği ve İttihat ve Terakki döneminde Nafia Nazırlığı (Bayındırlık Bakanlığı) yapmış. Aynı dönemde İmparatorluğun sadrazamı olan Prens Sait Halim Paşa da amcasıydı. Kendisi çocukluğunu ve gençliğini İstanbul, Mısır ve Avrupa'da, sonraki yıllarını 2006'da vefatına kadar İstanbul'da geçirmişti. Zeynep Hanım'ı ve birlikte avlandığı eniştesi Abbas Celaloğlu ile bahsettiği birkaç dostunu çömez avcı yıllarımda, yani yarım yüzyıl kadar önce tanıdım. Onların bazı av meclislerinde bulunmuş, birkaç defa da bana avlarına katılma fırsatı vermişlerdi. Zeynep Hanım ve kendisini ava başlatan Abbas Celaloğlu, Sait Selahattin Cihanoğlu gibi o dönemin tanınmış avcıları kendilerine özgü bir üslup içinde avlanırlardı. Avcılık geçmişimizde onların pek önemli bir yeri vardır, gerek yaptıkları avlar gerekse bilgileri açısından. Yıllar boyu Zeynep Hanım ile yakın bir dostluğumuz oldu. Onunla uzun sohbetler eder, kendi deyimiyle ‘iki lafı üst üste koyardık'. Zeynep Hanım gibi dolu yaşanmış bir geçmişe, kültür birikimine sahip, günlük olaylara da ayrıntılarıyla vakıf biriyle bu sohbetler sadece av anıları ve avcılıkla sınırlı kalmazdı. Geniş sülalesinden, ailesinden, ailesindeki diğer avcılardan ve yakın tarihimizdeki bazı olaylardan da bahseder, o günlerin hayat tarzını da pek hoş bir çeşni olarak sohbetlerimize katardı.

Yaptığınız sohbetlerin tamamına yer verdiniz mi bu kitapta ya da nasıl oluştu?

Sohbetlerimiz kendisinin anılarını kaleme almak düşüncesiyle başlamadı. Zeyneb Hanım'ı av anılarını yazması için teşvik edip durmuştum. Nihayet bunlardan bazılarını Nelerle Nasıl Avlandık adıyla küçük bir kitapçıkta derledi. Aradan yıllar geçip sohbetlerimiz derinleşerek genişledikçe gerek av tutkum gerekse Osmanlı tarihine olan merakım yüzünden bu zengin birikimi geniş bir perspektif içinde kaleme almayı düşündüm. Böyle yapmakla tarih olmuş bir dönemi ve avcılık geçmişimizin önemli bir bölümünü kalıcı kılmış olacaktım. Bu kitap da, Prenses Zeynep Halim'in avcılık anılarıyla çerçevelenmiş bir portresi olarak ortaya çıktı.

Sadece o dönemde değil bugün bile bir kadının avcılığı şaşırtıcı bir durum.

Kadın avcı olarak nasıl karşılandığını sorduğumda bana şu cevabı vermişti: "Bakın Derin Bey, bizde şaşırmak zaafı yoktur, bu benim tecrübem. Onun için grubun arasında beni görenlerin hiç şaştığı olmazdı. Yadırgamasına yadırgarlardı zaman zaman, ama avcılığımı değil de kelam sahibi oluşumu. Yani diğer avcı dostlar arasında söz sahibi olmamı. Erkeğin hakim olduğu bir cemiyette kadının yeri malum. Fakat uzun sürmezdi bu. Sonra çok çabuk kabul ederlerdi, diğer avcılar kadar kabul görürdüm." Çok derin bir tutkuyla bağlıydı avcılığa. Bir kısım avcıyı ‘ava da gidenler' diye bir sınıfa ayırmış, kendi tutkusundan söz ederken de bunu şu cümlelerle anlatmıştı: "Ava da gidenler, yani başka merakları da olup avcılığı bunların arasına dahil edenlerdi. Hani tenis oynar, briç oynar, ata biner, balık tutar ve aynı zamanda ava da gider denen kişiler! Ama bazıları vardı ki yürekten bir tutkuyla bağlıydılar avcılığa, hayatları avcılıktı. Mesela büyükpederim Prens Abdülhalim Paşa, Prens Yusuf Kemal, Prens Kemalettin Hüseyin, eniştem Abbas Celaloğlu gibi. Eğer avcılık aileden tevarüs edilen bir tutkuysa, derler ya kanında vardır diye, ben de büyükpederime çekmişim, hiçbir zaman ‘ava da gidenler' sınıfından olmadım. yürekten bağlandım avcılığa. Avlanmayı sevdim, tüfek atmayı sevdim, tabiatta olmayı sevdim. Avcılığı her yönüyle yaşadım, avcılık hayat tarzım oldu."

Kitabınızı okurken av öykülerinin yanı sıra bir dönemin tarihi de çıkıyor karşımıza. Çok yönlü ve bilinçli bir kimlik görüyoruz Zeynep Hanım'ın şahsında. Bu kişiliğin oluşumundaki etkenler nelerdi sizce?

En başta aile ve aldığı eğitim derim. Eğitiminin tamamını ve lisan bilgisini evde özel hocalardan almıştı. Bunlardan biri de milli şairimiz Mehmet Akif Bey. O zamanlar devletimiz Kur'an'ın Türkçeye çevrilme işini Mehmet Akif Bey'e vermiş. O da bu çalışmasını konuğu olduğu Prens Abbas Halim'in Mısır'da Hilvan'daki köşkünde tamamlamış. Bu sırada da Zeynep Hanım'a Türk edebiyatı dersleri vermiş. Zeynep Hanım, İngilizce ve Fransızcaya fevkalade hakimdi. Çok okurdu. Geçmişte iz sürerken ulaştığı ayrıntılar beni her zaman şaşırtmıştı. Hafızasının berraklığına gıpta eder, aynı yaşa ulaştığım zaman acaba ben neleri ne kadar hatırlayabileceğim diye düşünürdüm. Sahip olduğu keskin zekanın ve gözlem yeteneğinin sonucuydu bu. "İnsan gözleri cebinde dolaşmamalı" derdi. "Sadece bakmak yetmez, görmeli de."

Kitap çevirmeye ve yazmaya devam ediyorsunuz. Şu sıralar ne var elinizde?

İş hayatımın müsaade ettiği kadar devam ediyorum. Çevirilerim sadece avcılıkla sınırlı değil. Kendi kütüphanemden Osmanlı tarihi ile ilgili altı kitap çevirdim. Şimdi de yurtdışındaki avlarım üzerine bir şeyler derlemeye çalışıyorum. Değişik edebiyat dalları gibi dünyada bir de av edebiyatı var, hem de şaşırtıcı boyutta. İskoçya'da bir geyik avında kaldığım malikanenin koca bir kütüphanesi av edebiyatından kitaplarla doluydu. Birkaç rafı sadece İskoç geyiği avıyla ilgili anıları ve şiirleri içeren eski-yeni kitaplardı. Nüzhet Terem dostumla bir av günümüzü bu kitaplara ayırmıştık. Mesela yıllar önce meşhur Sotheby's firması Londra'da eski av kitapları müzayedesi tertiplemişti. Zengin bir geçmişe sahip ülkemizde bunlara kıyasla ne kadar geride olduğumuz ortaya çıkıyor. Ve bütün avcı arkadaşlara tüfeği elinize alın ama kalemi de ihmal etmeyin diyorum.

 


--------------------------------------------------------------------------------

 

Doğa dostu, av tutkunu bir yazar


“İlk kitabım olan Av Tutkusu'nda avcılık izlenimlerimi ve Anadolu'nun antik çağ mitolojisinde avcılıkla ilgili bazı efsaneleri yazmıştım. Bu kitap oldukça ilgi çekmişti, hatta rahmetli Haldun Taner Milliyet'teki sütunda bu kitabı konu ederek "Derin Türkömer, her şeyden önce bir doğa dostu, bir Anadolu aşığı. Bu büyük ve coşkulu sevgi her cümlesinde sayfadan dışarı taşıyor... Kırağılı bir sabah sisini, sarp bir yamacın muhteşem yalnızlığını, dondurucu bir dağ gecesi yakılan ateşin onda neredeyse içine oturmak özlemi veren sevecenliğini öyle iyi yansıtıyor ki, insanla hayvanın doğa içinde teke tek ve eşit olmadığı için de sevmediğim mücadelesi ikinci planda kalıyor." diye yazmış, avcılığın bende uyandırdığı hisleri ve yabanda olmanın yarattığı duyguların özünü en içten ve yalın şekilde ifade etmişti. Bu kitabın ardından yazdığım Avcı'da beş kıtada avlanıp türlü maceralar yaşamış dostum Ali Üstay ile iki Afrika safarimizi ve onun diğer kıtalardaki bazı avlarını anlattım. İki de çevirim var avcılığa dair: Frederick Courteney Selous'nun ‘Av ve Gezi’si ile Jose Ortegay Gasset'in ‘Avcılık Üstüne’si.”

(Zaman)
 



Bu haber 940 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,244 µs