körebe oynuyorsun?' | " /> körebe oynuyorsun?' | "/>

En Sıcak Konular

'Niye körebe oynuyorsun?'

21 Nisan 2008 08:55 tsi
'Niye körebe oynuyorsun?' Danıştay baskınına 'Türkiye'nin 11 Eylül'ü' diyen Hürriyet Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök; Veli Küçük ve Alparslan Arslan'ın yanyana çekilmiş fotoğrafının gerçek çıkmasının ardından suskunluğunu koruyor. Bugün konuyu köşesine taşıyan Ekrem Dumanlı, Ö

Ekrem Dumanlı / Zaman

Bu fotoğrafa dikkatli bakın lütfen

Kim ne derse desin haftanın en tarihî ve en çarpıcı gelişmesi Danıştay saldırganı Alparslan Arslan ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün bir arada görüldüğü fotoğrafın orijinal çıkmasıydı.

Fotoğrafın ilk neşredilmesinden sonra Veli Küçük, Alparslan Arslan'ı tanımadığını, fotoğrafın da "birileri tarafından kasıtlı olarak montajlanmış" olduğunu iddia etmişti. Şimdi ortaya çıkan gerçek şu: Terörle Mücadele ekipleri fotoğrafın aslına sahip Azadiye Welat Gazetesi'ne gidiyor ve bu fotoğrafı teslim alıyor. Ardından teknik araştırma yapılıyor ve tespit ediliyor ki fotoğrafta herhangi bir montaj hilesi yok. Bu ilginç gelişmeyi Star Gazetesi manşetine taşıdı. Bunun üzerine yer yerinden oynamalı, art arda açıklamalar yapılmalı, Danıştay saldırısından Ergenekon soruşturmasına kadar pek çok gizli gerçeğin üzerine gidilmeliydi. Maalesef öyle olmadı. Derin bir sessizlik, mahcup bir suskunluk gözleniyor bazı çevrelerde.

Türkiye'nin unutulan 11 Eylül'ü...

 

Lütfen hafızalarınızı yoklayın; neler yaşanmıştı Danıştay saldırısından sonra . Danıştay'ın verdiği başörtüsü kararından sonra çok sert tartışmalar yaşanıyordu. Eleştirilerin doruğa ulaştığı bir noktada Alparslan Arslan adında bir avukat, Danıştay üyelerine silahlı saldırı düzenlemiş ve makamlarında kurşun yağmuruna tuttuğu üyelerden biri hayatını yitirmişti. Daha meselenin içyüzüne dair en küçük bir bilgi ortada yokken fatura "dindar, muhafazakâr, dinci" gibi sınıflarla suçlanan insanlara kesilmişti. Dönemin Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer bile soğukkanlılığını koruyamamıştı, temsil ettiği makamın ağırlığı ve hukukçu geçmişini unutarak Danıştay saldırısında toplumun parçalanmasına neden olacak tutum sergilemişti. Deniz Baykal zaten olayı duyar duymaz hücum borusuna sarılmış gibiydi. Ve medya! En hararetli konularda bile aklıselimin kalesi olmakla yükümlü medya (daha doğrusu medyanın her geçen gün zayıflayan bir bölümü) faturayı daha canlı yayınlarda masum kitleler üzerine kesmiş ve olayı "Türkiye'nin 11 Eylül'ü" ilan etmişti.

Oysa mesele hiç de sanıldığı gibi değildi. Alparslan Arslan'ın yakalanması ile başlayan incelemeler sonrasında karanlık ilişkiler yumağı çözüldükçe karşımızda derin bağlantıları olan bir örgüt çıkıyordu. Daha o günlerde Zaman şu başlığı atıyordu: "Deştikçe çete çıkıyor." Gerçekten de öyleydi. Kendilerini Vatansever, ulusalcı vesaire olarak tanıtan ve silahlı eylem yapmayı mubah gören bir örgüt vardı. Yine o günlerde "Saldırıda TİT izi" başlığını atmış, derin çetelere dikkat çekmiştik. O dönemde bazı meslektaşlarımızın "Hadi canım sen de" şeklinde resmedebileceğim incitici tavırlarına da rastlamıştık. Oysa olayların üzerindeki sis perdesi dağıldıkça saldırının din için ya da dindarlar tarafından yapılmadığı ortaya çıktı. İşin bir ucu Susurluk olayına kadar gidiyor; diğer ucu Ergenekon adı verilen bir örgüte kadar dayanıyordu. Tam bu noktada Veli Küçük ismi kilit bir nokta haline geliyor. Zira Susurluk kazasında ortaya kontrgerilla bağlantıları çıkmış ve o dönemin en önemli emniyet yetkilisi Hanefi Avcı, derin organizenin askerî ayağını Veli Küçük'ün yönettiğini söylemişti.

Veli Küçük şimdi tutuklu. Ergenekon davasından dolayı gözaltında tutuluyor. İstanbul Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'in tabiriyle "Ergenekon terör örgütü"nün amacı hükümete karşı ayaklanmayı teşvik etmek. Bunun için "ses getirici eylemler" düzenlemekten yargılanıyor. Üstelik sadece Küçük değil; pek çok kişi cuntacılıktan dolayı mahkeme huzuruna çıkarılacak. Hazırlık soruşturması üzerine konan yayın yasağı elde edilen bulguların teşhirine izin vermiyor; ancak binlerce sayfalık doküman adliyeye intikal ettiğinde Türk tarihinin en kapsamlı çete belgeleriyle karşı karşıya kalacağımız aşikâr.

Susurluk olayı patladığında yeri göğü inleten medya ne yapıyor şimdi? Danıştay saldırısının arkasından laik-antilaik çatışmasına pimi çekilmiş bombalar yağdıran erbab-ı kalem niçin körebe oynamayı tercih ediyor? Susurluk olayının en efsanevi karakteri ile Danıştay saldırısının tetikçisi yan yana poz vermiş (üstelik yurtdışında poz vermiş) ve bu fotoğrafın fotomontaj olmadığı ortaya çıkmışsa niçin sessiz sedasız bir köşeye siner gazeteci(ler)?



Bu haber 873 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,091 µs