Muteber mutemet: Babacan Başbakan?

18 Nisan 2008 15:32 tsi
Ali Babacan’ın ‘görünen’ yükselişini etkileyen iki vaka var. Biri, AB müzakerecisi olması, öbürü, Cumhurbaşkanı adayını açıkladığı gün Başbakan’ın onu el-ense çekerek öpmesi. Tabii Babacan’ın da güvenli bir baba gibi gördüğü

Ali Babacan’ın siyasi kariyeri üzerinde, kendi özel hayatı içinde bir ya da daha fazla dönüm noktası olabilir. Ancak kamuoyu önünde gerçekleşen iki vaka, aslında sadece 35 yaşında bakan olmayı başarmış Babacan’in politik yükselişinin anahtarı.

Bunlardan ilki, zaten Devlet Bakanı iken,  AB ile müzakerelerden sorumluluğunda ona verilmiş olması. İkincisi ise Başbakan Erdoğan’ın, Abdullah Gül’ün AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıkladığı gün kameralar önünde yaşananlar.

Başbakan’ın o meşhur AKP grup toplantısında, tam yanında Abdullah Gül bulunduğu halde Türkiye Cumhuriyeti’nin Bakanı’nı el-ense çekerek alnından öpmesi ve Babacan’ın da ikinci bir baba sevgisi, güveni ararcasına kafasını Erdoğan’ın göğsüne yaslaması.

Bu iki basit görünen olay, aslında Ali Babacan’ın, AKP’nin içindeki dengelerde nerede durduğunu da gösteriyor. Sonrasında işler biraz değişecek olsa bile!

Babacan’ın “AB müzakerecisi” görevi ile taltif edildiği dönemde Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’dü. Ve o dönemde AB ile ilişkileri resmi olarak yürütecek kişinin seçimi konusunda tartışmalar yaşanıyordu.

“Dışişleri’nin görüşü”, doğal olarak bu görevin bakanlığa yani Abdullah Gül’e verilmesiydi. Başka alternatifler de vardı. Hatta bu alternatifler o kadar çeşitliydi ki, eğer anımsanırsa, Mesut Yılmaz’ın bile adı geçmişti. Ama görev Babacan’a gitti.

Bu kararın alınmasında elbette en büyük pay Başbakan Erdoğan’ın. Grup’ta yaşanan olay ise devlet işleri dışında, Erdoğan ile Babacan arasında ayrı bir “hukuk” olduğunun göstergesi.

İşte bu iki olay, Babacan’a ayrı bir rol çizildiği, hatta AKP’nin gelecek liderinin de o olduğu spekülasyonlarına yol açtı. Henüz kapatma davası ortada yoktu. Ancak kapatma davasından sonra da bu spekülasyon yeniden canlandı.

Bugün ise, “görüldüğü kadarı ile” Babacan mesaisinin önemli bir bölümünü, eski Dışişleri Bakanı ama yeni Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile geçiriyor. Ama bu çok anlamlı değil.

Çünkü AKP’ye yönelik bilgiler içinde en saklısı, Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan arasındaki ilişkiler. Bu denge bilinmediği için, Ali Babacan’ın ikili arasında pozisyonu şimdilik saklı.

Peki Babacan velev ki AKP kapatılırsa yeni lider veya Türk politik geleneğinin bu duruma koyduğu isimle “emanetçi” olabilir mi?

AKP, kapatma davasından önce ve 22 Temmuz seçimleri sürecinde bir “yenileme”ye maruz kaldı. Partinin dört asal isminden-Bülent Arınç, Abdüllatif Şener, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan-geriye bir tane, Başbakan kaldı.

Kapatma davası ise ikinci bir “eksilme”ye meydan verebilir. İddianamede bulunan isimler yasaklanırsa, hem parti hem hükümet tecrübesine sahip pek az isim geride kalacak.

Kalacak ama kalanlar içinden tercih yapılırken belki yine Erdoğan’ın etkisi görülebilecek. İşte bu durumad Ali Babacan’ın hep parlayan yıldızı daha da yükselebilir.

Kaldı ki Babacan’ın hem AB hem ABD tarafından beğeniliyor olması, küresel ekonomi mahfilleri ile bakanlığı boyunca yarattığı ilişki, parti içinde hem liberal hem muhafazakar kanada “temkinli” yakınlığı avantaj olabilir.

Peki Ali Babacan bu işe ne der? Şimdiden hiçbir şey. Çünkü o uzun süredir görülen en ketum Dışişleri Bakanı ve siyasetçi. Ama belki bu da bir mesajdır. Ve belli ki bu konu daha konuşulacak.

Biz şimdilik bir “giriş” yapalım dedik.

Bu haber 1,148 defa okundu.