En Sıcak Konular

Kanadoğlu'nun Ergenekon'la ilişkisi var mı?

18 Nisan 2008 12:24 tsi
Kanadoğlu'nun Ergenekon'la ilişkisi var mı? "Bu çete çökertilirse, 'ulusalcıların' maskesinin düşeceğini ve darbe provokasyonları yapamayacaklarını mı düşünüyor? Soruşturma ilerletilirse, ucunun kendisine veya yakınlarına ulaşacağından mı endişe ediyor? Yoksa Kanadoğlu'nun da çeteyle bir ilişki

Hasan Celal Güzel / Radikal

Yazıma başlamadan hemen şunu belirteyim ki, 'Ergenekon' kelimesi, bir milliyetçi olarak benim için olumlu bir anlam taşır. Türklerin diriliş destanı olan 'Ergenekon', bizim en değerli kültür varlıklarımız arasındadır. Bu açıdan ben de 'Ergenekoncu'yum.

Lâkin, kendini 'ulusalcı' olarak nitelendiren bazı kişilerin kurduğu mafya benzeri terör ve cinayet şebekesi olan 'Ergenekon Çetesi'nin demokratik rejime kasteden hukuk dışı eylemlerini desteklemek ve korumak, hukuka saygılı bir kişinin, hele bir hukukçunun yapacağı şey değildir.
***
Eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin Frankurt'taki toplantısında, Ergenekon Çetesi'yle ilgili olarak, 'Ergenekon soruşturması Şemdinli gibi olmaya mahkûm' demiş.

Yani açıkçası, Çete'nin soruşturmasını yapan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nı tehdit ederek, 'Sen bu çete soruşturmasını yapmaya devam edersen, sonun Şemdinli Savcısı gibi meslekten ihraç edilmek olur' demeye getiriyor.

Okuyucularımız Sabih Kanadoğlu'nu yakından tanıyorlar. Kanadoğlu, hukuku zorlayarak kendi subjektif görüşlerine göre 'formüller' bulmakla ünlüdür.

Yargıtay Başsavcılığı sırasında, kendisini 'Türkiye Başsavcısı' sayarak, hem Adalet Bakanı'nın hem de mahallin Cumhuriyet Savcılarının yetkilerini kullanıp Recep Tayyip Erdoğan dâvasında hukuka aykırı zorlamalarda bulundu ve 3 Kasım Genel Seçimleri'ne sadece 10 gün kala, 23 Ekim 2002'de AK Parti'nin kapatılması istemiyle dâva açtı.

Daha önce, 8 Eylül 2001'de AK Partili kurucu üyeler için Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuru da reddedilmişti.

Kanadoğlu, Yargıtay Başsavcılığı'ndan ayrıldıktan sonra da hukuku kullanarak siyasî dayatmalarda bulunmaya devam etti. Onu herkes, Cumhurbaşkanı seçmek için 367 oy gerektiği formülünden hatırlayacaktır.

Ne yazık ki, hukuka takla attıran bu iddiası, Baykal'ın da gayretleriyle AYM tarafından kabul gördü ve Türk hukuk tarihine gölge düşüren bu karar ortaya çıktı. Kanadoğlu, son Anayasa değişikliklerinde de, lâiklikle ilgisini şekil denetimine sokarak hukuka aykırı dayatma konusunda hukukçulara parmak ısırttı.

Kanadoğlu, şimdi de kalkmış, Ergenekon Çetesi soruşturması Savcısı'nı tehdit ederek suç işliyor. Aynı zamanda, eski bir Yargıtay Başsavcısı sıfatıyla 'yargılamayı etkilemeye teşebbüs' ederek, TCK'nın 288. maddesine göre açıkça suç işliyor.

Diğer taraftan, bütün jakoben oligarşi ekibi gibi, AK Parti'nin kapatılma dâvası için, 'Değil yüzde 47, yüzde 97 oy alsa bile bu dâva açılır' (Geçen yıl Baykal'ın söylediklerine ne kadar benziyor) diyor. Halkı cahil görüyor; Diyanet İşleri'ne ve Ertuğrul Günay'a da hakaret ediyor.

Kanadoğlu'nun, özellikle Çete Savcısı hakkındaki görüşlerini değerlendirince, ister istemez aklımıza şu sorular takılıyor: Kanadoğlu, Savcı'yı neden tehdit ederek engellemek istiyor?
Ergenekon Çetesi'nin çökertilmesini istemiyor mu?

Bu çete çökertilirse, 'ulusalcıların' maskesinin düşeceğini ve darbe provokasyonları yapamayacaklarını mı düşünüyor?
Soruşturma ilerletilirse, ucunun kendisine veya yakınlarına ulaşacağından mı endişe ediyor?
Yoksa Kanadoğlu'nun da çeteyle bir ilişkisi mi var?

Biz, Kanadoğlu 'nun bu şekilde bir ilişki içinde olduğunu sanmıyoruz. Ancak, Kanadoğlu'nun bu beyanından sonra, kamuoyuna bir açıklama borcu olduğunu ve Cumhuriyet Savcılarının bu beyanını TCK'nın 288. maddesi açısından değerlendirmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Gül de resmini koydursun mu?
Efendim, İnönü'nün, Atatürk'ün resimlerini paralardan ve pullardan kaldırıp kendi resimlerini koydurmasının sebebi, 'Cumhuriyetin ve devletin kurumlaştığını göstermek' miş. Böylece, Devletin kalıcı ama devlet başkanlığının farklı olduğu görülecekmiş...
Şimdi bu dolmayı yutan pek muhterem yazarlarımıza soralım: Eğer Abdullah Gül de, Atatürk'ün resmini kaldırıp Cumhurbaşkanı olarak resmini paralara, pullara koydursa ne söylerdiniz?...
Siyasetle ilişiği olmayan Cumhurbaşkanı'na siyaset yasağı koymak için dâva açan zihniyet, alimallah Gül'ü vatan ihanetiyle suçlayıp Çankaya'dan yaka paça indirmeye kalkmaz mıydı?...
Sizi gidi 'Şeflik Devri' kalıntıları sizi...

 



Bu haber 391 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,946 µs