En Sıcak Konular

Özal, Torumtaı'ı ne ile tehdit etti?

17 Nisan 2008 17:05 tsi
İşte 18 yıl önce yaşanan istifa olayın perde arkası..

Vefatının 15. yılında Türkiye Turgut Özal’ı konuşuyor. Uygulamaları ve açıklamalarıyla bir döneme damgasını vuran Özal’ın perde arkasında kalan bir çok adımı tek tek gün yüzüne çıkıyor. Özal’ı yakından tanıyan isimlerden biri olan kamuoyu araştırma şirketi sahibi Erhan Göksel, 18 yıl önce yaşanan ve hala gizemini sürdüren önemli bir konuya açıklık getirdi. Genelkurmay Başkanlığı’ndan istifa eden Necip Toruntay’ı Özal ne ile tehdit etti? Erhan Göksel gizli kalmış gerçeği internet haber sitesi Aktifhaber’e açıkladı. İşte Göksel’le yapılan röportajın ilgili bölümü…

“Necip Torumtay Olayı”nın perde arkasında ne var? Tam olarak aydınlanmadı bu istifa. Siz de hiç konuşmadınız bugüne kadar. İstifanın asıl sebebi neydi?

Aslında konuşmam gerek galiba. Sanırım bu konunu artık kamuoyuna mal olması gerek. Zamanı geldi herhalde.

Ben bu olaya istemeden de olsa kendi gözlerimle şahit oldum. Neredeyse 18 yıl oldu. 1. Körfez savaşı sırasındaydı. Tesadüf Rahmetli Özal o gün beni çağırmıştı. Ben de tam makamının karşısında, üst kata çıkan merdivenin altındaki odada, Arif Yüksel Bey'in kullandığı odada oturuyordum. O sırada kimin olduğunu bilmediğim ziyaretçinin çıkmasını bekliyordum. Arif Bey o zaman Özal'ın danışmanıydı. Dönemin Adalet Bakanlığı müsteşarı… Birden bire kapı açıldı, hızla yürüyen birisinin ayak seslerini ve Turgut Bey'in öfkeli sesini duydum. Turgut Bey'in odasına doğru yürürken koridorda hızlı adımlarla yürüyen, şapkası koltuğunun altında Genel Kurmay Başkanı Necip Torumtay'ı arkasından gördüm. O zamanlar güvenlik için Köşk'e röntgen cihazı yeni koyulmuştu. Necip Torumtay büyük bir hızla cihazdan ve kapıdan çıkarak merdivenlerde kaybolmuştu. Bense yüzümü odaya çevirerek ne oldu diye koridordan makama doğru geçerken, Turgut Bey'i kızgın ve sinirinden mos mor olmuş bir ifadeyle kapı aralığında ayakta dururken gördüm. Turgut Bey bana dönmüş, ama adeta beni de gözü görmüyor, daha sonra sadece bir kez gördüğüm alı al moru mor olmuş bir ifadeyle “Yüce Divan'a vereceğim…” diye kendi kendine konuşuyordu.

Sonra neler oldu?

Sonra Arif Yüksel'e derhal emirler yağdırdı. Genel Kurmay Başkanı'nı Yüce Divan'a vermek istiyordu. Şimdi tam hatırlamakta zorlandığım çeşitli sözler söylüyordu. “Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komuta heyetinin başında olmayı hakketmiyor”, “…önlerini bile görmüyorlar”, türünden. Yüce Divan'a verme lafını bu kadar yıldır hiç aklımdan çıkaramadım.

Özal Torumtay'a rest mi çekti?

Rest çekip çekmediğini görmedim ve duymadım. Ama Arif Yüksel'e Yüce Divan'a göndereceğim dediğini gayet iyi hatırlıyorum. Kısa süre sonra sakinleşti. Yarım saat sonra Arif Yüksel geldi elinde kitapla “Türkiye'de herkesi Yüce Divan'a verebiliyoruz, bir tek askerler verilmiyor” dedi Özal'a. Özal anlayamadığım bir bakışla bana bakarken ben de halk tabiriyle “bir yaşıma daha girdim.”

Turgut Bey'le otururken bir-iki saat falan geçti geçmedi, Özal'a bir telefon bağlandı. Necip Torumtay istifa etmişti. Özal, “iyi oldu böylesi” dedi. Ben de Özal'a; bu kadar kısa sürede istifası çok garip dedim. Necip Torumtay'ın kendisini Yüce Divan'a vereceğini söyleyip söylemediğini sordum. Özal açıkça; “elbette söyledim” dedi.

Torumtay, Turgut Özal'ın tehditlerinden dolayı mı istifa etti?

Yüce Divan'a vereceğim lafı üzerine istifa ettiği açık.

Bildiğiniz kadarıyla kavga sebebi neydi? Özal'ı o kadar öfkelendiren neydi?

Necip Torumtay, hatırladığım 1987'de Genelkurmay Başkanlığına atandı. Aralık 1990 tarihinde istifa etti. İstifasında ayrılmasına sebep olarak “1. Körfez Savaşı'nda hükümetin tutumuna tepki gösterdiği” öne sürüldü. Basında, Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından Irak'a karşı ABD ile beraber hareket edilerek “Musul ve Kerkük sorununun çözülmesi” kararına uymak istemediği ileri sürüldü. Ordunun teçhizatının yetersiz olduğu gerekçesini ileri sürdüğünü bana Özal çok sonraları bir vesileyle anlatmıştı.

Özal vefatından altı ay kadar önce bir akşam bana aşağı yukarı şu değerlendirmeyi yapmıştı: Özal' göre “Türkiye'deki Kürt meselesi ve Irak sorunu ileride Türkiye'nin başına büyük belalar açacaktı. Türkiye, ABD ile birlikte hareket etmek, ve bu coğrafyanın hakim devleti olmak zorundaydı. Atatürk'ün hülyası olan Musul Kerkük'ü de içine alarak tüm Kürt nüfusunu da Türkiye'ye dahil etmek hayal değildi. Bu konuda Kürtlere büyük güven duyuyor ve Türklerle Kürtlerin bin yıllık birlikteliğini hiçbir güç bozamazdı.” Yani Özal, “bölgenin süper gücü olmak istiyordu. Musul ve Kerkük'ü alma planları vardı.

Siz bu konuda ne düşünüyordunuz? Özal'a neler öneriyordunuz?

Ben o tarihte karşı çıkıyordum. Hem de şiddetle karşı çıkıyordum. Çünkü Musul ve Kerkük meselesinin Türkiye'nin başını belaya sokacağını, bunun çok büyük uluslararası bir planın parçası olduğunu, Türkiye Lozan'da, Musul'u (ve Kerkük'ü) vermek zorunda kaldığını söylüyordum. Özal ise bana; “Atatürk yaşasaydı bu işi halledecekti” demiştir.

Bugün baktığımda bu tespitin ne kadar doğru olduğunu anlıyorum. Musul meselesi Atatürk için ölene kadar en önemli sorun olmuştu, Hatay'dan sonra.

O zaman şöyle söyleyelim: Necip Torumtay'ın tepkiden dolayı istifa ettiği söyleniyordu ama aslında asıl sebep, Özal ile arasında geçen sert tartışmaydı…

Tartışmaydı sanırım. Evet, bence Torumtay, Özal'ın kendisini Yüce Divan'a vereceğini zannetti. Yani verilemediğini bilmiyordu. Böyle bir sürecin önünü kesmek için muhtemelen sadece şahsının değil, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin de yıpranmasını önlemek için istifa etti. Torumtay açısından bunu ciddiye almasının önemli bir nedeni vardı. Belki şimdi unutuldu ama, Özal geçmişinde bir kez daha davetiyeleri basılmış Genel Kurmay Başkanı'nı direkt olarak emekliye sevketmişti. Kamuoyunda “İki Necdetler” olayı diye bilinen süreç. Başbakanlığı döneminde Necdet Üruğ'un yerine geçmesi kesinleşmiş olan Necdet Öztorun'u aniden ikili kararnameyle emekli etmişti.


bugün



Bu haber 595 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,887 µs