Ciao bella’dan TÜLALAKA’ya Sivilay Abla

17 Nisan 2008 10:47 tsi
Demokrasi'nin Güzin Ablası Sivilay Abla, yine vatandaşın dertlerine derman olmuş. ERtuğrul Özkök'e özendiğini itiraf eden Sivilay Abla 'Gitmeli miyim, yoksa karnabahar mı pişirmeliyim' diyerek de köşe yazarı olabilmenin hayalini kuruyor.

Sivilay Abla / Taraf

Şu dünyada özendiğim iki insan var. Biri Mustafa Sandal, diğeri Ertuğrul Özkök. Onlar gibi yazmak varmış. Ne yazsan gidiyor.
Birazdan okuyacağınız bu bir sayfalık yazıyı yazana kadar canım çıkacağına şöyle kendimi koyversem, dökülenler yazı olsa, elden ele dolaşsa.
“Gitmeli miyim, yoksa karnabahar mı pişirmeliyim. Şarabın köpüğüne üflerken, plateste ileri seviyeye geçtiğimi hayal etsem ve Ortadoğu’ya barış gelir mi?”
Bir de üstüne bunları yazdığım için acayip itibar görsem.

Neyse bir yere gitmeyelim ve sizin sorunlarınıza geçelim.

Mahkemeye versem seni asarlar
Soru: Sivilay Abla, Geçen Cuma günü darbe günlüklerini yayımladığı için hakkında iftira davası açılan Alper Görmüş’e destek olmak için Bakırköy Adliye Sarayına gittim. Ortada bir saray yoktu. O kadar dolambaçlı bir bina ki; adaleti değil çıkış kapısını bile bulmanız çok zor. Ayrıca mahkeme salonu denilen yere olsa olsa  mahkeme hücresi denilebilir. Sizce neden böyle acaba? (Rumuz: Mahkemeye versem seni asarlar)

Cevap: Sevgili yavrum, biz hem adliyelere saray diyen hem de asık suratları mahkeme duvarına benzeten özel bir insan topluluğuyuz. Sünnete götürülen çocuğa “korkma bir şey olmayacak, sadece kalemle üstüne yazacaklar” denilmesi gibi; “saray”a diye gidiyoruz, mahkeme duvarıyla karşılaşıyoruz.
Odaların küçüklüğü konusunda ise mimarın mutlaka “adaleti etkilemek” suçundan hapis cezasına çarptırılması lazım. Sadece 10 kişinin girebileceği bu odalarda görülen davaların ilk on dakikasında düşen oksijen seviyesi ciddi kafa yapıyor. Adaletimizin kafası hayli bulanık.
 
“Haksızsın be ihtiyarrrr!”
Soru: Sevgili Sivilay Abla, ben Adalet ve Kalkınma Partisi Şereflikoçhisarcık İlçe Teşkilatı Gençlik Kolları dördüncü başkanı  Bedrettin. Abla bizim parti kapatılacak mı? Kapatılırsa biz ne yapacağız? (Rumuz: AK Bedrettin)

Cevap: Bedrettin evladım, ben senin babanı tanırım. Onunu babasını da bilirim. Hatta zorlasam babasının babasını da hatırlarım. Onların da partileri kapatıldıydı. “Allah devletimize milletimize zeval vermesin” dediler, kuyruklarını kıstırıp oturdular. Bana öyle geliyor ki Şereflikoçhisarcık cephesinde değişen fazla bir şey yok. Sözgelimi; kulağınıza 6. kolordu komutanı yaverinin “Bu kapatma davası pek iyi olmadı kanımca” dediği çalınsa, parti olarak pek bahtiyar olacağınızı ve “acaba buradan bir uzlaşma kapısı açılır mı?” diye umutlanacağınızı iddia etsem size çok mu haksızlık etmiş olurum.  “Haksızsın be ihtiyarrrr!” diyen maillerinizi dört gözle bekliyorum.

Ciao bella’dan TÜLALAKA’ya

Soru: Bir arkadaşım Alsancak'tan Karşıyaka'ya vapurla geçerken, gece saat iki sularında, bir arkadaş grubunun hep birlikte Ciao bella şarkısını söyleyerek eğlendiklerini görmüş. Ancak ne var ki aynı grubun vapur iskelesine yaklaşırken, birden bire "Türkiye laiktir, laik kalacak (TÜLALAKA)" sloganları atması üzerine şaşkına dönmüş. Şimdi, bu bir us yarılması mıdır yoksa travma mı? Sivilay Abla, yok mu bunun bir izahı? (Can Biryol)

Cevap: Sevgili Can, iyotlu su insanın zihnini açar. Askeriyede bile denizcilerin kumaşı farklı olur derler. Batı Çalışma Grubu’nun Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda kurulmuş olması ya da Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in darbe planları yapması bu gerçeği değiştirmez. Çünkü Deniz Kuvvetleri Komutanlığı AnKARA’dadır. Ankara’da deniz yoktur. Karaya çıkınca iyotun etkisi geçer. “Gemilerde talim var bahriyeli yarım var” şarkısı denizde kalır. Ciao bella, karada TÜLALAKA olur.

“Hürriyet’i okuyunca bir tuhaf oluyorum”
SORU: Hürriyet’i okuyunca içim bir tuhaf oluyor. Neden böyle hissediyorum. Gazeteyi okurken sanki burun deliklerimden beynime bazı gazlar sızıyor. Yorumsuz, günlük, sıradan haberleri okuyorum, yine de karnıma kramplar giriyor, başım ağrıyor, gözlerimin feri kaçıyor. Acaba bu gazete bize papaz büyüsü mü yapıyor.  (Rumuz: Hürriyet çarpmış gibi oldum)

Cevap: Çocuğum, Hürriyet okurken gaz maskesi bile taksan, nükleer reaktör giysisi bile giysen ya da dokuz boğum papaz büyülerini bile çözdürsen yine de yan etkilerinden kurtulamazsın. Dümdüz bir okuyucu olursan böyle çarpılırsın. Hürriyet’te sayfaların özenle kurulduğunu bilmelisin. Örneğin; Ana sayfada şöyle bir haber var diyelim: “Tayip Erdoğan Kavaklıdere Camii’nde Cuma namazı kıldı. Cami çıkışı etrafına toplanan çocuklara oyuncak dağıttı.”
Bu habere bakarken yine görüş sahana girecek şöyle bir habere rastlayabilirsin: “Venezüella’da onbeş çocuğu kaçırarak öldüren sapık yakalandı. Martin P. isimli zanlının çocukları oyuncakla kandırdığı öğrenildi.”
Bu iki haber arasında bir bağlantı yok diyeceksin. Ama senin gözlerin bu haberleri bir bütün olarak görür. Beyninde de bu haberler birbirine yakın odalarda depolanır.

Bilinçaltının sana oynadığı bu oyundan Venezüella başbakanının karlı çıkacağını düşünmüyorsun değil mi? 

 

Bu haber 636 defa okundu.