psikolojinin harekatı? | " /> psikolojinin harekatı? | "/>

En Sıcak Konular

Andıç HANGİ psikolojinin harekatı?

15 Nisan 2008 14:32 tsi
Andıç HANGİ psikolojinin harekatı? Andıçlar ne işe yarar? Niye hazırlanırlar? Türkiye demokratik bir ülke ise STK’ların demokratikleşme faaliyetleri neden gayrimeşru kılınmaya çalışılır? Yoksa STK’lar…? Ali Bayramoğlu psikoloik harekatın iç yüzünü iyibilgi'ye açıkladı. <

Geçen hafta Taraf gazetesinde Mart 2006’da Genelkurmay’ın demokratikleşme ve sivilleşme yönünde çalışmalar yapan Sivil Toplum Örgütleri’ni ve yöneticilerini ilişkileriyle inceleyen andıcı yayınlandı. Genelkurmay’ın toplum ve STK’lar üzerinde bilgi toplama ihtiyacı demokrasi açısından problemli bir nokta. Çünkü bir güvenlik kurumu ancak güvenlik konularıyla ilgili bilgilere ihtiyaç duyar ve o türden bilgileri üretip toplar. Peki STK’lar ve faaliyetleri ile ilgili bilgiler güvenlik ile ilgili konular mı? Öyle değilse Genelkurmay neden bu tür bir çaba içerisinde? Bu andıç ordunun resmi görüşü mü? Bir güvenlik kurumunun siyasal, sosyal meselelerde görüşü olmalı mıdır? İşte bu kritik noktayı asker-sivil ilişkileri üzerine çalışan Ali Bayramoğlu ile konuştuk.

STK’ların andıçlanması nasıl bir tablodur özetle? Hangi tartışma ekseni üzerine oturuyor?

AB’nin getirdiği değişim sürecine direnç gösteriyorlar. Bu değişim sürecini destekleyen Soros ve benzeri grupların Türkiye üzerinden başka menfaatleri olduğunu söylüyorlar. Ama biz baktığımız zaman, AB politikalarına reaksiyon gösteren bir resmi ordu politikası görüyoruz. En çok Soros’a tepki duyuluyor tabi.

Evet Soros üzerinden sivil toplumu ve demokratikleşme çabalarını gayri-meşru kılma çabası görülüyor. Bir Soros fobisinden bahsetmek mümkün mü? Bunu nasıl açıklamak mümkün?

Burada iki nokta var. Birincisi, AB sürecinde sivil toplum alanı genişliyor. STK’ların bu çalışmaları bütün dünyada olduğu gibi büyük merkezlerden, kuruluşlardan, vakıflardan fonlanıyor. Türkiye de bu ağın içine girdi. Bu durumda AB veya Açık Toplum Enstitüsü ile temas kuruldu. Şimdi Açık Toplum Enstitüsü’nün sivil toplum örgütleriyle ilişkileri var. Finansman açısından Açık Toplum Enstitüsü merkezde olunca bütün dikkatler buraya verilmiş durumda. En büyük kaynaklar buradan gittiği için rahatsızlar. İkincisi kapalı toplumlar genel olarak devletlerin bilgi üzerinde tekel kurduğu toplumlardır.

Bu bilgi tekeli sarsıldığı için mi böyle bir fobi, bir tepki var?

Evet. Andıçlanan STK’lara baktığın zaman, bu kuruluşlar alternatif bilgi üretip depoluyorlar, kamuoyuna sunuyorlar. Bu da devlet elindeki otoriter bilgi tekelini sarsıyor. Asayiş mantığının yerine toplumsal mantığı devreye sokuyor. Dolayısıyla burada ciddi bir tehlike sezgisi hissediyorlar.

Peki bu andıç, sadece bir kliğin görüşünü değil, resmi görüşün bu olduğunu gösteriyor mu?

Ben Genelkurmay’ın resmi görüşünü yarıdan fazla temsil ettiğini düşünüyorum. Bu tür andıçlar, şimdiye kadar öğrendiğimiz kadar üst makamlara sunulurlar. Bu dille Genelkurmay İkinci Başkanı’na kadar gidip onaylanıyorsa, ordunun resmi görüşü haline gelir. Zaten ordu AB’nin ve üyelik sürecinin Türk toplumuna zararlı olduğunu, yanlış yönlendirdiğini düşünüp toplumu buna ikna etmeye çalıştığı için böyle çalışmalar yapabiliyor.

Belki kolay bir soru olacak ama bence çok temel bir mesele: Bir ülkenin ordusu neden STK’larla ilgilenir ve ona karşı alternatif STK örgütlenmelerini tetikler? Bu sivil alan arzusunun kaynağı nedir?

TSK’nın Türk siyasal sistemi içindeki konumu belli. Türkiye’nin tam demokratik bir ülke olmasını engelleyen askeri vesayetçi bir sistem üretiyor ve bunu modele tehdit olarak gelen unsurla aktif mücadele ediyor. Bu dönemde de bu unsur STK’lardır ve STK’larla mücadele ediyor. Dolayısıyla bunlara yönelik özel bir faaliyet yürütülüyor. Bu aslında psikolojik bir harekettir. Bu tür STK’ların  prestijlerinin kırılması, faaliyetlerinin dağıtılması, içindeki insanların uzaklaştırılması amaçlanıyor. Kendi bakış açısıyla tehdit olarak gördüğü unsurları bertaraf etmeye çalışılıyor.

Bu andıça bakarsak sivil toplum örgütleri yaptıkları eylem ve projelerin dönüştürücü etkisi olmadığı, bunların devlete değmediği gibi bir kırgınlık hakim., bunun böyle olmadığını söyleyebilir miyiz?

Ben öyle düşünmüyorum. Türkiye’de sivil toplum alanı genişlemekte, gelişmektedir. Yavaş yavaş da olsa sivil değerler yeşermektedir. Yapılan çok değerli çalışmalar ortaya çıkmaktadır. Mesela TESEV’in yaptığı Demokratikleşme çalışmaları, Almanak çalışmalarıdır. Bütün bunlar gönül işine dayanan küçük zerreler gibi çalışmalardır. Bu şekilde oluşan birikimlerdir. Böyle bir yılgınlık yoktur. Sivil toplum Türkiye’yi bir açık toplum haline getirmektedir.

www.iyibilgi.com özel İlhan Döğüş



Bu haber 1,955 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,091 µs