Ekmeğinizden yakıt yapıyorlar!

14 Nisan 2008 16:00 tsi
Dündaya gıda fiyatlarının patlaması bir çok ülkeyi ‘açlık’ sınırına çekecek! Hayır, düzeltelim, ‘kitlesel ölümler’ olacak. Piyasalarda spekülasyonların bini bir para ama, yeni bir tanesi çok ilginç. Gelişmiş ülkeler, çevre duyarlıl

Bütün dünyada gıda fiyatları kontrolsüz biçimde yükseliyor. Bu yükselişin vurmadığı ve muhtemelen vurmayacağı bir yer de olmayacak.

Hatta Çin gibi bir de ekstra kuraklı afetine uğramış ülkeler, gıda pahalılığı yüzünden ‘kırılma’ noktasında. Tabii arkasından ve Afrika geliyor.

Burada ‘kitlesel ölüm’ olasılıklarından kuvvetlice bahsediliyor. Kuşkusuz ülkemiz de aynı risk altında. Türkiye’de Buğday fiyatları sair konular gittikçe önemli hale geliyor.

Yetmezmiş gibi, borsa spekülatörleri gıda üzerinden büyük karlar kazanmak için binbir tezgan kuruyor. Örneğin bazı küçük ülkeler 1.5 milyon ton Buğday için (parasıyla ve neredeyse yalvararak) gelişmiş ülkelerin kapısını çalıyor.

Bazı ülkeler ise suni fiyat yükselmeleri kullanılarak, “açlık” tehtidiyle farklı tavizlere zorlanıyor.

Nitekin, IMF, gıda fiyatlarının yüksek seyretmesi halinde, başta Afrika olmak üzere, gelişmekte olan bölgelerde kitlesel açlık ölümlerinin yaşanabileceği uyarısında bulunmuş durumda.

IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, gıda fiyatları sorununun ticaret dengelerini bozarak gelişmiş ekonomileri etkileyebileceğini söyledi ve "Gıda fiyatları bu şekilde artmaya devam ettiği takdirde korkunç sonuçlarla karşılaşabiliriz. Yüz binlerce insan açlık çekecek, açlıktan ölümler olabilir” dedi.

Çevre duyarlılığı aç bırakır gibi bir önerme!?

Açlığın başgöstermesi muhtemel ülkelerde “kalkışma”lar olabileceğine de vurgu yapıldı. Gıda sıkıntısı ve fiyat artışı için aslında iki neden gösteriliyor.

Biri mâlum, küresil ısınma. İkincisi ise tarım alanlarının elden çıkarılarak farklı amaçlarda kullanılması. İkinci neden daha çok bölgesel veya ülkesel. Fakat küresel ısınma küresel!

Yani küresel ısınma ve çevre duyarlılığı konuları, özellikle Batı hakim ağızlar tarafından dünyaya lanse ediliyor ve bunun önüne geçilmesi için büyük bir ivme yaratılmaya çalışılıyor.

Konu çevre olduğunda ise en ağırlıklı mesele, enerji kirliliği ve örneğin araçlardan havaya salınan kirli gazlar. Denebilir ki bu iki konunun birbiriyle ilgisi ne?
Bakın Almanya Kalkınma Bakanı Heidemarie Wieczorek-Zeul ne diyor; “Gıda fiyatları biyoyakıt piyasası nedeniyle yükseliyor. Global biyoyakıt piyasasının daha sıkı denetlenmesi lazım.”

Tek örnek olsa belki görmezden gelinebilir. Ancak IMF’yi eleştirmesiyle tanınan Oxfam Grubu, gıda fiyatı krizinin sorumlusunun gelişmiş ülkeler olduğunu savunuyor. Oxfam, gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelere yardımı keserek biyoyakıt üretimini teşvik ettiğini, gıda fiyatlarının zengin ülkelerin biyoyakıt talebi nedeniyle çıktığını iddia ediyor.”

Dikkate almamak mümkün değil. Yani zengin ülkeler, gelişmiş ülkeler, genel ifadesiyle Batı, şu an gıda sıkıntısı ve fiyatları yüzünden açlık tehtidiyle yüzyüze olan ülkelere, “bio-yakıt üreteceksiniz, yoksa yardım alamazsınız, gıdanızı buraya kullanın” diyor.

Bir yandan da, “aman havamızı zehirlemeyelim, küresel ısınma oluyor, gıda fiyatları artıyor” propagandasını yapıyor. Ne dersiniz? Kime inanmaz gerekiyor?

Bu surunun yanıtını çok aramayın. Zira hangi tercihi yaparsanız yapın, sonunda kaybeden yine az gelişmiş, fakir tarım ülkeleri oluyor!

Bu haber 2,077 defa okundu.