En Sıcak Konular

Baykal: Hiçbir partinin kapatılmasını istemiyoruz

10 Nisan 2008 08:47 tsi
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AK Parti hakkında kapatılma istemiyle açılan davaya ilişkin olarak ''Ortada ciddi bir durum var. Ciddi bir durum olduğu, iddianameyle kendisini gösteriyor, ama bu; krizin nedeni değil, yaşanmakta olan krizin bizi getirdiğ

Baykal, CNN Türk Televizyon'unda katıldığı canlı yayında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

''Siyasi krizin çözülmesi için AK Parti ve CHP'nin uzlaşmasına yönelik çağrılarla'' ilgili bir soru üzerine Baykal, bu yöndeki çağrıları çok iyi anladığını belirterek, bunları ''beklenen bir reaksiyon'', ''tipik Türk aydını reaksiyonu'' olarak nitelendirdi.

Baykal, yaşanan krizin nedeninin doğru bir şekilde ortaya konulması gerektiğini belirterek, ''krizin, AK Parti'nin kapatılması istemiyle dava açılmasının ardından başlamadığı'' görüşünü dile getirdi.

Türkiye'nin uzun bir süreden beri krizin içinden geçtiğini, krizin adının ''iddianame krizi'' olmadığını ifade eden Baykal, krizin; Türkiye'yi iddianameye götüren, Türkiye'nin laik cumhuriyet kimliğini, cumhuriyet kazanımlarını tehlikeye atan süreçlerin, örgütlenmelerin, altyapının, kadrolaşmanın bilinçli bir şekilde yürütülmesinin sonucunda ortaya çıktığını anlattı.

''Türkiye bir süreden beri krizin içinde, Türkiye dönüştürülüyor'' diyen Baykal, ''mevcut sürecin devam etmesi halinde ülkenin nereye sürükleneceğinin açık olduğunu'' söyledi.

Alınan oy miktarının, yapılan uygulamaların doğru olduğu anlamına gelmeyeceğini vurgulayan Baykal, ''Türkiye laik bir cumhuriyet olma kararını referandumla almadı, bu kararı doğrusu bu olduğu için aldı'' dedi.

Türkiye'nin demokrasi deneyimiyle dünyadaki diğer Müslüman ülkelere örnek olduğunu belirten Baykal, bunun özünde de din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmış olmasının yattığını kaydetti.

AK Parti iktidarının, geçmiş iktidarlardan farklı olarak laikliği yeniden yorumlama anlayışı içine girdiğini savunan Baykal, bunun yanlış ve tehlikeli bir girişim olduğu yönündeki uyarılarını çok önce yaptığını bildirdi.

-''KAPATILACAK VARSAYIMIYLA YOLA ÇIKMAMIZ ÇOK YANLIŞ OLUR''-

Baykal, ''Ortaya koyduğunuz tablo gereği AK Parti kapatılacak, peki sonra ne olacak?'' şeklindeki soruya, ''Hayır, ben 'kapatılacak' demiyorum, böyle bir şey yok. Bunu bilemem. Bunu Mahkeme takdir edecek. Yani bu konuda bizim bir kapatılacak varsayımıyla yola çıkmamız çok yanlış olur, ama kapatılmanın sonuçları ne olur, bu irdelenebilir tabii'' karşılığını verdi.

Baykal, hukuk anlayışı, Anayasa'ya ve Anayasa Mahkemesi üyelerine saygısı gereği, ''şu olacak, bu gidecek diye bir peşin kabulle değerlendirme yapılmasını çok yanlış bulduğunu'' da vurgulayarak, ''Buna hakkımız yok. Bu ayrı bir şey. Taktir onlarındır, ama ortada ciddi bir durum var. Ciddi bir durum olduğu, iddianameyle kendisini gösteriyor, ama bu bence bu; krizin nedeni değil, yaşanmakta olan krizin bizi getirdiği nokta'' diye konuştu.

Türkiye'nin önünde sıkıntılı bir süreç olduğunu, iddianamenin bu süreci daha görünür hale getirdiğini söyleyen Baykal, bu durumdan ''ya hukukla ya siyasetle çıkılabileceğini'' kaydetti.

Bu sıkıntılı sürecin yaşanmaması için Ana Muhalefet Partisi olarak gösterdikleri çabanın kamuoyuna yeteri kadar yansımadığını ileri süren Baykal, bu süreç içinde siyasetin gerekeni yapamadığını söyledi.

Baykal, İktidar'ın ''yeterince baskı altına alınmadığı'' bu nedenle ''umursamazlığını sürdürebildiği'' görüşünü ifade ederek, şöyle konuştu:

''(Bir şey yapamazlar) illa bir şey yapılması gerekiyor mu? Bir şey yapılmasını gerektiren durum oluşturmasak olmaz mı? Bir şeyin yapılmasını gerektiren bir durum ortaya çıkarmasak olmaz mı? Bu çok sağlıksız bir yaklaşım. Bu serbestçe yürüdü, AB adına yürüdü, demokrasi adına yürüdü... Şu noktadan sonra yapılabilir mi? Bu noktadan sonra elbette gene de yapılabilir teorik olarak. Teorik olarak uygulanır, nedir teorik olarak? AKP yönetiminin çıkıp 'evet ciddi bir hata yaptık arkadaşlar', hata olduğunu hep birlikte saptadığımız konuları, onların da bir öz eleştiri anlayışı içinde tespit etmeleri ve çok ciddi durumu toparlamaya yönelik Türkiye'nin bu gidişini önlemeye yönelik, eğer öyle bir niyet varsa, hiç görmüyorum böyle bir niyeti...

Türkiye gerçekten bir taze başlangıç noktasına gelebilir, ama bunun işareti yok, emaresi yok, bu arayış yok. Herkes tam tersine 'sonuna kadar gideceğiz', 'aman ha sakın bak daha öncekiler esnek davrandılar sonuç bu oldu...' Bu tartışmalar içine girmişler. Bu sağlıklı değil. İşin esası değişmeyecekse 'o zaman çare bulalım, uzlaşalım' diyenlerle bir yere varılmaz.''

-''YENİ BİR ANLAYIŞIN EMARESİ YOK''-

CHP Genel Başkanı Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin son grup toplantısında yaptığı konuşmanın 22 Temmuz genel seçiminin ardından yaptığı ilk konuşmayı hatırlattığı yönündeki yorumlara da değinerek, ''Eğer AKP yönetimi büyük hata yapıldığını ve Türkiye'nin gerçekten laik cumhuriyet kimliğine ters düşen bir istikamete doğru sürüklendiğini, bunu önlemek gerektiğini anlayıp o doğrultuda bir yeni anlayışın içine girse... Ama öyle bir şey yok. Olmasını beklemek için hiçbir emare de yok. Bu konuşmalar o değil, bunların hiç anlamı yok'' dedi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Bazıları diyor ki 'bu dava şöyle, böyle sonuçlanırsa Türkiye'de demokrasinin sonu gelir.' Hiçbir partinin kapatılmasını hiç kimse istemez. Biz Türkiye'de demokrasiyi yaşatmak istiyoruz, ama Türkiye'de demokrasiyi yaşatmanın temel koşulunun laiklik olduğunu çok iyi biliyoruz'' dedi.

CNN Türk Televizyon'unda katıldığı canlı yayında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Baykal, AK Parti'nin kapatılması istemiyle açılan davayla ilgili olarak hukuku bir kriz kaynağı gibi görmenin sağlıklı bir yaklaşım olmadığını ifade etti. Baykal, ''Bazıları diyor ki, 'bu dava şöyle, böyle sonuçlanırsa Türkiye'de demokrasinin sonu gelir.' Hiçbir partinin kapatılmasını hiç kimse istemez, bu iyi bir şey değil. Biz Türkiye'de demokrasiyi yaşatmak istiyoruz, ama Türkiye'de demokrasiyi yaşatmanın temel koşulunun laiklik olduğunu çok iyi biliyoruz'' değerlendirmesinde bulundu.

Baykal, Türkiye'de benzer çizgide 4 defa parti kapatıldığını, ancak bunun demokrasinin sonunu getirmediğini ifade etti.

CHP Genel Başkanı Baykal, kapatma davasına gerekçe olarak gösterilen konuların çoğunlukla türban ekseninde olduğunun ifade edilmesi ve ''AK Parti türbanın sadece üniversiteyle sınırlı kalması şartıyla gelirse tavrınız ne olur?'' sorusuna karşılık, ''Türban; karşımızdaki sorunun bir yansıma biçimidir, kaynağı değildir'' dedi.

Deniz Baykal, türban konusunda bir güven ortaya çıkmadan sorunun çözülemeyeceğini düşündüğünü ifade etti.

AK Parti'nin kapatılması istemiyle açılan davanın iddianamesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de adının geçtiğini belirten Baykal, ''Şimdi Cumhurbaşkanlığı Makamı bir yandan, kendisi bu iddianamenin hedeflerinden birisi olacak, bir yandan da bu iddianame dolayısıyla ortaya çıkan siyasi parçalanmışlığı toparlamak için etkin bir rol oynayacak mümkün mü?'' diye sordu.

Baykal, partilerin kapatılmasının söz konusu edilen tehditleri bertaraf etmediği belirtilerek yöneltilen, ''Çözüm nedir?'' sorusuna karşılık şöyle konuştu:

''Elbette o partiye oy vermiş vatandaşlar gene oy verecek. Elbette siyaset yapan onların sorunlarına sahip çıkacak, insanlar elbette bir parti kuracak. Parti kurmak serbest. Bunda şaşıracak, yadırganacak bir şey yok. 'Aman olmasın, bir daha böyle parti kurulmasın' diyen yok. Buradaki umut şu; yeni siyasi kadroların artık bu gerçekleri değerlendirerek, yeni siyasi yaşam deneyiminde, yeni siyasi dönemde aynı hatalara düşmekten uzak kalabilecekleri ve Türkiye'nin o beklediğimiz sentezi yapabilmek için yani cumhuriyet, demokrasi sentezini yapabilmesi için bir şans elde edebileceği, bunu daha basiretli, daha akıllı bir şekilde yeni siyasi kadroların kullanabileceği umudu var. Bu umudu deniyor Türkiye.''

-''TEPKİLER DEMOKRASİ DUYARLILIĞINDAN DEĞİL''-

AK Parti'nin kuruluş aşamasında bazı bağlantılar kurduğunu ileri süren Baykal, kapatılması gündeme geldiğinde gösterilen tepkilerin de demokrasi duyarlılığından değil, bu ilişkilerden kaynaklandığını ileri sürdü. Baykal, ''Perde arkasındaki uzlaşmalarla, yapılan temaslarla dayanışmalara dayalı bir sürece dikkat çekiyorum. Bunlar Batı'yla çatışmama dersi aldılar. Böyle söyleyelim en genel şekilde. Bu çok önemli bir tespit ve ilk kırılmadır kendileri bakımından. Şu anda Refahla AK Parti arasındaki ana fark da budur. Bunlar; siyasetin sadece fikir, düşünce söylemekten ibaret bir uğraş olmadığını, çok derin bir ekonomik, parasal, finansal boyutu olduğunu, parasız siyaset yapılamayacağını tespit ettiler ve sistematik bir biçimde ekonomik güç kazanımıyla birlikte siyaseti iç içe geliştirmeyi temel aldılar ve bu anlayışla yürüyorlar'' diye konuştu.

-BARROSO'NUN ZİYARETİ-

Baykal, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso'nun Türkiye ziyareti ve AK Parti'nin kapatılması istemiyle açılan davaya ilişkin sözlerini de değerlendirdi.

Barosso'nun davaya ilişkin açıklamalarının, Türkiye'de yargı sürecine müdahale niteliği taşığını savunan Baykal, ''Barroso yarın TBMM'de konuşacak. Barroso'nun gelinceye kadar Brüksel'de yaptığı açıklamaların Türkiye'deki yargı sürecine bir müdahale niteliği taşıdığını çok iyi biliyoruz'' dedi.

Deniz Baykal, Türk yasalarına göre devam eden bir dava konusunda konuşulamayacağını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Yarın, umut ediyorum; Sayın Barroso Türkiye-AB ilişkilerinin tarihi gelişmesi, Türkiye'nin AB'yle ilişkilerinin önünü açma açısından AB'ye düşen, Türkiye'ye düşen görevler konusunda kendisine yakışan, kendisinden beklenen, Türkiye'nin bütün siyasi kesimlerini hep birlikte, AB'nin yukarı bir yürütme yöneticisi olarak, Başkanı olarak söylemesi gereken şeyleri söyleyecektir. Biz de bunu saygıyla dinleyeceğiz, değerlendireceğiz. Bunun ötesinde eğer TBMM'de bizim Anayasamıza rağmen yargıya yön verme, yargıyı eleştirme yapılırsa, bu Türkiye-AB ilişkilerine çok ciddi zarar verir, Şu ana kadar yapılmış olan açıklamalar da zaten yeterince zarar vermiştir.''

-32. OLAĞAN KURULTAY-

CHP'nin 26-27 Nisan tarihlerinde yapılacak 32. Olağan Kurultay'ında yeni bir açılım yapılıp yapılmayacağına ilişkin soru üzerine de Baykal, CHP'ye yönelik geleneksel hale gelmiş suçlamaların, eleştirilerin hep dile getirildiğini, ancak CHP'nin ötesinde onu aşan bir siyasal oluşum gerçekleştirme girişimlerinin ise hiç bir başarılı sonuç vermediğini söyledi.

''CHP'nin kendi içinde belli bir trende yükselişini gösteren bir parti'' diyen Baykal, CHP 15-16 yıllık süreç içinde kendi içinde lider değişimini yaşadığını söyledi.

CHP'nin yanlış yönetildiğini düşünenlerin, CHP'ye oy verdiklerinden şikayetçi olanların alternatif oluşturabileceklerini kaydeden Baykal, ancak bunun hiç bir zaman gerçekleştirilmediğini, bu durumun da CHP'ye gösterilen saygının haklı olduğunu ortaya koyduğunu ifade etti.

Türkiye'de siyaset coğrafyasının çok değiştiğini anlatan Baykal, CHP'nin özgürlükçü anlayışının ise hiç değişmediğini ifade etti.

Baykal, Anadolu'yu gezmediği yönündeki eleştirilere ilişkin soru üzerine de Anadolu'yu en çok gezmiş siyaset adamı olduğunu, 30 yıldır gezdiğini kaydetti.

CHP Genel Başkanı Baykal, yaşanan dönemde siyasetin; ülkenin şartlarını değerlendirerek, ülkenin önüne çıkış yolları koyarak yapıldığını kaydederek, ''Tayyip Bey niye geziyor, çünkü sıkıntısı var'' dedi.

Baykal, CHP'nin son dönemde ''fevkalade önemli, yol gösterici, yapıcı iyi niyetli siyaset örneği ortaya koyduğunu'' dile getirdi.

-ANDIÇ İDDİALARI-

Baykal, Genelkurmay'da andıç hazırlandığı iddialarına ilişkin haberlerle ilgili soru üzerine de toplumsal yöneticileri tasnif etme çabasıyla mı yoksa bir bilgilenme çalışmasıyla mı karşı karşıya olunduğunu bilmediği için bir genel değerlendirme yapamayacağını söyledi.

Türkiye'de pek çok kurumun kendi hedefleri karşısında pozisyon almış olan kamuoyu yöneticileriyle ilgili raporu, bilgisi olduğunu belirten Baykal, ancak buna resmi bir nitelik kazandırmanın kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Alerjik rahatsızlığı nedeniyle son Parti Meclisi Toplantısı'na katılamadığının hatırlatılması üzerine Baykal, rahatsızlığının bazen ''dudak şişmesi'' olarak kendini ortaya koyduğunu söyledi.

Baykal rahatsızlığı konusunda tereddütü olanlara programa katılan gazetecilerden Mustafa Balbay'ı şahit olarak gösterebileceğini belirterek, böyle zamanlarda topluluk önüne çıkmayı ''göz estetiğini bozmamak adına'' uygun bulmadığını sözlerine ekledi.
 
zaman



Bu haber 576 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,517 µs