En Sıcak Konular

Japonya’da ulusalcı sansür!

8 Nisan 2008 16:31 tsi
Japonya’da ulusalcı sansür! Japonya, insanlık dışı katliamlara imza attığı “Yasukuni” ile ilgili bir film çekilince deliye döndü. Film yasaklandı, yönetmene ceza kesildi.

Yasukuni "huzurlu ülke" olarak tercüme edilir. Milyonlarca kişi orada savaşların sona ermesi için sessizce dua ederler ve yılın büyük bir kısmında duyulabilecek en yüksek ses böceklerin vızıltısıyla sessiz ana salondaki yaşlı adımların sürünme sesidir. Merkezi Tokyo’nun tek bir kilometre karesini işgal eden Yasukuni Tapınağı milyonlarca kişi tarafından savaşa, imparatorluğa ve Japonya’nın pişman olmamış, hazmedilemeyen militarizmine karşı bir anıt olarak görülen Asya’daki en ihtilaflı yapıtlardan biridir.

On yıl önce Çin yönetmen Li Ying orada film yapmaya başladığında kendisi de gizemli konusundan ne çıkaracağını tam olarak bilmiyordu. Bugün iki saatlik filmi "Yasukuni"nin resmi Tokyo çıkışının alevler içinde indirilmesini, ölüm tehditleri almasını ve sahnelenmenin iptal edildiğini görünce tapınağın Japonya’da “ruhun hastalığını” sembolize ettiğini düşündüğünü söylüyor. Aslen Guangdonglu olan 44 yaşındaki yönetmen "Son on yılda bu meseleyi tek başına bırakamamış olmam benim de bundan acı çektiğim anlamına gelir" diye açıklamada bulundu.

YÖNETMENE PARA CEZASI

Li Ying, "Gerçekten bu kadar zor bir film yapmak istemedim… Öyleyse bunu yaptığıma göre hasta olmalıyım. Mesele hastalığa doğrudan bakmaktır." Dedi. Filmi "Çin propagandası” olarak etiketlendiren ve Japonya Kültür İşleri Dairesi tarafından Li’yi 7.5 milyon yen (yaklaşık 75.000 Amerikan Doları) para cezasına çarptırılması kararını veren Japon muhafazakârlar tarafından Li'nin bakış açısı kaybedilmiş görünüyor. Haftalık gazetelerin karara karşı bir kampanya başlatmasından sonra Mart ayında filmin dağıtıcıları 80 meclis üyesine özel gösterimde bulunmaya zorlandılar. Aşırı sağ kanatın şiddet tehdidiyle artan eleştiriden dört Tokyo sineması 12 Nisan’da resmi başlamayı iptal etti. Belgesel Japonya’nın sinema ekranlarında hiç yansımayacak gibi.

Filme karşı kampanyanın başını “siyasi propaganda” suçu olarak niteleyen güçlü Liberal parti meclis üyesi Inada Tomomi çekiyor. Film yayınlandıktan sonra Asahi gazetesine açıklamada bulunan nacak yasaklanmasını istediğini reddeden Tomomi "Filmin ideolojik mesajının ‘Yasukuni’nin insanları saldırgan bir savaşa yönlendiren bir araç olduğunu’ hissettim” dedi. “İfade özgürlüğünün kısıtlanması ya da filmin gösteriminin sınırlandırılmasıyla ilgilenmiyorum. Benim şüphem filmin siyasi niyetleriyle ilgili" diye konuştu.

Bununla beraber, şimdi daha tanıdık bir şablonda kurucu politikacıların gölgesinde takip eden aşırı ulusalcılar filmi yayınlayan herkese karşı cezalandırmayla tehdit ediyorlar. İsimsiz bazı site sahipleri dağıtıcı firma Japon Sanat Konseyi’nin iletişim detaylarını ve her gösteren sinemanın detaylarını yayınladılar. “Yasukuni” filmini üreten şirket Dragon Films’e karşı isimsiz ölüm tehditleri şirketin Tokyo ofislerini taşınmaya zorladı.

Li’nin filminin gömülmesi bir dizi benzer olayı takip ediyor. Şubat ayında Tokyo’daki Grand Prince Hotel New Takanawa geçen yılki konferans mahallinde 100 sağ kanat kamyonunun devrildiğini öğrendikten sonra popüler bir aşırı sağ hedefi olan Japon Öğretmenler Birliğinin konferansını iptal etti. Otelin kararı birlik görevlilerinin sert tepkisini çekti. Gözdağı korkusu Japon İmparatorlu Ordusu tarafından 1937’deki Nanjing Katliamının yıldönümünü anmak için yapılan yabancı filmlerin hiçbirinin Japonya’da sahnelenmesinin planlanmadığını teyit ediyor.

BİLİM ADAMLARINDAN ELEŞTİRİ

Bilim adamları İtalyan bilim adamı Antonio Negri’nin geçen ay ülkeye girmesine izin verilmediği hükümet kararını eleştirmek için sıraya girdiler. Anti-küreselleşme eylemcisi ve “devlete karşı ayaklanmanın” ihtilaflı suçlamalarından İtalya’da hapis cezası çeken filozof Bay Negri Tokyo ve Kyoto Üniversitelerinde bir dizi konferans vermeyi planlamıştı. Ülkeye girmesi için izin alması gerekeceği kendine bildirildikten sonra seyahatini hemen iptal etmek zorunda kaldı.

Tokyo’da Sophia Üniversitesinde gazetecilik profesörü olan Tajima Yasuhiko "Bu ülkede ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü için çok tehlikeli bir döneme girdiğimizi hissediyorum” dedi. "Bu olayların arka planında bu var. İnsanların farklı fikirleri ve görüşleri ifade etmeye hakları olduğu fikri susturuluyor. Bu sağcı olsun, solcu olsun herkes için ortak sağduyu olmalı."

Film neden durduruldu? Sinemalar özellikle sahnelemenin ilk günlerinde sağ kanat tehditleriyle ve “dert” olasılığıyla rahatsız edildiklerini söylüyor. Shibuya’daki Q-AX Sinemasının bir sözcüsü olan Murayama Yaseyuki "Belgeseli iptal ettiğimiz için pişmanlık duyuyoruz ancak müşterilerimizin güvenliğini düşününce başka şansımız olmadığına karar verdik," diye açıklamada bulundu. Ancak Yönetmen Li bu iddiaları reddediyor ve dört Tokyo sinemasının da filmi geri çekmesi ani kararı ancak siyasi baskı ile açıklanabilir diyor.

Çin’den telefon görüşmesinde şöyle konuştu; "Film yayınlanmadan önce sinemalara ziyarette bulundum ve müdürlerle görüştüm. Bazı dergiler zaten filmi tartışmaya başlamıştı, dolayısıyla bazı protestoların olacağını biliyorduk. O sırada herkeste bu filmi yayınlayıp protestoculara meydan okuma fikri hâkimdi. Peki, neden birden hepsinin fikri değişti? Ancak sahnelerin ardında baskı uygulandığı sonucuna varabiliyorum."

Tokyo’daki yabancı muhabirlerine geçenlerde verdiği bir basın toplantısında meclis üyesi Inada Li’nin filmini eleştirisini savundu. "Çin’de vergi parasıyla finanse edilen bir Japon firması Dalai Lama mesajını işleyen bir film yapsaydı Çin hükümeti bunu sorun etmez miydi?” Ancak bu karşılaştırma Profesör Tajima tarafından reddedildi. "Liberal demokratik uluslar biraz eleştiriden korkmazlar. Ülkede herkesin tezahürat yapıp hükümetle işbirliği yapmasını beklemek daha çok Kuzey Kore veya Tibet’teki durum gibidir."

Dış Basın Kulübünde konuşan deneyimli Japon yorumcu ve Keizai Üniversitesi profesörü Andrew Horvat, Li’nin filmi ile ilgili münakaşanın düşmanlarını olduğu kadar Japon dostlarını da endişelendirdiğini söyledi. "Japonya’nın demokratik bir ülke olarak ününün artık incelenecek bir durumda kalacağından korkuyorum." Ancak muhafazakârlar filmin yayınlanmasının iptal edilmesini sevinçle karşıladılar. Internet üzerinde kişisel sayfa yazan bir sağcı sitesinde şu şekilde yazdı; "Bizim vergi paramız Japon karşıtı bir ideolojiyi ifade eden bir filmi desteklemek için harcanmamalı. Bu sadece sağduyudur."

Yasukuni üzerindeki ihtilafı anlamak zor değil. Mabette bulunan 2.46 milyon savaş ölüsü arasında 1000’den fazla savaş suçlusu bulunmakta ve bunların içinde Japonya’nın Asya’yı gaddarca yağma etmesine yönlendiren adamlar da bulunmakta. Tapınak alanındaki bir müze tarihi küstahça yeniden yazıyor: genç intihar bombacılar (Kamikaze) kahraman, Amerika düşman ve İkinci Dünya Savaşından sonra ölümlü statüye düşen İmparator gene de tanrısal bir varlık olarak gösteriliyor. Tapınağı işleten Shinto memurları “Japonya’nın ruhunu” koruduklarına inanıyorlar.

FİLMDE NE VAR?

Li'nin sinematik bakış açısı cesur ve bazen rahatsız edici. Bir sahnesinde Japonya’nın 15 Ağustos 2005 tarihinde İkinci Dünya Savaşında teslim olmasının 60. yıldönümü filme alınmış; iki genç Yasukuni karşıtı protestocu dövülüyor ve “Çin’e geri dönün” diye bağıran sağcılar tarafından tapınaktan kovalanıyorlar. Japon olan protestocular daha sonra polis tarafından geri çekiliyor. Arşiv görüntüleri Japon askerlerin Çinli kurbanların başını kesmek için 1933–1945 tarihleri arasında demir dövülerek işlenen Yasukuni kılıçlarını kullandıklarını gösteriyor.

Ancak sözsüz olan filmin büyük kısmı sıradan Japonlar arasında anıt ile provoke edilen karışık duyguları fazla öne çıkarmadan inceliyor: akrabalarının savaş alanında ölümlerini hatırlayan ve başbakandan itibarlarını iade etmesini isteyen iki yaşlı kadın, babasının ruhunun kendi isteği dışında orada tutulduğu gerçeğine kızan Budist rahibi gibi. Film tapınağın son kalan kılıç yapıcısı Kariya Naoji’nin etrafında dönüyor, savaş alanında kullanılan 8100 kılıcın demirde dövülerek işlenmesine nasıl yardım ettiğini hatırlayan bir zanaatkâr.

1989’da Tokyo’ya taşınan ve akıcı Japonca konuşan Li Japon karşıtı olduğu iddialarını reddediyor ve filmini Japon halkına bir “aşk mektubu” olarak nitelendiriyor. "Japonya’da yaşıyorum. Japon karşıtı olan bir şey benim için kişisel olarak nasıl iyi olabilir? Bu aşk mektubunu seyretmek zor olabilir ama bu benim aşkımın aldığı şekil.” Nanjing Katliamı hakkında bir konferansta Japon değişimcileri dinlemenin etkisiyle on yıl önce bu filmi yapmaya başlamaya motive olduğunu söylüyor. "Tarihe sıra geldiğinde, çok büyük bir boşluk var.”

FİLMİN YÖNETMENİ Lİ YİNG İLE RÖPORTAJ

[Not: Bu röportaj 10 Mart’ta filmin gösteriminin Tokyo’da kaldırılması kararından haftalar önce gerçekleştirilmiştir.]

SORU: Filme muhalefet eden meclis üyesi kim?

Li: Inada Tomomi çok ünlü bir avukat. Mahkeme davasına “Haykunin-kız” ilişkisi [100 Çinlinin başını kesmede birinci olmak için yarışan iki Japon memur arasındaki 1937 yarışması] üzerine dahil oldu ve Okinawa’daki toplu intiharlarla ilgili Oe Kenzaburo’ya karşı davada yer aldı. Çok güçlü destekleyenleri var. Sıradan bir meclis üyesi Kültür İşleri Dairesinin başına geçemezdi. Dolayısıyla göz korkutucu. Şimdi de etrafındaki insanları etkiliyor. Bir ay içinde filmin açılışı yapılacak ve bizim için işleri zorlaştırabilir. Bizi kişisel olarak tehdit etmesine takmıyoruz, buna hazırlıklıyız ama bizi endişelendiren sinemalar. Sinemalar sigorta yaptırıyor, güvenliği arttırıyor. Diğer bir endişe de filmde yer alanların tehdit edilmesi. Geçen gün Kariya Naoji ile buluştum [Yasukuni filminde kılıç yapıcı rolünde] ve bana Japon karşıtı film olduğu şeklindeki haberleri gördüğünden bahsetti. Kendisi öyle düşünmüyor ama bunu diğer insanlardan duyarsa bu sorun olabilir.

 

YASUKUNİ VE NANJİNG KATLİAMI

SORU: Tabuyu yıkıp Yasukuni hakkında bir film yapmaya sizi ne motive etti?

Li: Nanking motive etti. Birkaç yıl önce Nanking hakkında bir film yapmayı düşünüyordum. Japonlarla konuştuğumda tarihe bakış açısında elbette hep bir boşluk vardı. Nanking ile ilgili boşluk en genişidir. Dolayısıyla Nanking ile ilgilendim ve 1997’de Nanking’in 60. yıldönümünde Tokyo’daki Kudan Kaikan’da bir sempozyuma katıldım. Sempozyumda ilk gösterilen Nanking ile ilgili bir belgeseldi. Japon askeriyesinin yaptığı bir propaganda filmiydi ve elbette katliamdan pek bahsetmiyordu. Japon askerinin şehre girişiyle ilgili resmi bir tören sahnesi vardı. Ve inanamadığım bir şey oldu. Seyirci çok kuvvetli alkışladı. Bu beni şok etti. Titretti. İnanamadım. Bir savaş alanında duruyormuşum gibi hissettim. Savaştan yıllar sonra burada Japonya’da böyle bir sahneyi yaşamak beni şok etti. Böyle bir sahneden insanların hala gurur duyması düşünülemez bir şeydi. Bu tipik bir sağ kanat problemi değildi. En azından benim sağcı anlayışımın çok ötesindeydi. Kudan Kaikan ilginç bir yer ve binden fazla insan takım elbise ve kravat giyiyordu. Tokyo Üniversitesi profesörleri, Atarashii Kyokasho o Tsukuru Kai [Tarih Kitabı Reformu için Japon Topluluğu] üyeleri. Japonların içinde de katliamı belgeleyenler ve inkar edenler var. Bu sempozyuma katılanlar reddedenlerdi. Ve durumları nasıl mıydı? Nanking’dekilerin tanıklıklarını hiçe sayıyorlardı ve onun yerine katliamın hiç olmadığını ileri sürüyorlardı. Onlarla bunu tartışmanın mümkünü yoktu.

Sempozyumda kafa kesme yarışmasına katılanlardan birinin kızı babasının Yasukuni’de bir savaş suçlusu olarak değil, bir kahraman ruh olarak onurunun yeniden verilmesini istedi. Bu beni kahramanlık statüsü verilen kutsal yer Yasukuni’nin neyi sembolize ettiğini merak ettirdi. Gerçeklikten daha öte bir duygu barındıran bir meseleydi. Nanking tarihi bir problem ama gerçeklik taşıyan bir meseleyi ele almak için Japonya’da film çekmeniz gerekir ve Yasukuni filmini çekmek demek meseleyi gerçek yerine koymak demektir. Yasukuni bana çok gerçek geliyor. Böylece o zaman filmi yapmaya başladım ve on yıl sürdü. Ne tür bir filme benzeyeceğini bilmiyordum. Yasukuni’ye her gittiğimde filmini yapmam gerektiğine karar verdim. Filmi çektikçe daha çok çalışıp öğrenecektim ve ortaya çıkaracaktım. Ne tür bir film ortaya çıkacağını bilmeden filme başlamak, bu çok zaman alan bir süreç. Ama çok gerçek meselelere ulaştığını hissettim.

YASUKUNİ FİLMİNİ YAPMAYI ENGELLEME

SORU: İnsanlar sizi filmi yapmaktan alıkoymaya çalıştı mı?

Li: Kameram alındı, videokasetim alındı, kasetleri silmem söylendi. Bunu yapanlar sağcılardı. Standart yolla çekerek bu filmi asla yapamazdınız. Hiçbir Japon’un bu tarz bir film yapmamasının nedeni de bu bence. Basın geçişi ve izni gibi sıradan süreci takip etmeleri gerekecekti ancak bu yaklaşımda işe yaramazdı. Tüm yapabileceğiniz az az çekmekti. Mümkün olduğunda izin için başvurdum. Ama iznin verilemeyeceği yerler vardı ve ya devam edip orada filmi çekecektiniz ya da bırakacaktınız.

SORU: Filmin eleştirildiği meselelerden biri bu.

Li: 15 Ağustos’ta film çekme izni aldım. Yasukuni’de görevli kişilere kartımı verdim ve o zaman film yapma iznini aldım. Başlangıçta, ne tür bir film yapacağımla ilgili bir fikrim yoktu, dolayısıyla turist gibi çektim. Yasukuni’de kameraya çeken pek çok turist vardır. Ama çekmem gereken şeylerin olduğunu anladığımda izin aldım. Görevli kişiler kim olduğumu biliyordu. Asla gizli kamerayla çekim yapmadım. Uzun lensler kullanmadım.

SORU: Yasukuni hakkında film yapmak provokasyon gibi bir şey miydi?

Li: Provokasyondan çok şartlı refleks gibiydi. Ben provoke olmuştum ve cevap vermiştim. Bu bir sekel, savaşın sonarsında ortaya çıkan psikolojik bozukluk. Sadece İkinci Dünya Savaşı değil, sadece Çin ile savaş değil, Meiji döneminden beri Japonya’nın savaştığı tüm savaşlar sonucunda ortaya çıkan bir bozukluk. Yasukuni Tapınağı Japonya’nın modern tarihine sökülmez şekilde bağlıdır. Meiji imparatoru tarafından inşa edilmiştir, imparatorun tapınağıdır. Dolayısıyla Yasukuni’nin sahnesinde görülebilen bu savaşın neden olduğu psikolojik bozukluk, bu çelişkilerdir. Orada içeriye girdiğimde, ben de bir hastalık çekiyormuşum gibi hissediyorum. Hastalığı Nanking sempozyumunda kaptım ve o zamandan beri çekmekteyim. İnsanların hastalığını iyileştiren bir doktor değilim. Ben de hastalıktan muzdaripim. Dolayısıyla bu bir provokasyon değil, sadece şartlı refleks. İçgüdümle cevap veriyorum.

TOJO HİDEKİ VE "ONUR"

Bir keresinde "Onur" filminin yönetmeni Ito Shunya ile diyalogum oldu. Her ikimiz de Japon Yönetmenleri Derneğinin üyesiydik ve Ito bana karşı her zaman bir Japon centilmeni olarak samimi ve sevecen davranıyordu. Ama o sıralarda 1997’de “Onur” isimli filmi çekti. O da şok etkisi yaratmıştı. İş tarihe geldiğinde çok büyük bir açık var. Tojo Hideki’nin “onuru” hakkında bir filmdi. Savaşın Japonya’nın kendini savunması olarak ortaya çıktığını ileri sürüyordu, Tokyo savaş suçları davasında Tojo Hideki’nin meydan okumasını konu alıyordu. Derneğin uluslar arası komitesinde özel bir toplantımız vardı, orada Ito ile üç saatlik tartışmaya girdim. Ve orada anladım ki tartışmanın anlamı yoktu, kendi yapacağım bir filmle cevap vermem gerekiyordu. Dolayısıyla bu şartlı refleks meselesi. Diğer taraf tahrik ediciydi, ben sadece içgüdümle cevap veriyorum.

SAVAŞIN NEDEN OLDUĞU PSİKOLOJİK BOZUKLUĞU İYİLEŞTİRME

SORU: Öyleyse siz bu filmi Japon karşıtı olarak görmüyorsunuz.

Li: Elbette değil. Savaşın neden olduğu psikolojik bozukluğu, bir hastalığı iyileştirmenin nesi yanlış? Mesele sağlıklı bir ortamda birlikte yaşamak ve bu Japonya için de geçerli. İnsanlar hastalıklarının farkına varmak istemiyorlar, düşünmek istemiyorlar hatta bakmak istemiyorlar. Diyorlar ki "Japonya güzeldir. Nasıl hasta olduğunu söylersiniz?" ama filmi izlerseniz, o hastalıklı hücrelerin Yasukuni’de yaşadığını göreceksiniz. Ve bu tehlikeli. Kalp hastalığına, beyin hastalığına kadar götürebilir. Ama hastalıkla ilgili gerçekten ciddi olan şey hastalığın iç organlardan değil ruhtan gelmesi. Dolayısıyla bir psikolojik bozukluk, bir ruh hastalığı. Son on yıldır bu meseleyi bırakamamış olmam benim de bu psikolojik rahatsızlıktan acı çektiğimi gösterir. Gerçekten çok zor bir film yapmak istemedim, sadece problemlere neden olacaktı, dolayısıyla bunu yapmak için hasta olmam lazım. Mesele hastalığa dorudan bakabilmektir.

YASUKUNİ’NİN ANLAMI NE?

On yıldır gözlemlemekteyim ve sonuç bu. Film şu soruyu soruyor: Yasukuni’nin ruhu ne anlama geliyor? Hepsi bu. Her izleyici kendi cevabını bulabilir. Bu Japonya için iyi olmalı. Bir fırsattır, iyileşme fırsatı. Bu Japonya için iyidir, Japonya karşıtları için değil. Filmin Japon karşıtı olduğunu ileri sürmek, Yasukuni’nin tüm Japonya’yı temsil ettiğini ileri sürmek demektir. Bu baştan bir hatadır. O Japonya’nın bir yüzüdür, Japonya’nın hastalık çektiği bir yüzü. Japonya’nın tamamı değildir. Japonya’nın çok güzel yüzleri var. Ama bu yüzü de dikkate alınmalıdır. Yüzleşilmelidir. Pek çok Japon Yasukuni hakkında bir şey bilmez, onlarla bir ilgisi olmadığını düşünür. Ama bu yanlıştır. Farkına varılması, bakılması ve üzerinde düşünülmesi gerekmektedir ve film de bu olanağı sağlamakta. Dolayısıyla Japon karşıtı değildir. Bu benim Japonya’ya aşk mektubumdur bir anlamda. Japonya’da yaşıyorum. Japon karşıtı olan bir şey kişisel olarak benim için nasıl iyi olabilir? Bu aşk mektubunu izlemek zor olabilir ama bu benim aşkımın aldığı şekil. Aşkın türlü şekilleri vardır. Biri her şeyin harika olduğunu beyan edebilir, ama benim yolum öyle değil. Bu benim aşk ifadem.

SORU: Ancak buna gönderme yapmayı tabu olarak düşünenler var.

Li: Çünkü ruhu sorguluyor ve ruh acısı çıktığında da direnme oluyor. Bir sonuca varmıyorum. Hiçbir söz kullanmıyoruz. Yerin kendisi, atmosferi soru uyandırıyor. Benim temam Yasukuni’nin yeri. Bu yeri görmek için çeşitli bakış açılarına ihtiyacınız var. Tek taraflı değil. Ancak kimse o taraftan bakmadı, dolayısıyla bunu görmek şok edebilir, hoş olmayabilir ama bu gerçek.

YASUKUNİ’NİN RUHU: KILIÇ

SORU: Yasukuni’nin ruhu nedir?

Li: Tapınağın kendi doktrininde ruh kılıçtır. Tapma nesnesidir. Bütün ölülerin ruhları o kılıçta cisimleşmiştir. Dolayısıyla Yasukuni’nin sembolüdür. Film bu sembolik mananın resmini çiziyor. Filmde yer alan herkes, her sahne ve kılıcın kendisi hepsi sembol. Kılıç ruh ama o ruhun ne anlamı var? Filmin ortaya koyduğu soru bu. Bu samuray ruhu mu? Yamato ruhu mu? Tamamen güzel olan bir ruh mu?

SORU: Ancak bu yansımasına izin verilmeyen bir ruh.

Li: Hepsi araçlar. Kılıç bir araç. Yasukuni kendisi de bir binadan öte bir şey değil. Bir araç. İnsanlar o araçlardan ne anlam çıkarıyor? Nasıl kullandıkları etkilerini tamamen değiştiriyor. Dolayısıyla tamamen insanlara dönüyor. İnsanlar araçları nasıl kullanıyorlar, onları nasıl görüyorlar? İnsanlar zayıf hükümet de insanları manipüle etmek için araçları kullanıyor.

YASUKUNİ VE SHİNTO DEVLETİ

SORU: Dünyada pek çok savaş anıtı var ve onları ziyaret eden herkes kendi anlamlarını veriyor. Ama Yasukuni bu özgürlüğe izin vermiyor. Yasukuni’nin zorunlu yapısı bana kilit problem gibi görünüyor.

Li: Devletin bir sembolü olmaya başladı. İmparatorun altında siyasi dinin bir parçasıydı. Askeri bir özellikti. Örneğin başrahip orduda generaldi. Askeriye ile işletiliyordu. Savaş esnasında tüm dinlerin üstünde bir statüye sahipti, Japon halkının ahlakını temsil etti. Bu Shinto devletinin yapısıydı. Shinto Devleti devletin gücünü ulusun imajı olarak ifade etti. Sorun savaştan sonar çıkıyor, Shinto devleti yıkıldığında ve din ile devlet ayrımı uygulandığında. Yasukuni bağımsız bir din kurumu haline geldi. Ama gerçekten bağımsız mıydı? Gerçekten basitçe bir dini tapınak mıydı? Orada çok ihtilaflar var. Örneğin, filmde, Budist rahip Sugawara Ryuken’in hikayesi var. Sorduğu soru şu: Yasukuni bağımsız bir dini kurumsa babasını mabede koymak için gerekli bilgiyi nasıl elde etti? Babası mabede savaştan sonra kahraman bir ruh olarak gömüldü. Bunu nasıl başardılar? Babası bir Budist’ti. Bir Budist neden Shinto tapınağına gömülmek zorunda? İhtilaf burada. Savaştan sonra bile Yasukuni ile hükümet arasında ayrım yok. Mabede gömme işleri Sağlık, İş ve Sosyal Yardım Bakanlığından gelen bilgi temelinde hazırlanıyor. A Sınıfı savaş suçlularının olduğu gerçek. Tüm bilgiler hükümetten geliyor. Dolayısıyla hükümet hala Yasukuni’yi kullanıyor.

Japon hükümeti çifte standart uyguluyor. Uluslar arası toplum bakımından savaş suçları davalarının kararlarını tanıyor, savaş suçlularının varlığını kabul ediyor. Ama içinde Yasukuni’yi onları onurlandırmak için ve onlara kahraman ruhlar statüsü vermek için, saygısını ifade etmek için kullanıyor. İşte bu Japonya, evde başka, yurt dışında başka yüzü. Ve bu çifte standart on yıllardır Yasukuni’ye ihtilaflı bir yapı katıyor. Farklı tutumlarda insanlar var ve onlar arasındaki ihtilaflar tekrar ediliyor. Aynı zamanda Yasukuni’yi de belirsiz yapıyor. Genç insanlara göre akıl karıştırıcı ve bununla ilgili bir şey yapmak istemiyorlar. Ve elbette bu da onu savaş sonrası dönemde Japon savaşı sorumluluğunun daha büyük sorusuna bağlıyor. Kolektif hafıza meselesi ve işte burada zorlama ortaya çıkıyor. Filmde herkes kolektif hafızanın bir parçası, bireyle ilgili hiçbir şey yok. Kolektif hafızaya sahipler, kolektif bağlamda kolektif ilişkilerdeler. Yasukuni güçlü bir kolektif sembolü, kolektif hafızanın güçlü bir sembolü. Japonya’nın bir kyôdôtai, bir halk toplumu olduğunun sembolü. Ölülere minnettar bir şekilde kolektif olarak yaşamak. Bu tarz bir sembol. Yasukuni basitçe bir askeri sembol değil, başbakanın orada tapınıp tapınmayacağı meselesi de değil. Japonya onurlu bir şekilde modern devlet yoluna girmeye başladığında Meiji döneminin başlangıcına kolektif hafızaların geri çekilmesiyle bağlantılı.

Soru; Çin’de filmin nasıl görüneceğini düşünüyorsunuz?

Li: Bu film Beijing Film Akademisinden ve Çin Film şirketinden yapımcılarla Japon – Çin ortak yapımıdır. Dolayısıyla Çin’de yayınlanacak. Ve bu önemli çünkü Yasukuni’nin daha önce hiç gösterilmeyen yönlerini resmediyor.

SORU: Ama Japon karşıtı duyguları arttırma ihtimali var.

Li: Mümkündür ancak şu ana kadar Yasukuni her iki tarafta da ulusalcı bir ruhla siyasi amaçlar için kullanıldı. Ama bu film Yasukuni’nin pek çok yönünü ortaya koyuyor, dolayısıyla ulusalcıların yanıtını azaltma etkisi olabilir. Konuya soğukkanlılıkla yaklaşma, seyretme, hissetme, çalışma ve ilişkilendirme olanağı sağlıyor. Siyasi ya da ulusalcı bir şekilde değil, kültürel bir yolla iletişim kurma fırsatı sağlıyor.

SORU: Kılıç yapıcı Kariya-san gibi ve tapınakta tapınan bazı sıradan insanlar gibi pek çok ilgi çekici karakterler var filmde.

Li: Zanaatçı ruhu Japon karakterinin merkezi bir özelliğidir. İnsanın önündeki işine konsantrasyonu vardır. Ama aynı zamanda insanın yaptığı ürünle ne yapıldığı hakkında düşünmeme eğilimi vardır ve sorunlu olan budur. Savaş esnasında olduğu gibi devlet tarafından tekrar kullanılabilir. Askerler savaşa bir iş yapmaya gittiler, “şeytan” olmak için savaşa gitmediler. Hepsi sıradan insanlardı ve b onların mesleğiydi. Sonra değiştiler. Sonra gaddarlığa bulaştılar ama savaş zamanıydı dolayısıyla affedilebilirdi. Bu tarz bir düşünce kabul edilebilir mi? Film Japon halkının önüne bu soruyu koyuyor.

ALMANYA, JAPONYA VE SAVAŞ ÖLÜLERİ

Savaş ölülerini hatırlama isteği tüm dünyada aynıdır. Berlin Film Festivalinde filmi gösterdiğimde yanıt ilginçti. Almanya’da pek çok savaş ölüsü var, onların hüzünlü aileleri var ve ölülerini anmak istiyorlar. Ancak Almanlar ilk olarak Yahudilere bir anıt diktiler. Almanya’da Alman savaş ölülerini hatırlatacak bir tesis yok. Neden böyle? Berlin Festivalindeki Yeni Sinema Uluslararası Forum kurucusu Ulrich Gregor’un burada ilginç bir bakış açısı var. Almanya ile Japonya arasındaki fark Almanya Birinci Dünya Savaşı sonrasında imparatorundan kurtulmakla şanslıydı. Japonya için savaştan önce, savaş sırasında ve savaş sonrasında devletin sembolü hep aynı kaldı. İmparator otoritesini kaybetti, insanlığa beyanda bulundu ama devletin sembolü olarak kaldı. Problemin zorluğunun ve karışıklığının kaynağı bu. Yasukuni Tapınağı imparatorun tapınağıdır. Film bunu sorguluyor. Ve bu kadar yoğun tepki almasının nedeni de bu.

timetürk



Bu haber 868 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,805 µs