En Sıcak Konular

Bankaların başından açık uyarılar!

8 Nisan 2008 10:07 tsi
"Türkiye'nin önündeki en ciddi sorun kapatma davası" diyen Bankalar Birliği Başkanı Özince, davanın Türkiye'nin imajına gölge düşürdüğünü söyledi, sürecin taraflarını uyardı.

Türk ekonomisi küresel dalgalanmayı fırsata dönüştürmeye çalışırken, iktidar partisi hakkında açılan kapatma davası bir anda hesapları altüst etti.

Buna en büyük tepki ekonomi dünyasından geldi. 'Paranın Patronları' dizisine bu hafta konuk olan Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, "Türkiye'nin önündeki en ciddi sorun kapatma davasıdır." diyor. Sürecin taraflarına, "Gelecek nesillerin sorumluluğunu taşıdığınızı unutmayın, ona göre hareket edin." çağrısında bulunuyor. Özince, istikrarın sorgulandığı bir ülkenin yatırımcılar için cazibe merkezi olamayacağına dikkat çekerken, "2007'yi bu tür tartışmalarla heba ettik. Görülen o ki 2008'i de iyi değerlendiremeyeceğiz." endişesini dile getiriyor. İstanbul'un uluslararası finans merkezi olması için ciddi projeler geliştiren Özince, son olayların bu projeye de zarar vereceğini düşünüyor: "Türkiye'de boy gösteren yabancı yatırımcı sürekli, 'karaya oturacağım' kaygısı içinde. Bu yüzden sularımıza büyük gemiler değil, daha çok balıkçı gemileri geliyor. Sorunu çözmek için derinliği artırmalıyız. Bu da ancak istikrarla olur." Sayfa 8'de
Türkiye ekonomisi, Amerika'da mortgage kriziyle başlayan ve bütün dünyayı etkisi altına alan dalgalanmadan çok fazla etkilenmezken, AK Parti'ye açılan kapatma davasıyla sarsıldı.

'Denizi geçip, çayda boğulmak' atasözünü çağrıştıran bu süreç, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor's'un Türkiye'nin kredi notunu durağandan negatife çevirmesiyle daha da sıkıntılı bir hal aldı. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, kapatma davasının hem Türkiye'nin imajına gölge düşürdüğünü, hem de toplumu sosyal açıdan zedelediğini belirtiyor. Özince, "2007 yılını bu tür tartışmalarla heba ettik ve görülen o ki 2008'i de iyi değerlendiremeyeceğiz. Yaşanan siyasi tartışmaların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yarınları açısından en doğru sonucu hedeflediği konusunda da tereddütlüyüm." diyor. Türk finans sektörünün nabzını en iyi tutan isim olan Özince'ye göre sürecin tarafları, gelecek nesillerin sorumluluğunu taşıdıklarını unutmamalı ve ona göre hareket etmeli. Özince, siyasî ve ekonomik istikrarın sürekli sorgulandığı bir ülkenin yatırımcılar açısından cazibe merkezi olmasına imkân olmadığına işaret ederek, "Tüm ekonomik aktörlerin birinci hedefi, ülkemizi yerli ve yabancı yatırımcılar açısından çok arzu edilen, beğenilen bir ülke haline getirmektir. İstikrarın sürekli sorgulandığı bir ülkede malî piyasalar hiçbir zaman derinleşemez. Kusuru da başka bir yerde aramaya gerek yoktur." diyor. Bankacılık sektörü olarak her şeye rağmen ümitvar olduklarını söyleyen Ersin Özince, "Şurası muhakkak ki süreç halen devam etmektedir ve illa ki çok kötü sonuçlanması da gerekmemektedir. Bu dönem bankacılık açısından biraz yatay bir dönem olsa da Türk ekonomisi açısından tekrar iyileşme sürecinin de başlangıcı olabilir." değerlendirmesinde bulunuyor.

'Paranın Patronları' serisinin bu haftaki konuğu olan Ersin Özince, en büyük yerli özel bankanın koltuğunda oturuyor. On yıllık genel müdürlüğü döneminde birçok krizle yüz yüze kalan ve her seferinde İş Bankası'nı zirveye bir adım daha yaklaştıran Özince, Bankalar Birliği Başkanı sıfatıyla da önemli çalışmalara imza attı. İstanbul'un uluslararası bir finans merkezi olması için ciddi projeler geliştiren Birlik Başkanı, yaşanan bu son olayların bu projeyi de olumsuz etkileyeceği kanaatinde: "Türk piyasasında boy gösteren yabancı yatırımcı sürekli, 'Karaya oturacağım, kayaya çarpacağım.' kaygısı içinde. Bu yüzden bizim sularımıza büyük gemiler değil, daha çok balıkçı gemileri geliyor. Sorunu çözmek için bizim derinliği artırmamız gerekiyor. Derinlik çok para gelmesiyle artmaz, düzenlemeler ve istikrarla artar. Şimdi dünyada güvenli limanların sayısının giderek azaldığı hatta seferlerin bile düştüğü bir ortamda bizim için ciddi fırsatlar var." Dünyada yaşanan son dalgalanmadan kaynaklanan bu avantajı değerlendirebilmenin hâlâ mümkün olduğuna inanıyor deneyimli Genel Müdür. Bunun için kısa vadeli faiz piyasası ile tahvil piyasasının serbestleşmesi gerektiğini ifade ediyor.

Amerika'da başlayıp ardından tüm dünyaya yayılan son krizi, Türkiye'nin 2001 yılında yaşadığı krize benzetenler oldu. İş Bankası Genel Müdürü Özince, bu benzetmeyi yapanların övündüğü inancında: "Bizimki bir müzminleşmiş ve yıllarca tedavisi yapılmamış, Cumhuriyet tarihimizin en büyük ayıbıydı. Olay o kadar vahimdir ki burada Türk devletinin ekonomik sistemi çökmüş ve borçlarını ödeyemez hale gelmişti. Kısacası Amerika'daki ve dünyada yaygınlaşan finans krizi iken Türkiye'deki ise bir devlet maliyesi krizidir." Yaşanan bu büyük dalgalanmanın dünya finansal sisteminin bizatihi kendisinden kaynaklandığını vurgulayan Özince, sorunun temelinde ise spekülatif hareketlerdeki artışın yattığına inanıyor. "Finans piyasaları da ne yazık ki çok fazla anlık idare ediliyor. Gerçek uluslararası ticaretten doğan ihtiyaçların çok üstünde ürünler, hareketler ve sektörler, kuruluşlar meydana getirilmiş durumda." diyen Genel Müdür, dünyanın spekülasyonla beslenen bu yapıyı düzenleyebilmesinin hiç de kolay olmadığı kanısında. Yapısal sorunlardan kaynaklanan bu sorunları fay kırıklarına benzeten bankacı, finansal küreselleşmenin devamı için bu kırıkların uluslararası kuruluşlar eliyle onarılması gerektiğini vurguluyor.

Yaşanan bu dalgalanmanın Türk tüketicilerini de olumsuz etkilediği aşikâr. Dünya piyasalarında yaşanan nakit sıkışıklığının ilk mağdurları ise konut almayı hayal edenler oldu. Konut kredisi faiz oranları 1,18'den 1,50'ler seviyesine fırladı. Bu durumu bankaların uzun vadeli konut kredilerini verme konusunda isteksiz davranmasına bağlayanlar çıktı. Bankalar Birliği'nin de başkanlığını yürüten Özince'ye göre ise bu oldukça eksik bir tespit: "Evet, bankalar konut kredisinde eskisi gibi çok iştahlı davranmıyor, ama vatandaş da konut alma konusunda eskisi kadar arzulu değil. Gelinen son nokta bütün bireylerin harcama alışkanlıklarını gözden geçirip durum muhasebesi yaptıkları bir dönemdir."

Yurtdışında en büyük fırsat Irak ve Suriye

İş Bankası, Forbes tarafından hazırlanan 'Dünyanın en büyük 2.000 şirketi' listesinde 371'inci sırada yer alarak, Türkiye'nin en başarılı şirketi unvanını elde etti. Birçok dünya devini geride bırakan banka, küresel finans oyununda ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu da göstermiş oldu. Genel Müdür Ersin Özince, ilhamını Atatürk'ten alan bankanın yurtiçinde şubeleşme ve büyümeye özel bir önem atfettiğini kaydediyor. Deneyimli bankacı, "Biz birçok özel bankanın tersine, bir vefa duygusuyla Anadolu'ya şube açmaya devam ediyoruz. Reklâm filmlerimizde de dediğimiz gibi, sadece kârlı değil, karlı yerlere de şube açarak insanımıza verdiğimiz değeri gösteriyoruz. Milletimiz de sağ olsun bizi bugüne kadar hiç hayal kırıklığına uğratmadı." diyor. Özince, halkın önemli bir bölümünün kayıtlı finansal hizmetlerden faydalanamadığı, hatta tefeci müessesesinin halen geçerli olduğu bir ekonomide, her bankanın yapması gerekeni yaptıklarını ifade ediyor. Burada hemen kamu bankalarıyla rekabette yaşadıkları sıkıntılar gündeme geliyor. Özel bankalar, yakın bir tarihte son bulan ve kamu personelinin maaşlarının sadece kamu bankaları eliyle dağıtılmasını öngören 'kamu hazinedarlığı' uygulamasından ciddi şekilde rahatsızdı.

"Kamu hazinedarlığının kalkması sizin için önemli bir kazanım ya da avantaj olacak mı?" sorusuna "Hiç tereddütsüz." cevabını veren Özince, düzenlemenin kâğıt üzerinde kalmasına karşın uygulamada hâlâ sürdüğünün altını çiziyor. Genel Müdür, "Bu konuda zihinlerde bazı şeylerin değişmesi gerekiyor. Kamu kurum ve kuruluşlarının belirli prensipler dahilinde tüm finans kurumlarıyla çalışmakta özgür kılınması lazım. Ama bunu aşmak biraz zaman alacak gibi görünüyor." diyor. Bugüne kadar stratejisini ülke içinde büyüme üzerine inşa eden bankasının artık vites büyütmek arzusunda olduğunu dile getiren Özince, "Amacımız İş Bankası'nı Türkiye'deki bankalarla değil dünyanın en iyi, en güçlü müesseseleri ile yarış edebilir seviyede tutmaktır. Her banka buna benzer hedefler verebilir; ama İş Bankası bunu söylüyorsa çok daha uzun vadeli politikalar amaçlıyordur." değerlendirmesini yapıyor. Halen Almanya'da 16 şubeli büyük bir operasyonları olduğunu anlatan Özince, bu ağı Azerbaycan, Kazakistan, Ukrayna ve Rusya'da açacakları yeni şubelerle güçlendirmek istediklerini söylüyor. Genel Müdür, Doğu ve Orta Avrupa'daki fırsatlardan bahsederken oldukça temkinli davranıyor. Ancak söz Ortadoğu'ya gelince bir anda heyecanlanıyor: "Ben bankacılık açısından en büyük fırsatın Irak ve Suriye'de olduğunu düşünüyorum. Özellikle Irak'ta huzur ortamının bir nebze olsun tesis edilmesi halinde biz buraya yatırım yapmaya istekliyiz, arzuluyuz."

ERSİN ÖZİNCE'DEN SATIR BAŞLARI

Üniversite öncesi eğitim hayatımın büyük bölümünü yatılı okudum. Ailem memur olduğu için 12 yaşıma kadar vilayette oturmadım, devamlı küçük kasabalarda yaşadım. Bu yüzden Türkiye'de gezmediğim, görmediğim, oturmadığım, insanını tanımadığım yer yok gibidir.

1975 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi İşletme Bölümü'nden mezun oldum ve akabinde İş Bankası'nda müfettiş yardımcısı olarak işe başladım. O günden bu yana da İş Bankası'nda çalışıyorum. 10 yıldır da genel müdür olarak görev yapıyorum.

Bankacı olmayı asla hayal etmedim. Bankacılıktan çok daha önemli olduğunu düşündüğüm bilimle, sanatla ilgili konularda çalışmayı daha çok arzu ediyordum. Bankacılığa da tesadüflerle, arkadaşlarımın yönlendirmeleri ile adım attım.

Bankacılık bir ekip işidir. Ama benim kendi takımım hiç olmamıştır. İşini iyi yapan ve dürüst herkesle çalışabilirim. Uyumlu olmaya ve paylaşmaya özen gösteririm. Çevremdeki insanlara benim elimde bir şey varsa onlara da sunarım, onların ellerindekilerden de pay isterim.

Bankacı olmasaydım mutlaka tarımla ilgilenmek isterdim. Yani tarım, doğa gibi konularla ilgilenmek isterdim. Bankacılıktan sonra niyetim de budur. Bunu bir para kazanma vasıtası olarak değerlendirmiyorum. Ben bizzat toprağın içinde olmanın, doğayı soluklamanın ve onun bir parçası olmanın peşindeyim.

Doğa ile ilgili olan her şey benim hobimdir. Yelkencilikten dalış yapmaya, balık tutmak ve yürüyüş yapmaya kadar tüm alanlara ilgiliyimdir. Doğaya tutkumu İş Kuleleri'ne bile taşıdım. 37. kattaki odamda 2 tane kuş besliyorum. Onlarla vakit geçirmek beni dinlendiriyor.

Zaman



Bu haber 563 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,685 µs