Ahmet Hakan'dan 'eski dostu' Akif Beki'ye

7 Nisan 2008 17:49 tsi
Ahmet Hakan'ın Hürriyet'teki yazısı...

SEVGİLİ Akif...

Geçen gün bir yazıma "Ey laikler" diye başlık atmıştım...

Hemen "Biz laiksek sen nesin birader" diye yanıtlar üşüştü posta kutuma...

Vallaha haklı bir tepkiydi bu...

Ben laikliğe inanmıyor muyum? Tabii ki inanıyorum...

(Laiklik uygulamalarına yönelik itirazlarım, benim laikliğe içtenlikle inanmadığım anlamına gelmez... Laikliğin, "Biz din adına devleti yönetiyoruz" diyerek kendilerine dokunulmazlık sağlayan ceberutların önünü kesecek en önemli düzenleme olduğunu düşünüyorum...)

Ama sonuçta ağzımız alışmış, "İslamcı/laik" deyip çıkıyoruz işin içinden...

Oysa bildiğin gibi her tanımlama bir sınırlama getirir ya da her tanımlama bin türlü soruna yol açar...

Neyse... Dediğim gibi... Alışkanlık işte! Kapılmış gidiyoruz...

Sevgili Akif...

Ben kapılıp gidiyorum ama sen sakın kapılıp gitme...

Çünkü senin pozisyonun bu türden bir kapılıp gitmeyi kaldırmayacak kadar mühimdir...

* * *

Mesele şudur Akif:

Hani AKP hakkında kapatma davası açıldığı günden beri ABD, Avrupa ve Arap medyasında çıkan kritikler var ya...

Size fena halde destek çıkan, sizin adınıza olumlu sayabileceğimiz kritiklerden söz ediyorum...

İşte bu kritikler de hep, "İslamcı iktidar" ile "laikler" arasında bir mücadeleden söz ediliyor...

"Türkiye’de laiklik yanlıları, İslamcıları iktidardan indirmek istiyorlar" falan türünden cümlelerle dolu bu kritikleri, sanırım günü gününe takip edip, Başbakan Erdoğan’ın önüne koyuyorsundur...

Ve yine sanırım Başbakan, epey moral topluyordur bu kritiklerden...

Ama söyler misin "Eski dostum"...

Başbakanımızın bu kritiklerle ilgili olarak sana dönüp, "Dur bakalım Akif... Biz İslamcı değiliz... Biz muhafazakar demokrat politikacılarız... Laikliğe de sonuna kadar inanıyoruz... Mücadelenin taraflarını laikler ve İslamcılar diye koymak yanlıştır... Batı basınında ya da Arap basınında çıkan bu tanımlamalara itiraz edelim... Duruma son verecek bir açıklama yapalım" demesi gerekmez mi?

Hadi diyelim ki...

Başbakan son günlerde bunalmıştır, yorgundur, yoğundur...

Peki senin aklına neden böyle bir tavzih çalışması yapmak gelmez...

* * *

Sakın "Hangi biriyle uğraşacağız?" ya da "Bunlar bizim dışımızdakilerin tahlilleridir, müdahale edemeyiz" falan deme Akif...

Aç, "İddianame"yi oku...

Netameli alanlarla ilgili olarak...

İzahın, açıklama yapmanın, kendini ifade etmenin ne denli önemli olduğunu orada görürsün...

Benden sadece hatırlatması... Gerisi tabii ki size kalmış bir şey...
 
 
 
 

Bu haber 741 defa okundu.