En Sıcak Konular

Bush Afrika'da neyin peşinde

7 Nisan 2008 16:22 tsi
Bush Afrika'da neyin peşinde Bush’un Afrika gezisinin asıl amacı petrol ve Amerika’nın Afrika için kurduğu yeni komuta birimi (Africom) için yeni askeri üsler temin etmekti

AFRİKALI BUSH PETROL VE ASKERİ ÜS PEŞİNDE!

Muhammed Cemal Arafa*

ABD Başkanın geçtiğimiz aylarda ziyaret ettiği Benin, Ruanda, Gana ve Liberya’yı da kapsayan Afrika turunun ilk ayağında Tanzanya Müslümanları Bush’u “petrol hırsızı” diye karşılarken pek de haksız sayılmazlar. Bush’un gezisinin asıl amacı petrol ve Amerika’nın Afrika için kurduğu yeni komuta birimi (Africom) için yeni askeri üsler temin etmektir. “İnsani” yardımlar adı altında yürütülen çalışmalar ise Amerika’nın bu stratejik hedefine “hizmet” etmektedir. Zaten resmi raporlara göre önümüzdeki on yıl boyunca Amerika petrol ihtiyacının % 25’ini Afrika’dan karşılamayı planlanmaktadır.

GEZİ KAPSAMINA ALINAN ÜLKELER ÖZENLE SEÇİLDİ

Bush’un 15-25 Şubat arasında ziyaret ettiği beş ülke, Amerika’nın fiili ya da propagandik çıkarlarına hizmet etmek için özellikle seçildi. Bu devletlerin özellikle Liberya’nın seçilmesi muayyen bir hedef çerçevesinde gerçekleşti: Amerika’nın yeni komuta birimi Africom için Afrika’nın içerisinde bir karargâh temin etmek. Bilindiği gibi Africom’un karargâhı halen Almanya’da bulunmaktadır, Güney Afrika, Nijerya ve Cezayir gibi Afrika’nın büyük devletleri Africom’un kendi toprakları üzerinde konuşlanmasını ve Amerikan kuvvetlerine ait askeri üslerin topraklarında bulunmasını istememişlerdi.
Başkan Bush da yabancı medya mensuplarıyla bir araya geldiğinde bu durumu gizleme gereği duymamıştı: “Liberya, Afrika’daki Amerikan Askeri Komutası’nın yeni merkezi olabilir, Afrika’da komuta düzeyinde çok ciddi bir askeri varlıktan söz ediyorsak Liberya’yı ciddi bir şekilde değerlendireceğimiz muhakkaktır”.

Peki, neden Liberya? Çünkü İsrail’le askeri ve ekonomik ilişkileri vardır, ayrıca Amerika’nın müdahale etmesi olası bölgelere, petrol kaynaklarına ve Afrika’nın sorunlu bölgelerine yakındır, üstelik atlas okyanusu kıyısında yer almaktadır, bu da okyanus yoluyla gerektiğinde askeri kuvvetlerin transferini kolaylaştıran bir unsurdur.

Ayrıca Batı Afrika’daki bu devletlerin seçilmesi, başta Tanzanya, Liberya ve Benin olmak üzere çok yüksek petrol rezervlerine sahip bu ülkelerle bu ülkelerle yapılan/yapılacak olan petrol anlaşmalarından yararlanmak amacını taşımaktadır. Afrika’nın büyük petrol rezervlerine gözünü diken ABD şimdiki petrol ihtiyacının %10’unu buradan ithal etmektedir. Amerika’nın resmi öngörülerine göre ABD önümüzdeki on yıl içerisinde petrol ihtiyacının % 20’sini Afrika’dan karşılayacaktır.

Yine bu öngörülere göre, Bush’un ziyaret ettiği bu Batı Afrika ülkeleri mevcut ihtiyacın % 15’ini karşılayacaktır. Amerikan Ulusal Enformasyon Bürosunun öngörüsüne göre 2015 yılına kadar Afrika’dan ithal edilecek olan petrol oranı % 25’e çıkacaktır. Amerika Petrol ve Enerji işleri İdaresi istatistikleri 2015 yılına kadar Amerika’nın petrol ihtiyacının % 50’sini Afrika petrollerinden karşılamak için gerekli tüm altyapının hazırlandığını teyit ediyor.

“Africom” birlikleri sayesinde petrol ile güvenlik arasında bir ilişki sağlayan ortak bir hedef olduğunu unutmamalıyız: ABD’nin Afrika kıtasındaki askeri varlığıyla bu kıtada yer alan birçok devletle ilişkilerini güçlendirmesinin amacı El Kaide’nin kıtanın içine sızmasını önlemek ve petrol zengini bu kıtanın petrol hatlarının güvenliğini sağlamaya çalışmak.

2001 yılında başkanlığı üstlendikten bu yana Bush’un bu ikinci gezisi uzun vadeli stratejik çıkarlardan uzak değildir. Amerikalı yetkililerin gezinin amacının “insani” hedefler olduğu ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley’in deyimiyle “Amerika’nın Afrikalılara şefkat gösterdiği” şeklinde dillerinden düşürmedikleri iddialar gezinin gerçek amaçlarını gizlemek, en azından buradaki Amerika’nın askeri varlığı lehine uygun atmosfer oluşturmak, Afrika arenasının daha fazla Amerikalı askerin canına mal olacak savaşlara sahne olmak yerine daha büyük oranda Amerikan nüfuzu için gerekli alt yapıyı oluşturmak gibi gerçek amacı gizlemeye dönük sis bombasından başka bir şey değildir.

Gezinin bir diğer görünmeyen tarafı ise enerji ve maden zengini bu kara kıtanın servetlerini kullanma hususunda Avrupa, Çin hatta İran nüfuzuna karşı koymak, bu ülkelerle ciddi oranda rekabet etmektir.

STRATEJİK ÇIKARLARA HİZMET EDEN İNSANİ HEDEFLER

Başkan Bush ve önde gelen yarımcıları Afrika ziyaretini insani bir boyutla kamufle etmeye çalıştılar. Bush’u ve Bush’un döneminde alıştığımız kibirli ve burnundan kıl aldırmayan Amerikan imajının aksine pozitif ve mütevazi bir imaj çizmeye çalıştılar. Afrikalılarla “eşit seviyede bir ortaklık” üzerinde durdular. “Umutsuzluk fanatik saldırıların müsebbibidir” diyerek hangi amaçla yardımda bulunduklarını dile getirmeyi de ihmal etmediler.

Gezi aşamasında Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley gazetelere gezinin amacını insani olarak değerlendirip Afrikalı liderlerle diyalog hedeflendiğini açıklasa da “hastalıklar, fakirlik ve güvenlik tehditleriyle mücadele” olarak olayı özetleyerek şöyle dedi: “Biz gelişmekte olan ülkelere yardım ediyoruz, çünkü Amerika şefkatli bir ülkedir”(!) Yani açıkçası şunu demek istedi: Gelişmekte olan ülke halklarına yapılan yardım çok büyük oranda bizim ulusal çıkarlarımıza hizmet etmektedir”.

“Özgür, kültürlü, sağlıklı ve özgürlüklerini ekonomik refah için kullanma imkânına sahip insanların terörü desteklemeleri ya da başkalarına saldırmaları ihtimali çok daha düşüktür” dedi. “Amerika’nın refahı, özgürlüğü ve güvenliği, daha az gelişmiş ülkelerin refahı, özgürlüğü ve güvenliğiyle artan bir şekilde içiçe geçmektedir. Bush, Amerikan yardımlarının ulusal güvenliğimizde ve dış politikamızda çok ciddi bir unsur haline geldiğine inanıyor” dedi.

Başkan Bush kalkındırma yardımlarını iki katına çıkardı. 2000 yılında 10 milyar dolar olan bu yardımları 2006 yılında 23 milyar dolara çıkardı. Bu Marshall planından sonra en büyük kalkındırma yardımlarıdır. Bush başkanlığının ilk dört senesinde Amerika’nın Afrika’ya verdiği kalkındırma yardımlarını katlayarak arttırdı. Hadley’e göre Bush, 2005’te yapılan G-8 zirvesinde 2010 yılında Afrika’ya yapacağımız yardımları bir kez daha katlayarak artırma sözü verdi.

Bush yönetimi aynı zamanda Amerika-Afrika işbirliği çerçevesinde “Aids’le mücadele” (pepfar) kapsamında Afrika’ya önümüzdeki beş sene içerisinde 30 milyar dolar ek ödenek ayıracaktır. Ayrıca sıtma (malarya) hastalığıyla mücadelede kullanılmak üzere 1.2 milyar dolarlık bir bütçe tahsis etti. Yine Afrika’da eğitim bağlamında ilköğretimi 8 yıla yaymak gayesiyle 600 milyon dolarlık bir kaynak oluşturulmuş durumda. Ayrıca açlıkla mücadele kapsamında 2007 yılında 30 Afrika ülkesindeki 23 milyon kişiye gıda yardımı yapıldı, “borçlar silindi”.

Bu, Amerika’nın Millenium Challenge programı çerçevesinde 2004 yılında kabul ettiği, çoğunluğunu Afrika ülkelerinin oluşturduğu gelişmekte olan ülkelerde şeffaf, kontrol edilebilir ve hesap sorulabilir demokratik rejimlerin güçlendirilmesi, ticaretin geliştirilmesi ve pazarların dünyaya açılması amacıyla 16 Afrika ülkesiyle imzalanan 5.5 milyar dolarlık anlaşmalardan farklı programlardır. Bu planlardan maksat Amerika’nın bu kıtayla olan ilişkilerinde ulusal çıkarlarına hizmet edecek atmosferin oluşturulmasıdır.

Hadley’in de ifade ettiği gibi Amerika’nın eski metodu, Afrika’ya hibe, yardım ve direk temastan kaçınan bir üsluba dayanıyordu ancak bu üslup yanlışlarıyla öne çıkıyordu. Bu üslup fakirlik ve “nefret ideolojisini “ gidermeye yetmedi. Ancak yeni üslup ilişkilerde ve doğrudan diyaloglarda “ortaklık” ya da “eşitlik” sayesinde Amerikan çıkarlarına giden yolun taşlarının döşenmesi ve bu nefretin yok edilmesi için farklı enstrüman arayışını öngörüyor.

Diğer bir ifadeyle, Amerikalı yetkililerin dile getirmediği başka bir hedef ise Afrika’da yürüteceği ve kendisine birkaç milyon dolara mal olacak olan bir dizi “kalkınma” ve “insani” projedir. Ancak bu projeler Amerika için Afrika kıtasında gelecek yıllarda milyar dolarlık çıkar sağlayacaktır.

Tanzanya ziyareti esnasında Bush’u protesto edenlerden biri olan Şeyh Musa Kondcha bu durumu farklı bir ifadeyle dile getiriyor: “Bush buraya Tanzanya’nın çıkarları yerine kendi çıkarları için gelecektir”.

KIYASLANMASI GÜÇ ÇIKARLAR

Amerika Ticaret Temsilcisi ofisi bünyesinde bulunan Afrika Masası Eski Baş yardımcısı Rosa Whitaker 29 ocakta http://www.america.gov adlı internet sitesiyle yaptığı mülakatta, Bush’un sözkonusu beş ülkeyi kapsayan gezisinin gizli amaçlarını belirlerken çok daha açık bir ifade kullanmaktadır: “Bush’un Afrika’da ziyaret edeceği ülkeler olan Benin, Tanzanya, Ruanda, Gana ve Liberya’ya baktığımızda bu ülkelerde “kıyaslanması güç çıkarlar” olduğunu göreceğiz.”

Whitaker her ne kadar siyasi konuları kastetiyse de ziyaretin bir amacının, yakında ABD Kongresinden çıkacak olan ve Afrika’da Amerikan şirketlerinin vergi ve yatırım teşviklerinden yararlandırılmasını öngören “Afrika’da büyüme ve iş fırsatları” yasasını anlatmak olduğunu dile getirmiş.

Pekin’in 2007 yılının ilk on ayında %30 oranında büyük bir sıçrama kaydederek Avrupa ve Amerika’dan sonra Afrika’da üçüncü büyük ticari partner konumuna geldiğini öğrendiğimizde Amerika’nın, Asya’nın özellikle Çin’in buradaki nüfuzunu ve yatırım hacmini dengelemek olsun, uzun vadede Amerikan çıkarlarını özellikle petrol ve petrol kanallarını garanti altına almak için yardımlar, projeler ve yatırımlar sayesinde Afrika’da gerekli ortamı oluşturmak olsun geziden beklediği hedefler arasında ilişki kurmak hiç de zor değildir. Öyleyse Amerika’nın Afrika’daki özellikle petrolden kaynaklanan çıkarlarını koruma görevini üstlenecek olan “Africom” komuta birimi merkezi için, atlas okyanusuna direk kıyısı olan Liberya’nın seçilmesi hiç de tesadüf değildir. Bush’un Africom’un buradaki hükümetlere “insani” yardım yapmak gibi bir görevinin olduğunu vurgulaması bu birimin askeri amaçlar için kullanılacağına, Darfur örneğinde olduğu gibi gerektiğinde “insani” yardım gerekçesiyle istediği bölgeye müdahale edebilme ya da askeri görevler yürütme imkânına sahip olduğuna bir işarettir.


*Mısırlı siyaset uzmanı.


Timetürk



Bu haber 610 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,652 µs