ABD'den Avrupa'ya: 40 katır mı, 40 satır mı?

5 Nisan 2008 12:53 tsi
"ABD Avrupa’yı kırk katırla kırk satır arsında bir tercihe zorluyor. Ya Afganistan’da savaşacak ve Müslüman halkı karşısına alacak ya da İslamcı teröristler eylemler yapacak ve Avrupa halkları Müslüman karşıtı olacak..." Mahir Kaynak, NATO Z

Mahir Kaynak / Star
 
NATO Sovyet bloğuna karşı kuruldu ve karşısında Varşova Paktı vardı. Ancak karşı güç ortadan kalkmasına rağmen NATO genişlemeye devam etti. Yeni hasımlarının terör örgütleri ve bazı küçük devletlerin saldırgan tavırları olduğu söylendi. Yani Dünyanın en büyük gücü olduğu söylenen ABD bu yeni tehditlere karşı eski NATO ile yetinmiyor yeni müttefikler aramak zorunda kalıyordu.

İlginç olan AB’nin genişleme stratejisiyle NATO’nun genişlemesinin aynı ülkelere yönelik olmasıydı. AB’nin yeni üyelerinin ikinci durağı NATO üyeliği oluyordu ve NATO AB’nin üzerini bir şal gibi örtüyordu.

Bana göre bu politika NATO’nun güçlenmesine değil AB’nin bağımsız bir askeri güç olmasını engellemeye yönelikti. Hiç kimse ABD ile AB’nin birbirine karşı nasıl bir konumda olacağını tartışmıyordu. Geçmişte müttefik olan, benzer medeniyet normlarını taşıyan iki gücün birbirinin yanında olması gerektiği ortak bir kanıydı. Bunların birbirinin hasmı olmasa bile rakibi olacağı düşünülmüyordu. Oysa ABD dünyanın geleceğinden kendisinin sorumlu olduğunu ve bu sorumluluğu kimse ile paylaşmamayı düşünüyordu.

ABD dünya ölçeğindeki askeri dengenin öbür tarafında Rusya’nın olmasını istiyordu. AB’nin kendisi için ekonomik bir tehdit oluşturabileceğini ve buna bir de askeri güç eklenirse egemenliğini kaybedeceğini düşünüyordu. Yani AB ekonomik bir güç olabilir ama askeri açıdan muhtaç , buna karşılık Rusya askeri açıdan güçlü ama ekonomik açıdan tehdit olması muhtemel olmayan bir güç olarak kalırdı. Rusya’nın da bu yapılanmaya itirazı yoktu. AB’nin hem ekonomik hem de askeri açıdan güçlü olması onun geleceğini tehdit edebilirdi. Sonuç olarak AB üyeleri ABD’nin askeri vesayeti altına girdi ama Rusya’nın nüfuz alanına giren Ukrayna ve Gürcistan NATO’nun dışında kaldı. Bu onların AB dışında kalacaklarının bir işareti sayılabilirdi.

ABD Afganistan’a NATO üyelerinin daha fazla asker yollamasını neden istiyordu? Buradaki savaş İslamcı militanlara karşı yürütülüyordu. Eğer ağırlık ABD’nin askeri güçlerinde olursa savaş bir ABD-Müslüman savaşına dönebilirdi Oysa çatışmanın diğer yanında tüm Batı olması ABD’yi bu ithamdan kurtarabilirdi. Eğer AB ülkeleri asker göndermeyi reddederse terör Avrupa’yı vurur ve Avrupa halkları Müslüman karşıtı olurdu. ABD Avrupa’yı kırk katırla kırk satır arsında bir tercihe zorluyordu, Ya Afganistan’da savaşacak ve Müslüman halkı karşısına alacaktı ya da İslamcı teröristler eylemler yapacak ve Avrupa halkları Müslüman karşıtı olacaktı. İki tarafın birbirine karşıt olması kaçınılmazdı ama karşıtlığın hangi taraftan geleceği Avrupa’nın tavrına bağlı olacaktı.

Tam bu sırada El-Kaide’nin tehditleri medyaya yansıdı. Üstelik Usame Bin Ladin’in sağlığı yerindeydi ve bir savaşa hazırdı.

Eğer bugüne kadar El-Kaide’nin ne olduğunun sırrı çözülebilse ve liderinin bağlantıları belirlenebilseydi bugün daha sağlıklı bir değerlendirme yapılabilirdi. Bugüne kadar ABD’yi bölgede savaşmaya mecbur eden güç şimdi Avrupa ile Müslüman dünyasının kaderini belirleyecek gibi görünüyor.

Bu haber 789 defa okundu.