Fil ve ayı avcılarına aman vermeyelim Fil ve ayı avcılarına aman vermeyelim

En Sıcak Konular

Fil ve ayı avcılarına aman vermeyelim 5 Nisan 2008 12:04 tsi
Fil ve ayı avcılarına aman vermeyelim Şimdi sizlere avcıların filleri nasıl avladığına dair bir öykü aktaracağız. Bu öyküden sonra şöyle çevrenize bir bakın bakalım, çevrenizde "fil avcısı" göre bilecek misiniz?

Can Aksın / Bugün

Bugün size, ders almanız gereken iki hikaye anlatacağım. Ders alıp almamak sizin elinizde. "Tarihten ders almayı bilseydik, hiç tarih tekerrür eder miydi?" sözünü unutmayın. Gördüğünüz gibi, tarih "tekerrür" edip duruyor. Gelelim "fillerle ayıların" hikayesine.

Filler çok geniş vadilerde yaşasalar bile, her gün kullandıkları yoldan gidip gelirlermiş. Fil avcıları da, fillerin geçeceği yolu derince kazarlar, üzerini ince bir tabakayla örterler ve en önde yürüyen filin kazılan o çukura düşmesini sağlarlarmış. Fil avcıları siyah elbiseler içerisinde, yüzleri maskeli olarak gelir, çukurda çırpınan fili kırbaçla dövmeye başlarlarmış . Birkaç gün hiç yiyecek vermezler, fili aç bırakırlarmış. Birkaç gün sonra aynı avcılar, beyaz elbiseler içersinde, filin sevdiği yiyeceklerle gelirler ve filin karnını doyururlar, hortumunu, yüzünü gözünü okşarlarmış.

Ertesi gün, aynı avcılar, yine siyah elbiseler içersinde, yüzleri maskeli olarak gelip, fili yine kırbaçla dövmeye başlarlar, birkaç gün yine aç bırakırlarmış. Sonra yine, beyaz elbiselerle filin karnını doyururlarmış. Bu böyle fili kendilerine alıştırana kadar sürüp gidermiş. Avcılar, fili kendilerine alıştırdıktan sonra çukurun önünü kazarak fili oradan çıkarırlar ve filin hortumundan tutarak, kendi fil damlarına götürürler ve fili ölünceye kadar işlerinde kullanırlarmış.

BİZİ DE AVLIYORLAR

Benim, bu av hikayesini her duyuşumda, Türk milletini avlamak ve çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyen avcı insanlar aklıma gelir. Şöyle çevrenize bir bakın, ne kadar çok "fil avcısı" göreceksiniz. Onlar da, halkımıza "tek tip üniforma" giydirmek için her çeşit kılığa giriyorlar. Zaman zaman meslekleri değişiyor ama yaptıkları hiç değişmiyor. Onlar yüzünden Türk halkının cebindeki parası pula çevriliyor.

Kendilerini efendi halkımızı köle olarak görüyorlar. Zengini fakir, azizi zelil, şerefliyi hakir haline getiriyorlar. Sonra yeni, yepyeni ve ak pak bir makyajla, gündeme gelip, mutlaka bir şeyden, kurtarmak için "kurtarıcı" rolünü üsleniyorlar. Sadece fillere değil, ayılara da aynı muameleyi reva görüyorlarmış. Kutuplarda ayı avcıları, ayı avlamak için buzlaşmış karların içine, balina kemiklerinden elde ettikleri, jilet gibi keskin baltayı yerleştirir, üzerine kan sürerlermiş. Ayı gelip kanı yalarken kendi dili de kesilirmiş. Ama kanın tadından dilin acısını fark edemezmiş.

Kendi kanını yalamaya başlarmış. Yaladıkça, damarlarındaki kan tükenir, olduğu yere yığılır kalırmış. Avcı da gelip derisini yüzermiş. Ayı avcıları, kurşunla vurursa ayının postu delineceğinden ve fazla para etmeyeceğinden bu yolu denerlermiş. Yaptığı spekülasyonlar sonucunda, "Bu gece su kadar trilyon kazandım" diyen adam, aslında kendi ülkesinin kanını emerek kendisini tüketiyor. Ve bunun farkında olamıyor. Bir hikaye de uygar ülkelerden ve pek yakın bir zamandan.

898 DOLARLIK KÂR

Amerika eyaletlerinden birinde, Genç Kenny, köy yerinde gördüğü, yaşlı ama sevimli eşeği, sahibinden 100 dolara satın almak ister. Yaşlı köylü, eşeği satar ve 100 doları alırken, "Yarın eşeği kasabaya getirip sana teslim ederim" der. Ertesi gün Kenny, yaşlı köylüyü, kasaba meydanında bulur ve eşeği sorar. Köylü, "Çok üzgünüm ama eşek sizlere ömür" diye cevap verir. Kenny de: "Peki, o zaman paramı iade edin" der. Ama köylü, parayı alır almaz harcadığını ve iade edemeyeceğini söyler. Çaresiz Kenny de: "Eşeğin ölüsünü istiyorum" der. Köylü, ölü eşeği ne yapacağını sorunca da "Piyangoda ödül olarak kullanacağım" der ve eşeğin ölüsünü teslim alıp ayrılır. Aradan bir ay geçtikten sonra bizim yaşlı köylü, Kenny'i, kasabada görür ve "Nasıl eşeğin ölüsü işine yaradı mı bari?" diye sorar...

Kenny, keyifli bir gülümseme ile "Evet, büyük ödülün sevimli bir eşek olduğu piyangoda, biletleri ikişer dolardan sattım ve 500 biletten, toplam 898 dolar kâr ettim" Yaşlı köylü, "Peki ölü eşeğe kimse itiraz etmedi mi?" diye sorar, Kenny'nin yanıtı şöyle olur: "Evet, bir tek piyangoyu kazanan itiraz etti; ona da iki dolarını iade ettim." Genç Kenny büyür ve şu sıralar "borsa skandalları" ile çalkalanan bir şirketin genel müdürü olur... Evet okuyucular, şu sıralar "ölü eşeği piyangoya koyanlar, yürüyeceğimiz yola çukur açanlar" gırla gidiyor. Aman biz biz olalım bu "fırsatçılara" aman vermeyelim. 
 



Bu haber 772 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    3,372 µs