Roma bıçağı olmaz! Zülfikar laz

1 Nisan 2008 16:26 tsi
Kurtlar puslu havayı sever ve dahi AKP’nin şu an bulunduğu coğrafya tam da pusun ortası. AKP’ye ilişkin kapatma davası, şu veya bu şekilde parti içi dengeleri değiştirecek. Hele Başbakan Erdoğan’a siyaset yasağı gelirse.. O zaman kurtlar

Türkiye Cumhuriyeti’nin iktidardaki partisi AKP, tarihinin en zorlu günlerini yaşıyor. Daha doğrusu bu günlerin başında.

Başında çünkü, bugüne kadar AKP ve lideri hep kendilerine yönelik muhalefetle uğraştı. İster Meclis’de olsun ister Meclis dışında. 

Ama bugün parti çok önemli bir eşiğin önünde bulunuyor. AKP; eğer kapatma davası Başbakan Erdoğan’ın siyaseten yasaklanması ile sonuçlanırsa, hiç kuşkusuz bölünme ve liderlik savaşlarına sahne olacak.

Bu kehanet değil işin doğası. AKP’nin “herşeyi”, hatta kimi siyaset bilimcilere göre seçmenin yüzde 90’ı sayılan Erdoğan’dan “sonra” AKP’nin kontrolü hayli güç olacak.

Kuzuların sessizliği?

AKP bu anlamda, yani Erdoğan’a alternatif olacak isimler konusunda sessiz. Ama bu konuşulmadığı veya böyle bir ihtimalin olmadığı anlamına gelmiyor.

Pekala ve herkes biliyor ki, AKP’de liderlik yarışı çok olası bir ihtimal ve hem “içeriden” hem de “dışarıdan” bu “şehveti” kaşıyacak pek çok güçlü odak bulunuyor.

Nitekim, kapatma davasının önüne geçebilmek için TBMM’de gerekli vekil sayısını bulmak üzere “endişelenen” AKP’nin, grup başkanları eliyle milletvekillerini 40’arlık gruplar halinde toplamaları, görüşlerini almaları ve Başbakan’a rapor sunmaları bunun ilk işaretlerinden.

Başka işaretler de mevcut. Örneğin tamamen hukuki bir karar olmasına rağmen, Anayasa Mahkemesi’nin “kapatma istemine” oy birliği ile, Cumhurbaşkanı Gül’le ilgili bölümü ise 7’ye 4’lük oranda oy çokluğu ile kabul etmesi dahi bu kulislerin ana konularından.

Daha açık söylenmesi gerekirse, Abdullah Gül’ün Köşk sonrası siyasete dönüşü, hatta, bakın neler düşünülüyor, Cumhurbaşkanlığı görevinden ayrılarak partinin başına geçme olasılığı bile tartışılıyor.

Bunlar daha birinci gün olanlar. Öte yandan AKP bölünme tehlikesi ile de karşı karşıya. Bunu tetikleyebilecek ilk etken elbette Erdoğan sonrası liderlik çekişmeleri olabilir. Ama başka varyantlar da söz konusu.
Örneğin, kapatma davasını önlemek için atılacak anayasal adımlardan DTP’nin muaf tutulma ihtimalinin AKP içinde bulunan Kürt milletvekillerini üzebileceği söyleniyor.

Kimi yorumcular, “bu türden maddelere el kaldıran bu vekiller, seçildikleri şehirlere bile dönemez” iddalarını dile getiriyorlar. Böylesi bir çatlağın genişliği de hallice olabilir. Zira AKP’de-bizzat Başbakan’ın söylediği gibi-75 Kürt milletvekili bulunuyor. Ve bunlar hâla detaylar.

Yasağın zamanı, seçim(ler)e denk gelirse

Eğe Anayasa Mahkemesi siyasi yasakları uygun bulursa, bunun yaratacağı krizden başka zamanlaması da partiyi sallayacak. Zira 6-12 ay arası süreceği varsayılan dava sonucu mahalli seçimler dönemine denk gelebilir.

Bu denklik, düşen vekiller nedeni ile bir genel seçime (ve aynı zamanda güvenoyu tazeleme ve gövde gösterisi bağlamında AKP’de bunu kuvvetle isteyebilir) ek olarak, anayasa değişiklikleri için bir referanduma (toplamda üç sandık) dönüşebilir.

Bu halde milletvekilleri yüzlerini kime çevirecekleri sorusuyla karşı karşıya kalabilirler. Araya girecek Kongereler ise işin cabası.

Dış ataklar

Bu süreç AKP’ye yönelik siyasi beklenti saldırılarını da tetikleyebilir. Uzun zamandır yeni bir oluşum inşa etmek için çeşitli girişimlerde bulunan bir çok politik mahfil, bunu fırsat bilecek ve AKP’li vekiller içinde uygun olanları kapmaya çalışacak.

Merkez sağ veya “muhafazakar sağ” içinde öyle isimler var ki, bir çoğuna “hayır” demek zor olabilir! Abdüllatif Şener, Recai Kutan, hatta Necmettin Erbakan, Mesut Yılmaz, Süleyman Demirel, sair.

Yine en dramatik olanı AKP’nin bünyesinden çıkacak lider adaylarının yarattığı sansasyon olabilir. Şimdiden bazı isimler zikrediliyor. Ama hangi isim “şu an” kulağınıza gelirse onu yok sayın!

Çünkü Turp’un büyüğü heybede!

 

* "Sende mi Brütüs!"

Bu haber 3,406 defa okundu.