siyasi çözüme doğru mu? | " /> siyasi çözüme doğru mu? | "/>

En Sıcak Konular

Kürt sorununda siyasi çözüme doğru mu?

31 Mart 2008 17:24 tsi
Kürt sorununda siyasi çözüme doğru mu? AK Parti’nin kapatılması, darbe girişimleri, Ergenekon’a yönelik operasyonlar, ABD ile ve AB ile ilişkiler hepsi Kürt sorunundan bağımsız değil. Peki bu sorun çözüm rayına girdi mi? Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu ile çözümü ve sorunun iktisadi boy

Son gelişmelere topluca baktığınızda Kürt sorununda siyasi çözüme gidiliyor mu sizce?

Gözüken o ki, bütün aktörler, bir siyasi çözümü gündemlerine almış durumdalar. Bu sadece ABD’nin bir talebi değil. Bu coğrafyadaki taraflar bu meselenin silahlı olmayan bir şekilde çözülmesini istiyorlar. Benim görebildiğim kadarıyla bir razı gelme durumu var. Ama bunun nasıl olacağına dair bir ipucu yok. Her aktör birbirinin hamlesini bekliyor. Bir belirsizlik var. Fakat benim konuştuğum insanlar işe nasıl başlanacağını bilemeseler de, Kürtler taleplerinin karşılanmasında hükümet tarafından bir esneme bekliyorlar.

O zaman taraflar birbirlerinin hamlelerine baktıkları için, bir kısır döngü var…

Evet bir bakıma öyle ancak, AK Parti’de konuştuğum milletvekili veya siyaseti belirlemeye yakın insanlar, "bu mesele çözülmeyecek bir mesele değildir, ama bunun bir zamanlaması gerekir" diyorlar. Ben biraz umutlandım. En azından bu meselenin konuşulabilir olması umut verici. AK Parti’nin nasıl çözeceğini bilemesek de, AK parti’nin daha ziyade din üzerinden bir ilişki üzerinden gitmek istediğini görüyoruz.

Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, kara harekatı sonrası verdiği brifingde “Tamam bu iş sadece askeri önlemle çözülmez ama siyasi çözüm diyenler de PKK’nın tezlerini öne sürüyorlar” dedi. Acaba PKK’nın tezleri dışında tezleri taşıyan bir AK Parti mi TSK’nın kabul edeceği siyasi çözümün aktörü?

Bu konularda kesin konuşmak çok zor. Geçenlerde Aydınlar Bildirisi çerçevesinde Cumhurbaşkanı ile görüşmüştük. Basına da çıktığı için rahatlıkla söyleyebilirim. Cumhurbaşkanı askerlerin de bu meselede silahlı çözüm yanlısı olmadıklarını söylemişti. Bu ordunun da bu noktaya geldiğini gösteriyor. Herkes "attığı adımın başka bir anlamı, implikasyonu olur mu" diye sorduğu için bir açmaz var. Bu, diğer aktörler, PKK ve DTP için de geçerli. Ama bunun aşılması lazım. Nasıl aşılacağını bilmiyorum. Hükümetin attığı adımın anlamlarını, implikasyonlarını, karşı maliyetlerini düşünmeden bir adım atması gerekiyor.

Peki hocam siz yazılarınızda bütçe ile demokrasi arasındaki ilişkiye de değiniyorsunuz. Savunmaya harcanan pay bir dönem düşmüştü fakat yeniden yükselmiş durumda. Buradan hareketle acaba, Kürt sorunuyla askeri yollardan mücadele etme devam edecek mi? Yoksa bütçedeki pay azalmayacak ama aynı zamanda Kürt sorunu da siyasetle mi çözülecek?

Ordunun bütçeden aldığı pay meselesinin hem siyasi ince dengeler boyutu var hem de Türkiye’nin komşularıyla ilişkileri boyutu var. Bunun doğrudan Kürt meselesiyle bağlantılı görmek gerekmiyor gibi geliyor bana. Ama demin dediğim gibi, "Kürt meselesininin siyasi çözümü gerekir" diyen aktörler arttıkça, ki buna ordu da dahil, çözüme yaklaşılabilir. Uluslararası ortam da buna müsait...

Kuzey Irak operasyonu sonrası yaşanan tartışmaları göz önüne alırsak, bu savaşın TSK’yı da yıprattığını söyleyebiliriz. Muhalefet bile eleştirdi. Dolayısıyla çözüme bir razı gelme durumu var mı?

Valla bu sorunun bu kadar zamandır niye çözülemediği de pek anlaşılır bir şey değil…

Ama burası Türkiye, burada anlaşılmaz şeyler pek ala anlamlı olabiliyor…

Evet… İşte böyle gelişen güvensizliğin, bir tarafın diğer tarafı kabullenmemesi gibi bir arka planı var. Kürtler buradalar ve buranın vatandaşları… Kuzey Irak’a gitmeyecekler. Terör denilen mesele de bitmiyor öte yandan. Kürt gençleri bir inanç, düşünce doğrultusunda hayatları hakkında bir karar veriyorlar, dağa çıkıyorlar vs… Bu da bitmiyor. Bu karmaşa içinde tabii ki ‘ha diyince’ çözülmeyecek ama çözüm için adımların zamanı geldi de, geçiyor bile. Bütçe meselesine gelince, bütçede payın yüksekliği, ordunun siyasi ağırlığının doğrudan bir payı olduğunu düşünmüyorum. Türk ordusu böyle bir bütçe talep ederken, yurtdışından gelecek tehlikeler haricinde iç meseleler de dikkate alınıyor.

Şurası önemli… Çatışmanın olmadığı, demokratikleşmenin ve AB sürecinin hızlı olduğu  99 sonrası dönemde cumhuriyet tarihinde ilk defa eğitime ve sağlığa ayrılan pay savunmanın üzerine çıkmıştı. Şimdi tersine döndü tekrar ve demokratikleşme yavaşlamış durumda…

Tabii ki öyle, ama bütçenin ötesinde, çözümün olduğu bir durum sadece askeri harcamaları değil, yatırım iklimini de değiştirecektir. Kürt meselesinden dolayı Türkiye’nin risk primi yüksek, faizi yüksek… Dolayısıyla çözüm, diğer ekonomik parametrelerde de iyileştirmeleri sağlayacaktır.
 
Peki demokratikleşme mi kalkındırır, kalkınma mı demokratikleştirir?

Bu sorunların arkasındaki teorik çerçeveler çok yıprandı. Bence belki geçmişten daha fazla toplumu göz önüne alan bir bakış açısının daha önce görülmedik kalkınma performanslarını beraberinde getirebilir. İnsanlar kendi hayatlarını belirleyen kararlara katıldıkları zaman, daha iyi sonuçlar çıkabiliyor. Kalkınmanın sorunun önemli bir ayağı sermaye birikim süreçleridir. Bu süreçlerde de tekelci ve kartelci oluşumlar görülür. Demokratikleşmiş bir ülkede toplumun katılımı da bu oluşumlara daha sağlam engel oluşturabilir. Toplumun ekonomiye daha fazla katılması gerekiyor. Dolayısıyla bir ikilem içerisinden bakarsak kalkındıkça demokratikleşme geçerli değil. Tersini söylemek mümkün.

Zaten 80 yıllık deneyim de bunun olmadığını gösteriyor…

Evet, kalkınma aktörleri olan bir süreç ve bu sürecin aktörleri bürokratlar. Çünkü kalkınma kaynakların kullanımını da içeriyor. Türkiye ve diğer ülkelerin deneyimleri açısından bakarsak bu süreçlerde, devletin varlığıyla birlikte hedeflenenlerinin gerçekleşmediği bir durum ortaya çıkarmıştır. Sovyetler de buna dahil. Dolayısıyla başka bir yol izlemek lazım. Zamanın ruhu, daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi diyor.

www.iyibilgi.com özel İlhan Döğüş



Bu haber 1,502 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,638 µs