En Sıcak Konular

Nihat Genç'ten Erbakan yazısı...

31 Mart 2008 16:48 tsi
Yazar Nihat Genç'in, bir internet sitesine yaptığı açıklama yine olay yaratacak nitelikte. Yazısında Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan'dan övgüyle bahseden Genç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Nur Cemaati Lideri Fethullah Gülen'i ise sert ifadeler

İste Nihat Genç'in yazısı:

28 Şubat öncesi Erbakan Hoca’yı çokça eleştirdim, ancak, 28 Şubat'a karşı çıktım, her neyse, Erbakan Hoca’nın kıymetini ben Irak’a Amerika saldırdığında yani tamı tamına 2003 yılında idrak ettim.

Mesela bizler Doğu Konferansı’nı kurarken Erbakan Hoca’nın D 8’inden hareket ettik ve bu ülkenin dış politikasında D 8 bence çok şeyin başlangıcı.

Sanırım Amerika’nın ve batının Erbakan Hocayı baş düşman ilan etmesinin sebebi de bu D 8 hikayesidir. Genç okuyucular bilmeyebilir, kısaca D 8 nedir anlatalım. Dünyada Avrupa Birliği, Şangay, İslam Konferansı, Arap Birliği vs. birçok ortaklıklar kurulmuştur. Ama sadece D 8, Doğulu Müslüman Ülkeleri bir araya getirerek büyük bir siyasi güç oluşturmayı denedi ve Erbakan Hoca iktidara geldiğinde bu siyasetini harekete geçirmeye çalıştı. Ve ne olduysa burada oldu ve dünya üstüne çullandı.

Bugün bizim de siyasi görüşümüz budur, doğulu ülkeler, yani batının bombaladığı işgal ettiği Müslüman ve doğulu ülkeler ancak biraraya gelerek birbirlerini koruyabilir ve biraraya geldikten sonra kültürel, siyasi, askeri ilişkileri yoğunlaştırmanın dışında; birbirlerinin ürettikleri malları birbirleri satın alarak bir iç pazar dayanışması ve sonra gelişecek bu büyük iç pazarın bu ülkeleri Avrupa Birliği benzeri büyük bir siyasi güç haline getirmesi düşünülmüştür.

Erbakan Hoca sanırım bu fikri ünlü yazarımız Sezai Karakoç’tan esinlendi, sanırım bizler de Doğu Konferansı’nı kurarken bu fikirlerden feyz aldık. Sanırım bu fikrin en önemli tarafı bu büyük iç pazarın sosyal kaynaşmayı ve sosyal karışmaya müsait ortak bir kültürel geçmişten geliyor olmalarıdır. Evet, bu fikrin hayata geçirilmesini engellemek için Erbakan Hoca’ya yapmadıklarını bırakmadılar ama; bu fikir halen ortada ve bizim önümüzde.

Hocayla ilgili diğer düşünceme geleyim. Irak savaşı başladığında Tayyip Erdoğan medyası ve özellikle Fethullah Gülen medyası Amerika’nın yanında yerlerini aldılar. Açın gazeteleri okuyun, hepsi utanmazcasına Amerika’nın yanında yer aldılar ve bizler Müslüman bu siyasetçilerin Amerikancılıkları karşısında oturup çaresizlikten ağladık ve Irak’ta Müslümanlar nükleer bombalarla soykırımdan geçirilirken "bir Müslüman yok mu" diye feryat etmeye başladık, açın yazılarımızı okuyun.

İşte iktidardaki Müslümanlar Amerikan’ın yanındayken, Erbakan Hoca ve partisi Amerika’ya karşı sert bir siyaset izledi ve onlarca şehirde, birbirinden heyecanlı, coşkulu, Amerikan karşıtı mitingler düzenlediler. İşte o günlerde anladım ki düşman sınırımıza dayandığında; bu toprağı savunan kimdir, yanımızda aynı cephede kimler yer alıyor, işte bu soruya Fethullah Gülen cemaati değil, Tayyip Erdoğan medyası değil, sadece Erbakan Hoca ve partisi destek verdi. Bize o günlerde güç verdiler. Ben o mitinglerden birçoğuna katıldım, Recai Kutan ve Şeref Malkoçlarla aynı mitinglerde aynı platform üzerine çıkıp halkı selamladım.

Erbakan hocayla ilgili bir diğer düşüncem şudur. Bugün Fethullah Hoca’nın Amerika ve Papa bağlantıları ve diyalog rezaletleri benim canımı çok sıkıyor, çünkü bizim kimseye şirin görünecek tarafımız yoktur, biz Fatih’in çocuklarıyız. Ama biz Fatih’in çocuklarıyız diyen bu geniş Müslüman siyasette sadece Erbakan Hoca’dır. Ayrıca Fethullah’ın ideolojik eğitimlerine baktığımızda Fethullah Gülen isminin Allah ve peygamberden sonra geldiğini görürüz, yani, kendini sıralamada nerdeyse üçüncü sıraya koyar ve bu son günlerdeki İngiliz gazetelerinin iddiasına bakılırsa haşa estağfurullah ikincisi gibi tövbe tövbe.

Neyse, Erbakan hoca, Allah, Peygamber der ve sonra Vatan toprağı der, sonra, ezanlar der, sonra şanlı büyük tarihimiz der ve kendine sadece "Siyasi bir lider" pozisyonu verir. Bence Erbakan hoca kutsal makamlardan hiçbirine sulanmamış, kendini heyecanlı kitlesine "Siyasi bir lider" olarak benimsetmiştir ve imam dediğimiz, hoca dediğimiz, "Önder" kavramını Fethullah Gülen gibi hiçte zorlamamıştır.

Şunu da söylemek istiyorum, Fethullah Gülen’in kitlesi cemaati ya da bu muhteremin gölgesinde büyümüş onbinlerce genç insana söyleyecek tek lafım yoktur, ben, Amerika’yla Papa’yla pazarlık yapan bu cemaatin tepesindeki beş-on adamı kastediyorum..

Erbakan hoca için bir başka güzel lafım şu olacaktır, Erbakan hoca bu topraklarda mesela askerden bu kadar sert darbeler yediği halde, askerlik kurumuna saygısını esirgememiş, askerliğin Peygamber ocağı olduğunu dilinden düşürmemiş ve vatan, devlet, memleket zeval görmesin diye yeri geldi ve hala sessiz kalmasını bilmiştir, bu da büyük devlet adamlığına delalet eder.

Hoca için bir başka lafım da şimdi Tayyip Bey’e ders olsun, Hoca, en sert siyasi krizlerin ortasında bile esprili mizahlı üslubuyla dalgasını geçerek yani siyaseti yumuşatarak halkı, sevenlerini eğlendirip, güldürerek, yani zekasıyla siyaset yapmıştır ve Türk siyaset tarihine altı kızarmış kadayıflarıyla ve son seçimde ilkokul zekasına hitap eden basit çizimlerle parti propagandasını örnekleyerek anlatması hepimizi mutlu etmiştir.

Ve hoca hiç şüphesiz kırk yıla varan siyasi hayatında milyonlarca Anadolu çocuğunu tertemiz ülke sevgisi ve Müslüman değerlerle büyümesini sağlamıştır.

Bu güzel iltifatları çok çok çoğaltmak mümkün. Ancak yanlışlarına da bir kaç cümle değineyim. Öncelikle bu Milli Görüş camiası hocanın da tahminleri ötesinde büyümüş ve kontrolü zorlanmış ve bir yığın yan kuruluşun gelir gider hesapları konuşmaları yayınları medyanın da gayretleriyle tam bir curcunaya yani kontrolsüzlüğe ulaşmıştır.

İkincisi, partinin gelir gider tablosunu geleneksel kaidelere uyarak güvendiği insanları kasa tutarak yönetmeye çalışmış ve bunun acılarını mahkum olarak ödemiştir, oysa, kamuoyunun önünde çok daha net açık bir hesap sorgulama Erbakan Hoca’yı rahatlatırdı.

İkinci eleştirim, Erbakan Hoca, diğer siyasi liderlerimiz gibi ikinci ismin büyüyüp gelişmesine imkan vermedi, baksanıza gençliğin sevgilisi Numan Kurtuluş hala sıra bekliyor ki, 90’lı yıllarda çoktan ikinci üçüncü ve dördüncü isimleri yetiştirebilmeliydi.

Asıl büyük eleştirim ise şudur, ben, Türkiye Cumhuriyeti’nde siyaset yapacak insanların çok daha dikkatli bir siyasi program yürütmelerini beklerdim, bakın, bu fazlasıyla sert ve fazlasıyla köyden kasabadan oluşmuş kitlelerin heyecanlarına oturmuş siyasi manifestolar Türkiye’ye çarptı ve Erbakan Hoca bir anlamıyla tadıyla iktidara gelemedi. Mesela ben niçin Erbakan’ın saflarında değilim, işte bu yüzden, daha kontrollü daha uyumlu daha geniş kitleleri kucaklayacak bir siyasi dil kurmaya çalışırdım ve siyaseti bütünüyle "dinin" tesisi için kullanmazdım. Ben dinin "sosyal hayatta yükselmesi için" çırpınırdım, ama devletin bizatihi din tarafından bu kadar zorlanmasına karşı çıkardım, çıkıyorum.

Ben, bağımsız Cumhuriyetimizle, Müslüman geleneklerimizin yan yana yaşayacağına inanmış bir kardeşinizim. Bağımsız cumhuriyetimizde bugün beş vakit ezan yüzbinlerce camimizde okunuyor ve bağımsız cumhuriyetimiz bu beş vakit namaza bir de İstiklal Marşını koyarak, yani hakkıdır hakka tapan mısrasını, her sabah askeri birliklerde içtimaada okuyarak Allah’ın sesini kışlalarda yükseltmektedir. Ancak geriye dönüp baktığımızda Müslüman’ım deyip siyaset yapanlar siyasetin gündemine son otuz yıldır ısrarla ve durmadan başörtüsünü taşıyarak ve başörtüsü tartışmalarıyla devlete askere karşı halkımızın tarihlerden akıp gelen samimi bağlılığını rencide etmiştir demeyelim ama tartışmalı hale sokmuştur.

Kardeşlerim, Erbakan Hoca’nın siyasetine saygı duyalım ama ders çıkartalım, nerde yanlış yaptı, şimdi biz yeniden nerden başlayabiliriz, ben, şunu ısrarla söylüyorum, düşman kapıya dayandığında ve bugün işte Irak’ta milyonlarca kardeşimizi öldürdüğünde anlıyoruz ki, yalnızız, bizler, birbirimize sarılacağız, ben cumhuriyetçiyim, sen dincisin, böyle şeyler yok, hepimiz yanyana gelmenin yolunu mutlaka bulmalıyız.

Ne Fatih’ten geçeriz ne Mustafa Kemal’den, ne de bu toprağı ona buna peşkeş çekeriz.. Her neyse, bugün sizler Erbakan Hoca’nızla iftihar etmekte haklısınız, çünkü, bakın diğer cemaatlere ve siyasi yapılara, ne kadar kolay batılıların Papa’nın Amerika’nın koluna girip onların adamı oluveriyorlar, peki Erbakan Hoca ve sevenleri hala niçin ayak diriyor, şundan, Erbakan Hoca’yla düşüp kalkanlar tarihlerini bilir kültürlerini bilir ve bu geçmişten aldıkları büyük güvenle kimsenin adamı olmazlar, olmadılar..
 
8 sütun



Bu haber 1,214 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,153 µs