En Sıcak Konular

'Günahlar her zaman iyi reyting yapar!'

30 Mart 2008 12:20 tsi
'Günahlar her zaman iyi reyting yapar!' Ekranlarda izlediğimiz pek çok popüler programın arkasında imzası bulunan isimdir yapımcı Fatih Aksoy. Televizyonların hızla program öğüttüğü bir dönemde tutacak programları ayırt etmek de tabii ki marifet istiyor. Fatih Aksoy, işin sırrını açıkladı...

İnsanın günahları konusu her zaman iyi reyting yapar 
 
Ekranlarda izlediğimiz pek çok popüler programın arkasında imzası bulunan isimdir yapımcı Fatih Aksoy. Televizyonların hızla program öğüttüğü bir dönemde tutacak programları ayırt etmek de tabii ki marifet istiyor. Fatih Aksoy, işin sırrının programın kodlarını çözmekte olduğunu söylüyor. Ona göre insanın günahları iyi bir konudur ve ilgi çeker. Aksoy’a göre, Kim 500 Milyar İster bir bilgi yarışması değil, insanın günahları ile ilgili bir dram.
Yapımcı denildi mi ilk akla gelen isimlerden biridir Fatih Aksoy. Pop Star, Kim 500 Milyar İster?, Buzda Dans, Ünlüler Çiftliği gibi çok konuşulan yapımlara imzasını atması önemli bir faktör. Zaman zaman söyledikleri ve özel yaşamı ile gündeme gelmesi de onu diğer yapımcılara göre daha popüler kılıyor. Fakat o, yapımcılığın çok da ciddiye alınacak bir iş olmadığını, sadece insanları eğlendirdiklerini söylüyor.

Şu anda ekranlara yarışmalar ve diziler hâkim. Türk televizyonculuğunu nasıl buluyorsunuz?

Televizyon orta sınıf eğlencesidir ve orta sınıf bütün dünyada benzer özellikler taşıdığı için benzer şeyler bütün dünyada tutar. ‘Var mısın Yok musun?’ Türkiye’de çok izleniyor. Hayır, dünyanın her yerinde çok izleniyor. Bunlar iyi mi kötü mü diye soruyorsanız televizyon bu kadar işte. İnsanı eğlendirecek, bazı hallerde davranış modelleri oluşturacak olumlu şeyler sunmaya çalışacak.

Son yıllarda yapımcılar çok fazla ön planda. Kendinizi kral gibi hissettiğiniz oluyor mu?

Estağfurullah. Ne kral koltuğuna oturduğumu ne de kral olduğumu hissettim. Bizim işimizde her şey bizim elimizde gibi görünüyor. Bu, olayın görünen tarafı ve tümü ile yalan. Biz bir sürü şeyi deneriz, bunlardan bazıları tutar bazıları tutmaz. Seyirci bazılarını sever bazılarını sevmez. Biz ancak ilginç bulduğumuz şeyleri, insanları ortaya çıkarırız. Bizim yaptığımız işin diğerlerinden daha özel olduğunu düşünmüyorum. Örneğin şu binaları yapan insanlar bina yapmışlar, biz içerisine girip oturuyoruz ve bu binalar bin yıldan uzun süre yaşayabiliyor. Çok değerli buluyorum bunu. Biz işimizde başarının en fazla yüzde ellisini sahiplenebiliriz öbür yüzde ellisi televizyon kanalının yöneticisinindir.

Bir ara MED Yapım neredeyse rakipsizdi. Son dönemde birçok yapımcı çıktı. Pastanızın bölündüğünü düşündünüz mü?

Şimdi şöyle düşünmek için zaten sersem olmak gerekir; “ben varım ve başka kimse girmesin buraya”. Sektör büyüyor. Sektör büyürken de başka insanlar girecektir, bunu bilirsiniz, bilmeniz gerekmektedir. Yeni oyuncuların içinde başarılı olanlar da olmayanlar da vardır. Benim derdim şu; ben bu sektörde şirketimi kalıcı yapmak istiyorum. Benden sonra da hâlâ seyredilir şeyler yaparsa bu şirket mutlu olacağım. Bunun dışında rekabet olacak. Rekabet, sektörü canlı tutar. Dolayısı ile ben de rakiplerim ile son derece iyi ilişkiler içerisindeyim. İçinde bulunduğumuz sektörü etkili kılmak önemlidir. Ben her sene çok başarılı işler yapamayabilirim, ben iyi işler yapmadığım zaman başkası iyi işler yaparsa biz yine insanları ekran karşısında tutabiliriz. İnsanları televizyon karşısında tutmazsanız iş küçülür.

En popüler yapımcı olmanız neden kaynaklanıyor?

Ben böyle bir şey olduğunu bilmiyorum. İnsan kendisinin popüler olup olmadığını bilmez. Tabii tuhaf, ben işimle ilgili olmayan herhangi bir şey yapmadım. Belki kamuoyu önünde yaşanan bir ilişkiden kaynaklanan bir durum olabilir. Yaşadığım şeyden mutsuz değilim ama sonuçlarından mutsuz olduğum kesin. Yapımcılar dünyada da çok tanınmazlar, tanınmamaları da gerekir. Yapımcıların tanınmasının bir manası da yoktur. İşleri ile ilgili gerekirse bir şey söylerler, onun dışında çok da ortalığa çıkmazlar. Ayrıca en popüler yapımcı olduğumu da düşünmüyorum açıkçası. Daha popüler yapımcılar da var.

Mesela kim var?

Yani bilemiyorum. Osman Yağmurdereli var. Yapımcı denilince insanların aklına ben mi geliyorum bilmiyorum. Ama şöyle bir durum var; dizilerin yapımcıları çok ortada görünmüyor. Çünkü dizileri seyrediyoruz ama o kadar konuşmuyoruz. Buzda Dans’ın yapımcısıysanız orada konuşuluyorsunuz. Benim yaptığım programlar çok başarılı oldu. Kim 500 milyar İster?, Film Gibi, Pop Star çok izlendi. Bunlar kısa dönemde herkesin tanıdığı bir olay haline gelince yapımcısı da merak ediliyor. İnsanlar dizileri seyrediyor ama başka bir şey yapmıyor. İnteraktif bir ilişki halinde değiller.

Zihninizden geçeni hemen söylüyorsunuz. Birçok cümleniz çok konuşuldu. Bu rahatlık nereden geliyor?

Ben kimseye bir şey satmıyorum. Halkın çok beğendiği şeyleri, hoşuna gidecek şeyleri söylemek zorunda değilim. İdol değilim, bir şey değilim. Dolayısı ile bir şey düşünürsem onun tersini söylemem için bir nedenim yok. Söylemek için zemin varsa biri sorarsa söylüyorum.

Bir açıklamanızda ‘ben sosyolog değilim, bir sosyal sorumluluğum yok’ diyorsunuz. Gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz?

Bunun açılması iyi oldu. Bence dünyanın en tehlikeli şeyi şudur; siz kendinizi bir pozisyona sokarsınız tepeden inen, yukarıdan aşağıya jakoben bir bakışla toplumu düzeltmeye, düzenlemeye çalışırsınız. Siz bazı şeylerin doğru olduğunu düşünürsünüz ve doğru olan şeyler için toplumun da o yönde yönlendirilmesini sağlamak istersiniz. Ben bunu çok tehlikeli bulurum. Bu bir politik tavırdır. Yoksa sosyal sorumluluğum yok, bilmem ne bilmem ne sersemliğinde bir şey değil bu. Ben bu bir tür toplum mühendisliği yapmanın televizyonların işi olmadığını, televizyoncuların ne böyle bir misyonu olduğunu ne de böyle bir görevin onlara verildiğini düşünüyorum. Çünkü bu çok tehlikelidir. Sizin elinizde böyle bir araç varken insanları bir şeye yönlendirebilirsiniz, öyle bir şey yaptığınızı varsayabilirsiniz. Şimdi siz kendinizi ve çapınızı bilmek zorundasınız. Siz televizyon programı yapıyorsunuz, insanları eğlendirmek için kendinizi fazla ciddiye almanızın da bir anlamı yoktur. Ben hep şunu söylerim; benim yaptığım bir program bir yarar sağlayabilir bu ikincil şeydir. Ben şahsen bir programı seyredilsin diye yaparım. Zararlı olmaması için de elimden geleni yaparım. Zarar vermemesinden kasıt ne? Ben yetişkin insanların televizyon seyrederek çok fazla etkileneceklerini düşünmüyorum. Etkileniyorlarsa da etkilensinler n’apayım yani; televizyonda gördüğü bir şeyden de bir şey yapıyorsa yapsın. Çocukların televizyondan etkilendiğini düşünüyorum. O yüzden de çocukların televizyon izleyecekleri saatte onları etkileyecek, gelişmelerini olumsuz etkileyecek şeyler yapmadım, yapmam. Siyasi partilerin bir misyonu vardır. Bizim de kendimizi bir siyasi parti gibi değerlendirmemiz ve böyle davranmamız doğru değil. Bu manada bir televizyon kanalının patronu gece-gündüz kanalı kullanıyor. Bunu yakışıksız buluyorum. Ben bir yapımcı olarak kendime bir misyon atfetmenin uzun vadede zarar getireceğini düşünüyorum topluma.

Yaptığınıza pişman olduğunuz bir program var mı?

Hayır, bu manada bir şey olmadı. Bir program yaptığımda toplumda herhangi bir çatışmayı körükleyen bir şey olur mu olmaz mı diye bakarım. Bir program yarar sağlar mı bilmem ama zarar verir mi diye bakarım. Bu manada pişmanlık duyduğum bir şey yok. Ama yaptığım, fakat iyi olmayan programlar var.

Neden yeni şovmenler yetişmiyor?

Şov programları biraz sabır gerektiren işler. Başlayıp onun üzerinde ısrar etmek gerekir. Şimdi ekranlardaki sert rekabet buna fazla imkân vermiyor. Televizyonlar şimdi Beyaz’ın çıktığı dönemki televizyonlar değil. Yani ilk dönem reytinglerini alırsanız Beyaz’ın o zaman o programı yapamamanız gerekir.

 

--------------------------------------------------------------------------------

‘Kim 500 Milyar İster?’ bir bilgi yarışması değildir

İlk izlenim iyidir. İlk izleğinizde anlaşılır bir şeyse tutabilir; çünkü televizyon karmaşık şeyleri sevmez. Siz kodlarını çözerseniz iyi iş yaparsınız. Formatı doğru okursanız insanların seyredeceği şeyleri bulursunuz. Doğru okumaktan şunu kastediyorum. İnsanlara neyi seyrettireceğim, bu ne hakkında gibi soruları sorarım ben kendime. İnsanın günahları iyi bir konudur. İlgi çeker, hepimizde vardır bunlar ve de sürpriz bir program aslında o programda değildir. Yani ‘Kim 500 Milyar İster?’ bir bilgi yarışması değildir. İnsanın günahları ile bir dramdır. Siz bunu böyle okursanız iyi bir şey yaparsınız, okumazsanız bir bilgi yarışması yapıyor sanırsınız. Seyrederken sizin seyrettiğiniz şey bir bilgi yarışmasıdır. Yaparken bizim yaptığımız şey bir bilgi yarışması değildir. Pop Star bir gladyatör dövüşüdür.

“Popüler olduktan sonra beni ilgilendirmezsiniz dedim”

Ben televizyon programı yaparken o televizyon programı içerisindeki insanların tamamına “Bakın arkadaşlar bu bir televizyon programı. Başarılı olursa bu iş, siz çok popüler olursunuz, olduktan sonra siz beni ilgilendirmezsiniz.” dedim. Bunu kaç milyon kere söyledim anlatamam size. Yetişkin bir insansın, bileceksin hiçbir şey yapmadan ünlü olduğunu ve yetişkin bir insansan o programdan sonra kendi hayatına geri döneceksin. ‘Ünlü oldum bunalıma girdim.’ Yok canım. Benim kafam çalışıyor, sizin kafanız da çalışıyor. Dünyanın en kolay para kazanılan işidir bu. Keyif aldığınız bir şeyi yapıp gidersiniz sonra da dünyanın parasını alırsınız. Böyle olduğu için zaten öne çıkmak da çok zordur. Binlerce insandan birkaçı öne çıkacak, diğerleri unutulacak. Bundan daha normal ne olur ki. N’apalım biz anlamadık ki! 

Rahime Sezgin / Zaman Pazar



Bu haber 422 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,933 µs