En Sıcak Konular

'Yargısal darbeye hayır!'

29 Mart 2008 12:03 tsi
'Yargısal darbeye hayır!' "CHP lideri Baykal, seçim sandığında yenemediği AKP’nin yargısal darbe yoluyla tasfiyesine umut bağlamış durumda. MHP lideri Bahçeli, yargısal darbe yoluyla AKP’nin başını, Tayyip Erdoğan’ı yok etmeyi amaçlıyor. Bu tablodan uzlaşma çıkm

Hasan Cemal / Milliyet

Anayasa Mahkemesi, ‘yargısal darbe’ye geçit verecek mi?..

İktidarla muhalefet aynı demokrasi çizgisinde buluşup şöyle bir ses verebilirler mi:
“Rejime dıştan müdahalelere hep birlikte hayır diyoruz. Askeri darbelere de, hukuki darbelere de hayır! Bizim için nihai hesaplaşma yeri, demokrasilerin gerçekleştiği son yerdir, yani seçim sandığıdır, milletin oyudur.”
Şöyle devam edebilirler mi:
“İktidar ve muhalefet partileri olarak, Türkiye’yi siyasal partiler mezarlığı olma ayıbından kurtaracak, gerçek demokrasi ve hukuk devletini rayına oturtacak anayasal düzenlemeler konusunda uzlaştık.”
Noktayı birlikte koyabilirler mi:
“AKP’yi kapatma davasını düşürecek ve laikliğe ilişkin haklı kaygıları giderecek şu düzenlemelerle açıklamaların yapılmasında anlaşma sağlanmıştır.”
Olabilir mi?
Ne yazık ki hayır.
Olabilse, işte o zaman Türkiye’nin yakın geleceğine dönük kara gölgeler ortadan kalkmış ve iyi niyetli sağduyu çağrıları yerini bulmuş olurdu.
Ama maalesef çok partili demokrasiye adım attığımızdan beri iktidar ve muhalefet partileri, böyle bir ‘demokrasi mucizesi’ni yaşatmadılar bu ülkeye.
Yaşatmış olsalar, Türkiye çoktan rayına girmiş, aş ve iş sorunlarını çözmüş, Yunanistan gibi, İspanya ve Portekiz gibi AB’nin birinci sınıf demokrasileri içindeki yerini almış olurdu.
Bunu başaramadık.
Bugün hâlâ neler yaşıyoruz.
CHP lideri Baykal, seçim sandığında yenemediği AKP’nin yargısal darbe yoluyla tasfiyesine umut bağlamış durumda.
MHP lideri Bahçeli, yargısal darbe yoluyla AKP’nin başını, Tayyip Erdoğan’ı yok etmeyi amaçlıyor.
Bu tablodan uzlaşma çıkmaz.
Sadece kavga çıkar.
Geçmişte örneklerini çok gördüğümüz, 27 Mayıs’ın, 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün, 28 Şubat’ın öncesinde ve sonrasında yaşadığımız o siyasal istikrarsızlık ve kavgaların bu ülkeye ne kötü bir maliyet ödettiğini, nasıl kayıp yıllar yaşattığını çok iyi bildiğimiz halde, ne yazık ki yine aynı yolun yolcuları gibiyiz.
Kurtulamayacak mıyız?
Yine kavga mı?
Yine kayıp yıllar mı?
Bu tablodan yine kavga çıkmaması için şimdilik tek bir çıkış yolu gözüküyor. Bu da Anayasa Mahkemesi’nin kendi içinde “Yargısal darbeye hayır!” demesidir.
Bu ihtimal var mı?..
Bilemiyorum.
Bildiğim bir şey var. Türkiye geçmişte olduğu gibi yine tehlikeli sularda yol almaya başladı. Ve tehlikede olan, kimilerinin sandığı gibi ‘laiklik değil demokrasi’dir.
Evet Erdoğan hükümeti, muhafazakarlık anlayışı ve laikliğe dönük bazı yaklaşımlarıyla toplumun bir kesiminde haklı kaygı ve tepkilere yol açtı ve de bu konuyu fazla önemsemedi.
Evet Erdoğan hükümeti, üniversitede başörtüsü-türban yasağının kaldırılmasına tüm öncelik ve enerjisini verirken, ‘sivil anayasa’yı unuttu.
Evet Erdoğan hükümeti, son birkaç yıldır demokratikleşme alanında ipe un serdi.
Evet Erdoğan hükümeti, Avrupa Birliği’ni 2005’den beri boşladı.
Evet Erdoğan hükümeti, Şemdinli’de, Hrant Dink cinayetinde, 301’de demokrasi ve hukukun üstünlüğüne yan çizdi.
Evet Erdoğan hükümeti, Kürt sorununda başlangıç noktasından farklı olarak milliyetçi rüzgarlara dümen kırdı.
Evet Erdoğan hükümeti, 2003-2004 darbe tertiplerini herkesten iyi bildiği halde demokrasi ve hukuk düğmesine basamadı.
Bütün bunlar gerçek.
Bunlardan dolayı Başbakan Erdoğan’ın, AKP’nin eleştirilmesi gerekir, eleştiriliyor da...
Ama bütün bunlar için AKP’den hesap -askeri ya da hukuki- darbeyle değil, seçimle sorulacaktır.
İşin püf noktası budur.
Demokrasi bunu gerektirir.
Bu ülkede bugüne kadar ne yazık ki iktidar ve muhalefet partileri arasında darbelere geçit vermeyen bir anlayış birliği kurulamamıştır. Demokrasi bir ortak platform olarak bir türlü içtenlikle benimsenmemiştir.
Dün de öyleydi.
Bugün de öyle.
‘Devlet’le, sivil ve asker bürokrasi ile oynamayı, oynaşmayı seven partilerimiz, sözde sosyal demokratlar dahil, siyaset sahnemizden hiç eksik olmadılar, olmuyorlar. Çok kolay devletçi olurken, demokrat olamıyorlar.
Bin yıldır yaşıyoruz bu gerçeği.
Ama aklınızdan çıkarmayın:
Bugün Türkiye’de asıl tehlikede olan demokrasi ve hukuktur.
Bu ülkede askeri ya da hukuki darbeciler ve de Ergenekon’cular, hiç kuşkunuz olmasın, Türkiye’nin AB ve demokrasi yolunu kesmeyi bir numaralı hedef olarak bellemişlerdir. Yargısal bir darbe, onları bu hedefin çok yakınına getirecektir.
Bu tehlikenin farkında mısınız?
Anayasa Mahkemesi, Türkiye’yi böyle bir maceraya atabilecek bir yargısal darbeye geçit verecek mi?
Yani kazık meselesi.

 

 



Bu haber 554 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,199 µs