‘Müşfik’ Kurt kapanı: Erdoğan nefes alamıyor!

27 Mart 2008 13:27 tsi
‘Uzlaşı’ önerileri ‘red edilmesi’ en zor isteklerdir. Kucaklaşma bazen ‘mecbur’ hale gelir. Bu ‘zorunluluk’ sizi kuşatan kolların “baskısına” razı olmak demektir. Nefesinizi kesse bile! O kollar

Şurası kesin; Başbakan Erdoğan siyasi hayatının en sıkıntılı günlerini yaşıyor. Tabii partisi AKP’de.

Üstelik durum hem “siyaset tekniği” hem de “psikolojik” bir sıkışmışlık ifade ediyor. Elbette en büyük dert parti hakkındaki kapatılma davası talebi. AKP’nin bu talebe karşın yapabilecekleri ise sınırlı.

Hemen hemen elindeki tek çıkış yolu, Anayasa’da yapılacak ve kararı bir referanduma götürek TBMM çoğunluğu. Fakat bu “tek çıkış” kapısına giden yol da hayli tuzaklı.

Psikolojik tuzaklar bu yolda ciddi engeller yaratıyor ve Erdoğan’ın nefes almasını zorlaştırıyor. Muhalefet partileri, CHP ve MHP, bir referandum ve Anayasa değişikliğinin, ülkeyi daha bir “kaos”, “siyasi kriz” ve “kutuplaşmaya” sürükleyeceğinin altını “anlaşılır” ve etkin biçimde savunuyorlar.

İnansın veya inanmasın kamuoyu bu mesajı alıyor. Yani AKP’nin önündeki ilk “politik psikoloji” engeli bu. Bir anlamda kendi can derdiyle uğraşırken, “başka” çıkış yolu olmadığını anlatamıyor.

İkinci “politik baskı” hamlesi, TÜSİAD ve “50 milyon kişi”yi temsil ettiğini söyleyen sivil toplum kuruluşlarından geliyor. Bu kesimin söylediği çok basit! “Uzlaşalım, kucaklaşalım, bir adım geri atalım”.

Başbakan ve AKP’nin ise bu talebe bir itirazı yok aslında. Kucaklaşmaya hazır. Ama kendisini “saran” kolların fazla sıkmasından şikayetçi. Çünkü bu “müşfik” kollar, AKP’nin kendisini kurtacarak formülü yine engelliyor. (Haberimizin sonunda AKP'nin 'kurtulma kozları'nı küresel şartlarla irdeleyen 'Büyük kapan küçük kapanı kapar mı' haberini okuyabilirsiniz.)

Uzlaşmak, barışmak, krizi engellemek sözleri elbette güzel ama yine “siyaset tekniği” açısından, AKP’nın bir anayasa değişikliği/referandum hamlesini, “kriz çıkar, kaos olur” zımni söylemiyle, “böyle uzlaşı, sevgi olmaz” diyerek engelliyor.

Bu ‘geri adım’ sayılmaz!!!

Ancak dediğimiz gibi bu “müşfik” bir kurt kapanı! Aslında komik bir durum da var burada. Zira “bir adım geri” diyerek uzlaşma zemini arayan STK’lar, tam ne istediklerini bilmiyor.

Bu açıklamalarından anlaşılıyor. İktidardan ne istendiğini tarif edilmiyor. Bu resmi açıklamalarda yok. Çok safiyane üslupla, ülkenin krize gitmesi istenmiyor. Diyecek bir şey de yol isteğe.

Ama örneğin “hakim medya” ve yine TÜSİAD ne olması gerektiğini biliyor. Onlara göre bu geri adım, “türban, okullarda ve resmi kurumlarda başörtüsü, imam-hatip okulları konusunun kaşınmaması ve laiklik konusunda hassasiyet”.

Bundan bir şey yok aslında. Yani çözümü kolay! Çünkü Başbakan Erdoğan’da aslında bu lüzumsuz kriz konusundan hiç memnun değil. Ankara mahfilleri uzun zamandır Erdoğan’ın İspanya çıkışının “istemsiz” olduğunu söylüyor.

Bir tür boş bulunma ama daha çok “yanlış yönlendirme” olduğu konusunda çoğu kimse mutabık. Sonuçta Erdoğan’da bu konudan kurtulmak istiyor. Yani “geri adım” sayılamaz.

Seçmen kitlesinden de endişelenmesine gerek yok. Bu konuda uygun politik manevra alanı bulunuyor. “Görüyorsunuz, söyledim olmadı” diyebilir ve parti tabanı da bunu anlayışla karşılar.

Zaten Başbakan’ın Bosna’da, STK’ların “uzlaşma zamanı” talebine, “biz mutabıkız, bu konuda ön almaya da hazırız” sözü de tam olarak böyle değerlendirilebilir.  Buna ek olarak, 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, “Bu talepler karşılığını bulacaktır” sözü de “delil” olarak sunulabilir!

Ama ‘dava’ ne olacak?

Tabii bu rahatlama AKP’yi açık biçimde zora sokan dava konusunun nasıl halledileceğini söylemiyor. Söylemediği gibi anayasa değişikliklerinin tek yol olması, parti içindeki dengeleri de bozuyor!

Burası tahminlerden daha fazla sorun yaratabilir. Anayasa değişikliğini referanduma götürmek için gerekli milletvekili sayısı “330 ile 367” arası. AKP’nin sayısı ise 339! Kılpayı bir durum sayılabilir.

Meclis kulisleri, AKP’li liberal milletvekillerinin referandum konusuna çok sıcak bakmadıklarını söylüyor. Diğer milletvekilleri içinde de bu görüşte olup, sesini çıkarmayanların varlığından bahis ediliyor.

Kaldı ki Anayasa değişiklik oylamasının “kapalı” yapılacak olması 230 barajını açık biçimde riske sokuyor. Fire ihtimali yaratıyor. AKP grup başkanlığının şu sıralar üst üste milletvekilleri ile toplantılar yapmasının sebebi de bu.

Bu kadar dert yetmezmiş gibi, kapanın vidalarını sıkıştıran ama şimdilik güncel olmayan bir mesele daha var. AKP’nin kapatılması halinde kendilerine “imkan” doğabileceğini düşünen siyasilerin varlığı.

Bu konuda elbette kimse en ufak açık vermiyor ama parti kapatılır ve AKP’nin “A takımı” yasaklanırsa, bir çok “adayın” çıkabileceği şimdiden kestirilebilir. Kapan’ın doğası bu. Ve bu hal, oylamayı da etkileyebilir.

KAPAN-2: AKP ‘Kurt Kapanı’ndan nasıl kurtulur? Böyle bir yol var… “Büyük kapan küçük kapanı ‘kapar” için lütfen TIKLAYINIZ.

Bu haber 3,888 defa okundu.