Ulusalcılar panikte

26 Mart 2008 13:42 tsi
Türkiye değişiyor. İnsanlar demokrasiye sahip çıktığını artık daha cesurca dile getiriyor. İnsanların demokrasi konusunda direncini kıracak terör ya da ekonomik buhran yok. Ancak kötülük üreten zihinler, Türkiye'yi sonu felaket bir maceraya sürüklemek iç

Herkes hemfikir.

Türkiye’de bir darbe olsa halk eskisi gibi dizini kırıp oturmayacak.

Derin devletin ipliği pazara çıktıkça, darbe için gereken şartları eskisi gibi kolay oluşmuyor.

Ancak her şeye rağmen kötülük üretmeye programlı zihinler arayışlarını sürdürüyorlar.

Türkiye’yi sonu felaket bir maceraya sürüklemek için iki yol olabilir.

Bunlardan biri AKP’nin kapatılması ile siyasi bir istikrarsızlık ortamı yaratmak. İki kişiden birinin oy verdiği bir partiyi kapatarak oluşacak halk öfkesinin şiddete dönüşmesini temenni etmek. Bu sayede memlekette barış ve sulh getirmek için istemeye istemeye (?) demokrasinin askıya alınması. 
Sabih Kanadoğlu’nun son çıkışı bu tezimizi güçlendiriyor. Yine köşesinden kafasını çıkardı ve Anayasa Mahkemesi’ne yeni suflesini yaptı. Adeta bir panik havasıyla “beklemeyin hemen kapatın” dedi.

Diğer taraftan, darbe işlerinden anlayanların kafasına en çok yatan başka bir yol var. Ülke bölünüyor: Türk-Kürt iç savaşı

Bunun için gerekli şartlar oluşturulmaya başlandı.

Nevruz’da sorumluluk sahibi valilerin oldukları illerde bir kişinin bile burnu kanamazken 5 şehirde valilerin ve emniyet müdürlerinin yükselttiği tansiyon nedeniyle olaylar çıktı, şehirler savaş alanına döndü.

Ankara Üniversitesi’nde ülkücüler, Kürt öğrencilere satırlarla saldırdı. 80 öncesinden sonra ilk defa bir üniversitede eğitime siyasi gerginlik nedeniyle ara verildi. Kamuoyunun asla hatırlamak istemediği günlerden kalma bir kelimeydi üniversitenin kapanması. Belki de abartılı bir tedbirdi ama Rektörün bu kararı kendi çapında bir halkla ilişkiler çalışması yaptı.

Bunlar olurken; Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Arıboğan bir açıklama yaptı. Açıklamanın zamanlaması ilginçti. Deniz Ülke Arıboğan, "devlet içinde yaşanan çatışma devam ederse; bu sürecin sonunda Kürt devleti kurulur” dedi. Açıklamasında, ordu kıpırdayamaz halde diyerek Ordu'nun Ergenekon dosyaları nedeniyle siyasete balans ayarı çekecek açıklamalar yapamadığını kastettiği düşünüldü.

Türkiye’yi irtica tehlikesiyle ikna etmenin mümkün olmadığı anlaşılıyor. Toprak kaybı tehlikesi ise her türlü acı reçeteyi içirmek, partileri kapatmak, ekonominin dibe vurmasını da anlatabilmek için oldukça elverişli bir zemin.

Burada bir denklem kuruluyor. Bu denklemin istedikleri gibi sonuç vermesi için bize yazılan rolü harfiyen oynamamız bekleniyor.
İşte eğer biz yazılan rolü oynamazsak en sağlam formül bile işlemez hale gelecek.

İyibilgi’nin sür manşetine sizi davet ediyorum.
Unutmayalım! Vazgeçmeyelim! Direnelim! Bu pis tezgahlara gelip bir 100 daha kaybetmeyelim!

www.iyibilgi.com Emin Değer özel

Bu haber 2,810 defa okundu.