En Sıcak Konular

Danimarka’nın kayıp ruhları: ‘Cehennem yoktur!’

25 Mart 2008 16:20 tsi
Danimarka’nın kayıp ruhları: ‘Cehennem yoktur!’ 

Modern topluma intibak etmiş Hıristiyan bireyler, bu konuların “mantıkla izahı”nda zorlanıyor. Yüksek ve yaygın eğitim toplumları olan bu ülkelerin insanları, “basit” çözümler getiren bu uygulamaları “uhreviyatın yüceliğiR

“Kokuşmuş birşey var Danimarka Krallığı'nda!..” Shakespeare ünlü Hamlet’ine böyle başlıyor. Bu koku hâla var mıdır Danimarka’da bilinmez.

Bilinmez ama Danimarka gibi bir çok kuzey ülkesi, özellikle din konularında çoğu zaman “rahatsız” edici çıkışlara ev sahipliği yapıyor.

Tabii bunun nedeni de bilinmez! Ancak bilinen, yine din mahreçli bir iddianın yine Danimarka’dan geldiği. Bir ülke üzerinden teolojik tartışmalar yapmak yanlış!

Bu yüzden biz “iddiaya” bakalım. Yeni tartışmanın özü şu; bir din adamı Hıristiyanlığın “cehennem” kavramını kritize etti ve; “Cehennem yok. İncil'e sonradan girdi. Cehennem aslında korkularımız” dedi.

Bu “psikolojik” önermenin doğruluğunu veya yanlışlığı ispatlamak pozitif bilim açısından zor. Ancak şu önemli.

Bu Hristiyanlık ve İncil reformizmi kökenli bakış açısı, yine odağa sadece Hıristiyanlığı koyuyor. Bir tür kendini beğenmişlik olarak da analiz edilebilir.

İslam bakışı bir tarafa, örneğin Yahudilik ve Tevrat da bu tartışmadan ötelenmiş görünüyor. Buna biraz sonra değiniriz. Meseleyi anlamak için ana konuya dönelim.

Danimarka-Aorhus kentinde görev yapan piskopos Jacob Holm, "Cehennem diye bir şey yoktur" diyor. Holm’a göre, "Cehennem, insanların hayattayken içinde yaşadığı bir şey. Sonsuza kadar insanların cezalandırıldığı bir cehennem yok. İncil'de de böyle bir tarif bulunmuyor".

Hani o kadar eleştiriye açık kapıları bulunan bir iddia ki, doğrusu Türk medyasında bu denli yaygın yer bulması şaşırtıcı.

Bir kere tez yanlış. “Cehhennem mi yoktur, yoksa İncil’de cehennem mi yoktur” tartışmalı. Ama Psikopos’un üslubundan anlaşıldığı kadarı ile cehennem “kavram” olarak reddediliyor.

Kanıt olarak ancak İncil’de bulunmadığı gösteriliyor. Nitekim, “Cehennem tanımının ilk kez Ortaçağ'da yapıldığı, İncil'e de bu dönemde girdiği” savunusu yine Holm’e ait.

Tartışmanın başlangıç noktası ise Norveç'te İncil'in yeniden çevrilmesi çalışmaları.  Çeviriyi yapan din adamları, "cehennem" kavramına yeni bir tanım bulunması gerektiğini konuşurken, komşu ülke Danimarka'da tanınmış bir din adamı olan Holm çarpıcı iddiasıyla gündem yaratmış.

Holm, "doğadaki herşeyin olduğu gibi dinlerin de çağın değişen koşullarına uyarak değişebileceklerini"  diyor.

İslam ve İbranilik açısından ise konu tartışılabilir ama (!), her iki dinin temel kaynağı olan Kuran ve Tevrat Cehennem konusunda açık ifadeler içeriyor. Yani “cehennem”i ötelemek de kurtulmak da mümkün değil bu iki din açısından.

Politik şiddete neden olmak!

Yine de Holm’ün görüşlerinin ilginç bir noktası da var. Zira Psikopos, İncil’de bulunan ürkütücü ve tehditkâr bazı mesajların “sağ görüşle ve muhafazakar din adamlarınca” canlı tutulmaya çalışıldığını söylüyor.

Kaldı ki Holm yalnız da değil, başkent Kopenhag'dan piskopos Jan Lindhardt da cehennemin, insanların yeryüzünde yaşayabileceği yalnızlık, anlamsızlık ve amaçsızlık olarak tanımlanacak bir ruh hali olabileceğini belirtmiş.

Bizce konunun bam teli de burası. Bu yüzden-her ne kadar şart görünüyorsa da-İslam’ın Cehennem anlayışı ve kabulünü tartışmadan uzak tutmak gerekiyor. Belli bu tartışmanın nedenleri, aslında “neden Danimarka veya Hollanda” sorusuna da yanıt verebilir!

Milton ve Dante

Hıristiyanlıkta “reform” arzusunun kökü aranırsa, bir milat olarak Lartin Luther mihenk taşı olabilir. 1517’de bir kilisenin kapısına çaktığı 95 maddelik “reformis itiraz”, katı Hıristiyan doktrinlere bir başkaldırı olarak algılandı.

Ve yine denebilir ki Luther’in çıkışı Hıristiyanlık’ı bir daha geri dönülmeyecek biçimde değiştirdi. Örneğin İncil latince dışındaki dillerde basılmaya başlandığı ve “ruhban sınıfın” uğradığı en ağır yenilgi oldu.

Aradan geçen 500 yıllık zamanda da Hıristiyanlıktaki uygulama ve prensiplere bakış sıkça-bizzat Hıristiyanlar tarafından-eleştirildi. Yani Hıristiyanlığın mezhepleri bir tarafa, genel olarak “muhafazakarla” “reformistler” arasında bir çekişme hep oldu.

Bu Kuzey ülkeleri ise Hıristiyanlıkla daha sonra buluştuklarından, dinin hakim, katı ve karanlık dönemlerine, uygulamalarına maruz kalmadı. Doğal olarak dinin her türlü baskıcı formatına “özgürlük” bağlamında itiraz etmeye başladılar.

Ancak şurası doğru.. İncil’de kavranacak ve sindirilecek biçimde bir cehennem figürü bulunmuyor. Cennet ve Cehennem kavramları Hıristiyan dünya için kültürel bir fenomen aslında.

Kültürel ama çok şiddetle derinlere nüfuz etmiş bulunuyor. Bunun kaba olarak iki sorumlusu var. Katolikler için Dante ve İlahi Komedya, Protestanlar içinse John Milton ve Kayıp Cennet!

Tek dinine itiraz edersen elde hiç kalır!

Bu iki filozof-yazar ve adı geçen eserleri Hıristiyanlık üzerinde neredeyse İncil kadar etkili izler bırakmış ve yarattıkları algı bugün hem kıta Avrupası’nda hem de İngiltere ve ABD’de kendini net biçimde gösteriyor.

Kaldı ki mesele sadece, “Hıristiyan teolojisi açısından Cennet ve Cehennem kavramının tekniği”ne indirgenecek kadar ağır değil. Hıristiyanlık'taki tartışma eğrisi, günah çıkarma, ahiret, Tevrat ilintisi, kilise, vaftiz gibi günlük uygulamalarda da kendini gösteriyor.

Modern topluma intibak etmiş Hıristiyan bireyler, bu konuların “mantıkla izahı”nda zorlanıyor. Yüksek ve yaygın eğitim toplumları olan bu ülkelerin insanları, “basit” çözümler getiren bu uygulamaları “uhreviyatın yüceliği” ile birleştirmek de zorlanıyor.

Ancak aynı yüksek yaşam standartları ve bilginin eksiksiz olduğu algısı, Hıristiyanlık, İncil sair konuları eleştirirken, bir başka doğrunun ve çözümün olabileceği gerçeğini ıskalıyor.

* Kuran’ı Kerim’de “Cehennem” için kullanılan 7 isimden biri. “Obur ateş.”



Bu haber 2,751 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,579 µs