Baykal’ın yaptığı büyük gaf ne?

24 Mart 2008 15:16 tsi
Ergenekonculardan birinin bilgisayarından, kapatma davası iddianamesinin, dava açılmadan iki gün önce kaydedilmiş bir nüshası çıkmış!

Statüko çıplak! ve biz şaşkınlık (!) içerisindeyiz...

Ergenekonculardan birinin bilgisayarından, kapatma davası iddianamesinin, dava açılmadan iki gün önce kaydedilmiş bir nüshası çıkmış!

Aman ne kadar da şaşırdık (!)

Tüm laikçi, jakoben, elitist, Kemalist ve ulusalcı taife, açılan davanın ardından sevince gark oldular, malum…
Ardından, yapılan eleştirileri, ‘hukuka ve yargının bağımsızlığına’ saygılı olmak gerektiğinin altını çizerek boşa çıkarmaya çalıştılar.
Bununla birlikte, bir hafta sonraki gözaltılar nedeniyle, hukuka ve yargının bağımsızlığına saygıyı akıllarının ucuna bile getirmeden ortalığı toza dumana kattılar!
Halkın, ‘bu ne yaman çelişki!’ demesine aldırmadan, henüz dumanı tüten ‘hukuka saygı’ iddialarını bir hamlede yalayıp yuttular.
Aman efendim buna da çok şaşırdık (!)

Ertuğrul Özkök’ün, Oktay Ekşi’nin Vural Savaş’ın, sağdaki ve soldaki, aslında Amerikancı olan ulusalcı öznelerin on günden beridir yapmakta oldukları iç savaş tahrikçiliğine de nasıl şaşırdık, inanamazsınız!..

Ben en çok, ‘iki arada bir deredekilerin’ arka kapıdan sıvışma gayretlerine taaccüp ettim doğrusu…
Sözde taraf değiller ya,
Sözde tam ortadan konuşuyorlar ya,
Saçmalamanın dibini buldular!
İddianame olmaktan çok, ideolojik bir dayatma olduğu her satırından anlaşılan suçlama metnine nasıl da dört elle sarıldılar!
‘Tamam kardeşim, biz bu gerginliği kaldırabilecek kapasiteye ve dirayete sahip değiliz, bu nedenle de görünüşte mağlup edilemeyeceğini düşündüğümüz güce temenna çakarak, ileride başımıza gelebilecek muhtemel belaların def’i için mahcup bir eda ile safımızı belirliyoruz’ mealindeki tavır ve söylemleriyle düştükleri zavallı konumu açık ettiler cümle âlemin önünde…
Doğrusu yakışmıyor da değil hani.
Kokmaz ve bulaşmaz tavşan tersinden farksız olan bu, ‘körler sağırlar, birbirlerini ağırlar’ koalisyonunda yer almakla aslında kaç kıratta oldukların gösterdiler.
Tabii bu durumda bize de, büyük bir şaşkınlıkla (!) birini alıp diğerine vurmak kaldı.

Bizleri şaşkınlığa gark eden diğer bir ilginçlik de, Deniz Baykal’dan sadır olan itiraftı!
Hadiselerin sebep olduğu yüksek gerilimden olsa gerek Bay Baykal, gözlerden kaçan ve hakikaten tüyler ürperten bir gafın altına imza attı.
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi aslında bu bir itiraftı ve üzerinde mutlaka durmak icap etmektedir.
Son gözaltılar üzerine şöyle demişti Bay Baykal:
‘AKP, devlet içerisindeki kadrolaşmasını tamamlamış, kendi derin devletini kurmaya başlamıştır!’
Bu sözün neresi mi itiraf?
İrdeleyelim öyleyse.
Gözaltılar ‘Ergenekon’ oluşumun tasfiyesi amacına yönelik, bunu herkes biliyor zaten.
Peki, nedir bu Ergenekon?
Elbette ki, derin devlet… Daha doğrusu devlet içerisindeki derin çete…
Baykal, ileri sürdüğü iddiadan da anlaşılacağı üzere bu tasfiyeden rahatsız…
İyi de, devlet içerisindeki bu tasfiye harekâtından Deniz Baykal neden rahatsız olsun?
Cevap Baykal’ın sözlerinin satır aralarında…
Şunu demek istiyor Bay Baykal
‘Bu çete bizim çetemiz, AKP bu çeteyi tasfiye ederek kendi derin oluşumunu hayata geçiriyor!’
Baykal tecrübeli bir politikacı ama görünen o ki, gerginliği o da kaldıramamış…

Bir şeyi çok merak ediyorum. Eğer bu operasyonlar, parti kapatma yahut daha farklı manipülasyonlar ile akamete uğratılmaz da nihai noktaya varılırsa, bugün sırf Ak parti karşıtlığı nedeniyle statükoyu cansiparane savunan ve susurluk ve benzeri oluşumlara demediğini bırakmayan romantik solcular (mesela Can Dündar), aslında yıllardan beridir ağız dolusu küfürler savurdukları kimselerle aynı amaca hizmet ettiklerini gördüklerinde ne yaparlar acaba?
‘Bunu zaten en başından beri biliyorlar’ mı dediniz?
Olur, mu olur…

Hâsıl-ı kelam, son on gündür yaşanan gelişmeler üzerine bir şaşırdık bir şaşırdık, sormayın gitsin…

 
8 sütun

Bu haber 740 defa okundu.