Asıl gizli gündemi olan kim?

22 Mart 2008 14:30 tsi
Hep AK Parti'nin gizli gündemi var denir. Radikal gazetesi yazarı Erol Katırcıoğlu ise başka bir noktaya dikkat çekiyor. Diyor ki, başında kimin olduğu bilinmeyen bir "devlet partisi" var, ve asıl onun bir gizli gündemi var. Peki o gündem ne?

Erol Katırcıoğlu/Radikal

'Devlet Partisi'nin (?) gizli gündemi

Laik kesimde milletin ruhu öylesine AKP'nin gizli bir gündemi olduğuna inanmış ki onlar için Başsavcı'nın iddiaları cansimidi gibi geldi. En sağduyulu düşündüğünüz insanlar bile önemsiyorlar bunları. 'Şimdi onlar da kendilerini savunsunlar' diyorlar. Şaşılacak olan bu kişilerin daha açık ve daha çarpıcı bir başka gizli gündemin varlığını dahi görmüyor olmaları. Devlet partisinin gizli gündemini. Ne demek devletin partisi mi olur, gizli gündemi mi olur demeyin. Vardır. Başkalarını bilmem ama en azından bizdeki demokrasi oyununun arka perdesinde böyle bir gizli devlet partisi ve onun gizli bir gündeminin olduğu çok açık. Kanıtları da o kadar çok ki!. Üstelik de bunlar AKP'nin gizli gündemi olarak iddianamede yer alanlardan daha açık, daha vahim ve daha sarsıcı. Tabii herkes kendi meşrebi içinden bu gizli gündemlerle ilgili belirli bir duyarlılığa sahip. Ama öyle anlaşılıyor ki laik kesim, varolduğuna inandığı AKP'nin gizli gündeminden öylesine rahatsız ki bu son olayda demokrasi fikrini de özgürlük fikrini de dama atmakta bir beis görmüyor. İnandığı ve 'çağdaş' bulduğu değerlere karşı tavır alıyor.

Oysa bir devlet partisinin ve onun gizli bir gündeminin varlığı o kadar açık ki izlerini Cumhuriyet tarihimizde sayısız örneklerinde bulabilirsiniz. Bırakın Menderes ve arkadaşlarının başlarına gelenleri, bırakın Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını, bırakın 12 Eylül'de olanları ve bırakın 28 Şubatı. Yalnızca şu geçtiğimiz bir iki yılı göz önüne getirin. Cumhurbaşkanı adayının karısının başörtüsüyle başlatılan, Anayasa Mahkemesi üzerinde baskılarla 367 gibi bir zorlamayı yapan, arkasından e-muhtıralarla hizaya gelinmesini öneren, arkasından Cumhuriyet mitingleri düzenleyerek gözdağı veren olaylar zincirini göz önüne getirin. Bu olaylar kendiliğinden mi olmuştu yoksa gizli bir gündemin olayları mıydılar?

Artık sanırım daha açık, adını da daha net koyarak konuşmanın zamanı. Türkiye'de Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında kurulmuş, değişmez ilkeleri olan ve toplum için nelerin iyi olduğunu her daim bilen ve her daim iktidarda olan bir 'devlet partimiz' var. Varlığı hava gibi olan bir parti bu. Göremediğimiz ama nefes aldıkça hissettiğimiz bir parti. Bu partinin üyeleri kimlerdir, hiyerarşisi nasıldır ve nasıl faaliyet gösterir bunları bilmiyoruz. Ama bunca yıldır devam etttiğine göre belirli mekanizmaları olması gerek. Bu parti diğer siyasi partilere pek benzemiyor. Bu partinin gücü ne seçimlerle elde edilmiş bir güçtür ve ne de diğer partiler gibi bir gün muhalefete düşmek diye bir durum söz konusudur onun için. Bu tabii ki onu destekleyen seçmenlerin olmadığı anlamına gelmiyor. Bu partinin ilkelerine ve öngörülerine samimiyetle bağlı insanlar var tabii ki. Ve tabii zaman zaman da muhalefete değilse de iktidarın uzağında durmak zorunda kalmışlığı da.

İşte böyle bir devlet partisi olmasa ve onun gizli bile denmeyecek kadar açık bir gündemi olmasa bugün Türkiye'de olan bitenleri bir başka gözle görmek ve değerlendirmek mümkündü. O zaman AKP'nin bizim laik ve demokratik değerlerimize uymadığını düşündüğümüz söylemlerini, uygulamalarını, politikalarını eleştirebilirdik. Ama durum öyle değil. Durum, bizim toplum olarak ne istediğimizi bilen ya da ne istememiz gerektiğini bize söyleyen otoriter bir devlet partisi ve onun gündemiyle demokrasi arasında bir seçim yapma durumudur. Demokrasiyle, laiklikle sorunu olduğunu düşündüğümüz bir siyasi parti arasında değil. O nedenle de sivil siyaseti, onu da yalnızca AKP'ye bırakmadan sivil siyaseti savunmak gerek. Devlet partisini bir daha dönmeyecek biçimde tarihin mezarlığına göndermek için.

Bu haber 855 defa okundu.