ERGENEKON: Bu bir ‘ölüm vuruşu’ mu?

22 Mart 2008 14:28 tsi
Kurdukları terör şebekesi ile Türk milletini boyunduruk altına almak isteyen Ergenekon yapılanmasını, gözaltılardaki teknik ayrıntılara kurban etmeyelim. Ergenekon'un karanlık geçmişinin şifrelerini okumak, bizi en can alıcı sorunun cevabına götürüyor: B

Cumhuriyet Gazetesi’nin 83 yaşında olduğu belirtilen başyazarı İlhan Selçuk’un sabaha karşı evinde gözaltına alınması, Cuma gününden beri haber bültenlerinde deyim yerindeyse mendil ıslatan fon müzikleri eşliğinde sunuluyor.

Eş zamanlı hemen her gözaltı operasyonlarının sabaha karşı yapılmasının teknik bir ayrıntı olduğunu unutan medya, bilinçli ya da bilinçsizce adeta bütün bir Ergenekon ile mücadele sürecini, bu küçük ayrıntıya kurban ediyor.

Oysa ulusumuzun en az son elli yılını abluka altına alan, demokrasinin önündeki en büyük engel olan Ergenekon çetesi, hiç de duygu sömürüleri ile kapatılacak kadar küçük değil.

Ergenekon’un bu güne dek Türkiye’nin başına ne tür bir bela olduğunu bir kez daha hatırlamakta fayda var.

Pek çok terör uzmanının ve stratejistinin de ortak kanaati, Ergenekon benzeri hücre tipi oluşumların son dönemde 2004 sonrası ortaya çıktığı yönünde.

DARBE YAPAMAYINCA YERALTINA İNDİLER

Nokta dergisinin ortaya çıkardığı iki darbe girişiminde de siyaset mekanizmasını deviremeyen illegal yapılanmalar, 2003’te planlanan iki darbenin gerçekleştirilememesinin ardından yeraltına indi.

‘Bu ülkeyi herkesten çok sevdiğini iddia eden’ ve kendi görüşlerinin hâkimiyeti için anti-demokratik uygulamalara başvurmaktan kaçınmayan illegal yapılanmalar, ulusalcılık çatısı altında hareket etti.

YARGIDA, MEDYADA VE ÜNİVERSİTELERDE UZANTILARI VAR

Bu yapının orduda, siyasette, üniversitelerde, yargıda, iş ve medya sektörlerinde uzantıları ve birlikte çalıştıkları isimler oldu.

Bu hareketin en sert ve büyük silahlı kanadı diye nitelendirilebilecek Ergenekon yapılanması ilk kez Hakkari-Şemdinli’de ifşa oldu.

Trabzon’da öldürülen Rahip Santaro’nun ardından İstanbul’da Sauna çetesi ortaya çıktı. Çetenin, AKP’li vekillerin de aralarında olduğu pek çok siyasetçi ve bürokrata şantaj yaptığı anlaşıldı.

DANIŞTAY’DA ÇUVALLADILAR

Çok geçmeden Cumhuriyet Gazetesi bahçesine art arda üç kez bomba atıldı. Olay, tıpkı pek çok eylemdeki gibi ‘dinciler’in üzerine atıldı. Cumhuriyet Gazetesi, bir kez daha ‘Laiklik elden gidiyor’ kampanyaları eşliğinde bir yandan kitleleri siyasal iradeye karşı kışkırtırken öte yandan da ortak değerimiz olan Cumhuriyet’i kendi çıkarları için kullanarak düşüşte olan tirajını artırma yoluna gitti.

Cumhuriyet bombalamalarını kanlı Danıştay cinayeti izledi. Abeyler çetesi, Maliye operasyonu ve nihayet Hrant Dink cinayeti, iyiden iyiye küstahlaşan Ergenekoncuların hepten çuvallamalarına neden oldu.

MALATYA VAHŞETİ

Ergenekoncular gene de durmadılar. Malatya’da bu kez üç Hıristiyan vatandaşımızı, misyoner oldukları gerekçesi ile boğazlarını keserek vahşice öldürdüler. Gazeteler, bu cinayetlerin ‘bireysel’ bir eylem olduğunu yazdı. Oysa kazın ayağı çok başkaydı.

Zanlıların, olaydan bir gün önce yakalattıkları ve polis tarafından el konulan tabancanın cinayet mahalinde bulunması, ‘Polisin elinde oylan tabancayı zanlılara kim teslim etti’ sorularına neden oldu. Üstelik sanık Salih Güner’in, ifadesinde, “Eylemi 16 Nisan’da yapacaktık. Emre Günaydın geldi ve ’18 Nisan’a alındı’ dedi” sözü kafaları daha da karıştırdı. Eylem, bu üç kişiye 'birileri' tarafından mı dikta ettirilmişti?

BOMBA YÜKLÜ KAMYONLA TEHDİT

Ergenekon’un eylemleri Malatya’da da bitmedi. Takvimler 12 Haziran 2007’li gösterirken Ümraniye’de 27 adet el bombası ele geçirildi. El bombalarının Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombalarla aynı seriden oluşu ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın zimmetinde oluşu; poliste, orduda ve devletin çeşitli kademelerinde uzantıları olan ve iplikleri iyice pazara çıkan Ergenekoncuları iyiden iyiye deliye çevirdi.

Bu işin bir intikamı alınacaktı. 11 Eylül 2007 günü bir kez daha kanlarımızı donduran bir olaya tanık olduk. Ankara Sıhhıye’de bir kapalı otoparka bırakılan 600 kilo patlayıcı, üzerlerine gidelen çete mensuplarından en büyük mesaj olarak algılandı.

ÜÇÜNCÜ PERDE’DE VELİ KÜÇÜK GİTTİ

Çeşitli küçük gözaltılar dışında uzun süre bekleyen ve delil toplayan polis, 22 Ocak 2008 günü Ergenekon için düğmeye bastı. Daha önce meclis komisyonuna bile ifade vermeyecek kadar 'kudretli' bir paşanın da aralarında olduğu 43 kişi, farklı illerdeki eş zamanlı operasyonlarda gözaltına alındı. Veli Küçük’ün de aralarında olduğu pek çok tutuklu halen hapiste.

VE NİHAYET DÖRDÜNCÜ PERDE

Ve nihayet dün Ergenekon için dördüncü kez düğmeye basın polis, İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmesi Ferit İlsever, Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve başyazarı İlhan Selçuk, Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk, İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, gazeteci Adnan Akfırat ve iş adamı İbrahim Benli’nin de aralarında olduğu 12 kişiyi gözaltına aldı.

Dün önemli isimler gözaltına alındı. Hukuk, bu isimlerin Ergenekon’daki yerini tam olarak tespit ettikten sonra kararını verecek.

'TEMİZ ELLER'E YAKIN PLAN

Ancak Ergenekon’un bununla bitmeyeceğini de şimdiden kestirmek gerekiyor. Son olarak, Ergenekon operasyonunda Başbakan’ın örnek verdiği İtalya’daki Temiz Eller operasyonunun gerçek rakamlarını ortaya koyalım ve bu işin birkaç gazeteci ve siyasi parti liderleri ile bitmeyeceğini kafamızda netleştirelim:

İtalya'da Gladio'nun 5 bin civarında mensubu olduğu tahmin ediliyordu. Temiz Eller Savcısı Antonio Di Pietro, 7 bin 417 kişi hakkında suç duyurusunda bulundu. Bunlardan 4 bin 436'sı için yasal işlem başlattı. Aynı tarihler içinde 463 parlamenterin dokunulmazlığının kaldırılması için girişimde bulundu. 911 işadamı ve 2 bin 993 kamu görevlisini adalete sevk etti. Aralarında eski Başbakan Bettino Craxi'nin de bulunduğu 12 eski bakan veya parlamenter hakkında tutuklama kararı verdi, 428 trilyon liralık rüşvet olaylarını ortaya çıkardı.

www.iyibilgi.com özel Ahmet Onurlu

Bu haber 3,955 defa okundu.