En Sıcak Konular

Bakın sonunda hukuk ne hale geldi?

19 Mart 2008 12:01 tsi
Bakın sonunda hukuk ne hale geldi? Ahmet Altan ve Yasemin Çongar, “suçu” ve “suçluyu” övdükleri için ifade vermeye çağırıldı. Konu Bülent Ersoy'a sahip çıkmak. Oysa Ersoy, ne yargılanmış ne de suçlu bulunmuştu. İşte Altan'ı isyan ettiren hukuk garabeti

Ahmet Altan / Taraf

Dün öğleden sonra Yasemin Çongar’la birlikte savcıya gittik.
Gazetenin haber toplantısı vardı.
Benim yazılacak yazım vardı.
Üstelik bir de sakatlandığım için doğru dürüst yürüyemiyorum, bir yerden bir yere bastona dayana dayana gitmeye uğraşıyorum.
Ama “hukuk” çağırıyor, yapacak bir şey yok.
Gittik.
Nezaket cümlelerinden ve kimliklerimizin saptanmasından sonra savcı isnat edilen “suçu” söyledi.
Bülent Ersoy hakkında yazdığımız yazılarda “suçu” ve “suçluyu” övmekten ifademizi almak istiyorlar.
“İfademizi bu konuda alamazsınız,” dedik.
Çünkü Bülent Ersoy’un söylediklerinin “suç” olması için bu konuda bir mahkeme kararı olması gerekiyor.
Ersoy’un söylediklerinin “suç” olduğunu belirten bir karar yok.
Ayrıca Ersoy şu anda “suçlu” da değil çükü hakkında bir mahkeme kararı çıkmamış.
“Suç yok, suçlu yok, nasıl olmayan bir suçu ve suçluyu övmekten dolayı bizi ifadeye çağırabiliyorsunuz?” dedik.
“Zaman aşımını kesmek için dosya açıldı,” dedi savcı.
“Bu dosyayı açamazsınız,” dedik. “Ortada bir suç yokken dosya açmak, ifade almak hukuka aykırıdır. Bülent Ersoy’un yargılanıp yargılanmayacağı bile belli değilken nasıl onu suçlu ilan eder, söylediklerinin suç olduğuna karar verebilirsiniz? Böyle bir yetkiniz yok. Yürüyen başka bir hukuki sürece müdahale ediyorsunuz. Asıl suç budur.”
Bizim bir suçluyu övmekten hakkımızda dosya açılabilmesi için orada bir suçlu olması gerekiyor.
Hakkında mahkeme kararı bulunan bir suçlu var mı ortada?
Yok.
Biz nasıl çağrılabiliyoruz savcılığa peki?
Ortada suçlu yokken biz nasıl “suçluyu övme” suçunu işlemiş olabiliriz?
Savcılık, bizi “olmayan” bir suçun “şüphelileri” olarak oraya çağırma hakkını nereden alıyor?
Hangi yasaya göre bizi çağırtabiliyor?
Bülent Ersoy’un “suçlu” olduğuna savcılık nasıl karar verdi?
Var mı böyle bir yetkisi?
Yok.
Yetkisi olmadığı halde bu işlemi nasıl yapabiliyor?
Bir hukuk müessesi olan savcılığın bu işlemi hukuka uygun mu?
Hukuka uygun değilse, savcılığa hukuka uygun olmayan bir dosyayı açabilme cesaretini veren ne?
Bu, hukuk değil.
Bu, keyfilik işte.
Hakkımızda bu dosyayı açanlar hakkında idari ve hukuki işlem yapılması istediğimi ifademe yazdırdım.
Sonucun ne olacağını göreceğiz.
Yargıtay Başkanı, geçen gün yaptığı konuşmada “hukuk sistemine” saygılı olunmasını istedi.
Biz saygılıyız.
Asıl hukukçuların, “hukuk sistemine” saygılı davranmalarını sağlamak gerekiyor.
Yargıtay Başsavcısı da, AKP hakkında hazırladığı iddianamede, suç “olmayan” sözleri de “suç” gibi göstererek yeni “suçlar” icat etmişti.
Henüz Temyiz’de görüşülmemiş bir davanın sanığının sözlerini, o sanıkla AKP arasında bir bağ olduğunu kanıtlamaya bile gerek duymadan “delil” olarak kullanmıştı.
Hukukçuluk ciddi bir iş.
Yargı bir toplumda mutlaka “saygıdeğer” bir konumda olmalı.
Bunun için “adil” olması, evrensel hukukun kurallarına uyması, makamını keyfiliğe alet etmemesi ve toplumuna saygı göstermesi gerekir.
“Ben savcıyım, canımın istediği gibi iddianame yazar ülkeyi karıştırırım,” ya da “ben savcıyım, canım isterse olmayan suç için dosya açarım” diyemez kimse.
Bu toplum size büyük bir güç vermiş.
Bunu adalete uygun olarak kullanmanızı bekliyor.
O gücü, hukukun dışına çıkmak için kullanamazsını z.
Bizim elimiz kalem tutuyor, sesimizi duyurma imkânımız var, ona rağmen böylesine fütursuz bir hukuksuzluğun muhatabı oluyoruz, bir de Anadolu’daki insanları, seslerini duyuramayanları düşünün, onların başlarına neler geliyor.
Bu toplumu koruması gereken hukukçular hukuku hiçe sayarsa, bu toplumu kim hukukçulardan koruyacak?
Hukuk adına yapıldığı söylenen bu keyfiliklere karşı bu toplum kendini nasıl savunacak?
Darbeyi öven, mesnetsiz iddianame yazan, olmayan suça dosya açan hukukçularla hayatımızı nasıl sürdüreceğiz?
Sayın Yargıtay Başkanı’nın bu konularda bir cevabı var mı?
Artık iyice anlaşılıyor ki en büyük sorunlarımızdan biri hukuksuzluk. ..
Ve, ne yazık ki bu hukuksuzluk bizzat “hukuk sisteminin” içinden kaynaklanıyor.
İsmet Paşa, parlamentodaki bir linç girişiminden sonra olanları kınamak için kürsüye çıktığında “Dışardan adam mı getirelim” demişti.
Yaşasaydı, bu hukukçuların hukuksuzluğu karşısında da herhalde aynı sözleri söylerdi.
“Ne yapalım, dışardan adam mı getirelim?”
ahmetaltan111@ gmail.com



Bu haber 706 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,596 µs