AK Parti'yi savundu | " /> AK Parti'yi savundu | "/>

En Sıcak Konular

Aysel Tuğluk AK Parti'yi savundu

17 Mart 2008 19:10 tsi
Aysel Tuğluk AK Parti'yi savundu Şu satırlar DTP Diyarbakır milletvekili Aysel Tuğluk'a ait: "Kendi partimize dönük kapatma girişimlerine karşı nasıl tepki göstermişsek, aynı tutumumuzu AKP'nin kapatılmasına yönelik de göstereceğiz. Bu asla pragmatist bir yaklaşım değil, tam aksine il

Aysel Tuğluk/Yeni Şafak

Neo-ittihatçı projeler iflas etti

2008 yılının Türkiye için bir kaos yılı olacağını hem küresel hem de yerel gelişmelerin güçlü işaretlerine dayanarak anlatmaya çalışmıştım. İrade ve iktidar çatışmasına dönüşen -ve benimsenen çözüm yöntemi itibariyle de kaotik karakter kazanan- türban meselesi, ekonomik parametrelerin krize dönüşmesi kuvvetle muhtemel kaygı verici tablosu, Kürt sorununu ABD nin inisiyatifine terk etmek dışında bir sonuç vermeyen kara operasyonu ve önce DTP ardından AKP nin kapatılmak istenmesi ne yazık ki 2008 yılına dair öngörülerimizi beslemektedir.

Makro düzeyde bir irdelemenin bizleri daha rasyonel sonuçlara ulaştıracağını düşünsem de, özellikle AKP nin kapatılma talebiyle sınırlı kalarak demokrasinin neden vazgeçemeyeceğimiz bir yönetim biçimi olduğuna dair dar kapsamda bir değerlendirmede bulunma ihtiyacı duyuyorum.

Cumhuriyet kurulurken özellikle üç kesim tasfiye edilmek istenmiş ve üzerlerine şiddetle gidilmiştir; sosyalistler, Kürtler ve İslamcılar.

Cumhuriyetin elit sınıfı ve kurucu ideolojisi, kendilerini bu tasfiyenin üzerinde muktedir kılarak bir ulus devlet geliştirdiler. Dönemin konjonktürü içinde çoklu değerlendirmeler yapılabilir ancak, bugünün konjonktürüyle kesin olan bir şey var ki, uygulanması mümkün olmayan bu neo-ittihatçı politikalar artık iflas etmiştir. Ne Seyit Abdulkadir'in ve Şeyh Said'in idamı; ne Said Nursi'nin sürgünü ne de Kürtlerin tehciri gibi çok ciddi yönelimler bir sonuç vermemiştir; bu asri zamanlarda vermesi hiç mümkün değildir. Kürtler de, farklı düşünce ve inanç grupları da kültürel varlığını yaşatmak ve özgürce geliştirmek istemektedirler. Ulus devletin bu en geri düzeyinde buna karşı daha fazla direnilemeyecektir. Ulus devlet zihniyetine dayanan Cumhuriyet, artık Kürtlerle ve İslamcılarla ilişkisini demokratik ve evrensel değerler üzerinden güncellemeli ve yeniden kurmalıdır. Aksi halde yine tasfiye etmek, teslim almak, kendine benzeştirmek gibi yönelimlerin yol açacağı çatışma ve kaos ortamı herkes için kaybettirici olacaktır. Demokratik uzlaşmaya yol açacak demokratik siyaset ve kültürü hep birlikte geliştirmek durumundayız. Hiçbir gücün farklı yaklaşım ya da irrasyonel davranma hakkı olamaz,olmamalıdır. Bütün doğmalara, redlere, tehditlere karşı demokrasimizi tüm farklılıkların buluşacağı ve birlikte yaşayacağı uzlaşı ortamına dönüştürmeliyiz.

DTP, AK PARTİ'Yİ SAVUNMALI

Demokrasiyi yaratmakla yükümlü bir siyasi iktidarın, yaratamadığı demokrasi nedeniyle mağdur bir duruma düşmesi ve serzenişte bulunması trajiktir elbette. Demokrasiyi çoğunluğun tahakkümüne indirgeyen, kimseyi dinleme olgunluğunu göstermeyen ve her fırsatta muhalefetsiz demokrasi yaratma hevesinde olduğuna dair uygulamalar içine giren AKP iktidarının, kanımca parti kapatma girişimine karşı yapabileceği en tarihsel savunma; demokrasiyi ve demokratik siyaseti her yönüyle kurumsallaştıracak, bunun için gerekli toplumsal desteği ve uzlaşı ortamını sağlayacak, sivil ve demokratik bir anayasa ile AB hedefini güçlendirecek reformist siyaset tarzı olacaktır.

Kürtlerle görüşmeden Kürt sorununu çözeceğini düşünmek; işçi ve memurlarla konuşmadan sosyal güvenlik yasasını çıkartmaya çalışmak; laik kesimlerin ciddi düzeydeki kaygılarını gidermeden türban meselesini oldu-bittiye getirmek; sivil toplum güçleriyle uzlaşma aramadan anayasa değişikliğine dair taslaklar oluşturmak vb. birçok temel konuda gösterilen anti-demokratik davranımlar “mağduriyetten” önceki anti-demokratik uygulamalardı. Çoğunluk esasına dayandırdığı meşruiyet ve güç retoriğine rağmen, istenildiği kadar iyi niyet taşındığını beyan eden tutumlarına rağmen bunlar ciddi düzeyde sorunlu yaklaşımlardı. İlginçtir; AKP nin “çözüm” taşıdığını iddia ettiği her uygulaması, bir süre sonra karşımıza eskisinden daha “sorun” halde çıkmaktadır. Ben burada aktörün değil, yöntemin sorunlu olduğunu düşünenlerdenim.

Her şeye rağmen, AKP nin kapatılmak istenmesi -gerekçelerini okuduğum kadarıyla- hem hukuken güçlü mesnetlerden yoksundur, hem demokrasimiz açısından fecaattır hem de siyaseten tekerrür eden ciddi bir hatadır. Hiç kimse ve hiçbir kurumun hukukun üstünlüğüne dayanarak yüzde 47 oy almış -ki 17 milyon oydur- bir iradeye yönelik böyle bir tasarrufu olamaz. Ama başbakanını idam etmiş, siyasi iktidarlara yönelik darbeler yapmış ve bunun post modern, e-muhtıra gibi versiyonlarına girişmiş bir ülkede şaşırtıcı olmadığını, velakin artık tahammül edilmemesi gereken askeri, hukuki ve elitist darbeler olduğunu önemle belirtmeliyim.

Kendi partimize dönük kapatma girişimlerine nasıl tutum almış ve tepki göstermişsek, aynı hassasiyet ve tutumumuzu AKP'nin kapatılmasına yönelik de göstereceğiz. Bu asla pragmatist bir yaklaşım değil, tam aksine ilkesel ve demokratik bir tavır olarak algılanmalıdır. Mevcut dar hukuk eleştirisi yapmadan ve demokrasinin bu en geri sınırları içinde kalarak “her ne kadar kapatılmayı hak etmişse de, DTP kapatılmamalıdır” tutarsızlığına düşmeden, açıklıkla ve net bir ifadeyle, AKP nin kapatılma girişimlerine karşı olduğumuzu belirtiyorum. En az -ve belki de daha fazla- kendi partimizi savunduğumuz kadar tam bu noktada AKP'yi savunmalıyız. Bu süreç hepimiz açısından bir demokrasi sınavı niteliğinde olacaktır. Tarihin bir ironisidir belki de; AKP ve DTP farklı olduklarını iddia ettikleri siyasetlerinin kabulüne yönelik aynı zemin ve argümanlarla demokrasi ve hukuk mücadelesi verecekler. her halükarda bu ülke kazanacaktır inancındayım...

Demokrasi ve çağdaş hukuk hepimiz için vazgeçilmez değerlerdir. Miadını doldurmuş 20. yüzyıl ideolojilerinin, kendini yenileyememiş zihniyetlerin, evrensel değerlerden nasiplenmemiş bürokratik ve elitist tahakkümlerin hepimize; Kürtlere, muhafazakarlara, inanç gruplarına, sosyalistlere, farklı olan herkese dayattıkları bu “yok olma, kendi olmaktan vazgeçme, kendilerine benzeme” dayatmasına karşı “farklılıklarımızı zenginleştirerek bütünlüğümüzü koruma” özgürlüğünü savunalım.

AKP'yi değil, DTP'yi değil; 80 yıldır farklılıklarını kabullenmeyen, kültürüyle, kimliğiyle barışamayan; geçmişiyle hesaplaşmayıp geleceğini yok eden bu tekçil, bu darbeci, bu faşizan neo-ittihatçı derin güçlerin kaosu ve karanlığına karşı demokrasimizi ve aydınlık geleceğimizi savunalım.

Buyurun, söz savunmanın....



Bu haber 405 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,233 µs