En Sıcak Konular

Huzurumuz hiç bu kadar tehlikede olmamıştı!

16 Mart 2008 13:46 tsi
Huzurumuz hiç bu kadar tehlikede olmamıştı! "Hayatımda Türkiye için hiç ümitsiz olmadım. Belki çok kötü şeyler görmedim şimdiye kadar. Ama bu davayı açan cüret karşısında ümitsizliğe kapıldım. Halkın yarısının oylarıyla iktidarda olan bir partinin kapatılması değildi korkum." Yıldıray Oğur'un ya

Yıldıray Oğur / Taraf

Huzurumuz hiç bu kadar tehlikede olmamıştı!

Bu yazıyı yazamıyorum. Kelimeler elimin altından kaçıyor. Aslında öfke sözün gücünü artırır derler. Ama kontrolsüz öfke artırmıyormuş demek ki. Halbuki söze en çok da tarifsiz öfkeleri tarif etmek gerektiğinde ihtiyaç duyuyoruz. Ama öfke kontrolsüz olduğunda söz de kontrolden çıkıyor. Öfke kontrolden çıkmışsa da büyük ihtimalle ümit kalmamış demektir.

27 Nisan gecesi çok öfkelenmiştim. Bu benim anbean tanık olduğum ilk darbeydi. Ama önümüzde o kadar kötü yazılmış bir muhtıra metni vardı ki, televizyonlara bağlanıp "bu bir muhtıradır tabii" diyen CHP'li amcalar o kadar fenaydı ki, ertesi gün olan bitenler o kadar mizahiydi ki, iyiler ve kötüler, haklılar ve haksızlar o kadar açıktı ki ümitvar olmamak mümkün değildi.

AKP'nin kapatma davası haberini duyunca ise öfkelendim ve hem de çok. Hayatımda Türkiye için hiç ümitsiz olmadım. Belki çok kötü şeyler görmedim şimdiye kadar. Ama bu davayı açan cüret karşısında ümitsizliğe kapıldım. Halkın yarısının oylarıyla iktidarda olan bir partinin kapatılması değildi korkum.
Korkum artık o kritik soruya bir cevabım olmamasıydı: Birlikte yaşayabilecek miyiz?

Bu soru benim için hiçbir zaman cevapsız olmadı. Bu toplum bu kadar farklılığa, o farklılıkların bastırılmışlıklarına rağmen birlikte yaşama iradesini hep gösterdi çünkü. Ama siyasi cepheleşme artık öyle bir hal almaya başladı ki, Ergenekon çeteleri, "hainler", "şeriat geliyor" edebiyatı havayı öylesine sertleştirdi ki mutlu mesut çekirdek aileler bile birbirine girdi. Benim bir araya gelince siyasi konular açılacak ve aramızdaki sevgi bağları kopacak diye korktuğum akrabalarım var artık. Hiç olmamıştı. Oturup konuşmaya başladığımızda o kadar faşizan şeyler savunuyorlar ki o tartışmalardan sonra onlarla "canım, güzelim" muhabbeti yapmaya içimiz varmıyor.

Şimdi madem o başsavcı, ona destek verenler böyle tehlikeli bir adım attılar. O halde bu soruya da verilecek bir cevapları olmalı, değil mi?
Peki bundan sonra nasıl birlikte yaşayacağız? Nasıl yüzyüze bakacağız, nasıl birbirimizi inanacağız?

Yoksa zaten böyle bir dertleri yok, o yüzden mi bu kadar fütürsuzlar. Bazı şeyleri göze aldılar da o yüzden bu cesaret.

Daha fazlasını yazmaya öfkem engel. Öfkemi kontrol edemiyorum kelimelerin de kontrolümden çıkmasından korkuyorum. Beni böyle görmenizi istemezdim. Genç Siviler'in bildirisinin arkasına saklanıyorum. Beni korkutan Türkiye gerçeğinden izninizle kaçıyorum.

Genç Siviller Bildirisi-Cumhuriyetimiz hiç bu kadar tehlikede olmamıştı

Bize okulda cumhuriyetin halkın kendi kendini yönetmesi olduğu öğretilmişti. Cumhuriyet ilan edilmişti, kaderimiz padişahın iki dudağı arasında değildi.
Şimdi anlıyoruz ki Padişah gemiye binip kaçtı diyenler bize yalan söylemişler. Padişah hiçbir yere gitmemiş sadece İstanbul’dan Ankara’ya taşınmış. Canı çekiyor, DTP’yi kapatıyor. Canı sıkılıyor AKP’yi kapatıyor.
Padişah hazretleri zahmet buyurmuşlar, biz zavallı kullarına bir yığın da gerekçe ortaya sürmüşler.
Halbuki ne gerek vardı. Hukuk sizin iki dudağınızın arasında değil miydi zaten? Hepimiz de sizin sadık kullarınızdan başka neyiz ki?
Bugüne kadar yalancı çoban "cumhuriyet tehlikede" diye çokça bağırdı. Çok aldatıldık. Ama bu kez gerçekten inanın, cumhuriyet 1923’teki ilanından beridir hiç bu kadar ciddi ve sahici bir tehlike altında olmamıştı.
Yurttan kovaladığımızı sandığımız Padişah dün Ankara’da ortaya çıkıp sultanlığını ilan etti.
Şimdi zencilerin çoğunlukta olduğu bu sözde muz cumhuriyetinin beyaz padişahlarına karşı çıkma zamanıdır. Birbiriyle didişen tüm zencileri, "Hepimiz zenciyiz peki bizi bunca zamandır neden beyaz padişahlar yönetiyor" diye isyana teşvik ettirme zamanıdır.
Borsayı düşünerek siyasi hamlelerini cuma günü yapacak kadar incelikli olan darbecilerin iktidarı ele geçirmek için Padişah'ın gazetelerini bombalayacak, adamlarını öldürecek ölçüde gözlerinin dönmüş olduğunu teşhir etme zamanıdır.
Bugün Ergenekon çetesinin Yedikule Zindanı'na tıkılmasıyla 2009’da darbe yapma planları suya düşen Padişah hazretlerinin bir umut kadılarıyla giriştiği bu saray darbesine direnme zamanıdır.
Bu hukuki darbeden medet umanlarla Egenekon çetecilerinin aynı Padişah'ın kulları olduklarını ifşa etme zamanıdır.
DTP’yi kapatmaya çalışan Kemalist milliyetçilerle, AKP’yi kapatmaya çalışan Kemalist şeriatçıların aynı padişahın bendeleri olduğunu Erdoğan’a hatırlatmak zamanıdır.
Bugün yine AKP’nin günahlarını sevaplarını bir tarafa bırakıp, yıllarca kaprisleriyle, saray entrikalarıyla bizi bunaltan zevk sefa düşkünü Padişah’a ve onun bürokrasi, medya, siyaset ve yargıdaki kapıkullarına karşı demokrasinin yanında kazan kaldırma zamanıdır.
Hukukun üstünlüğü yerine Kemalist şeriatını, bağımsız yargının yerine iki dudak arasını, çok parti yerine padişahın partisini, Meclis yerine saltanat divanını isteyen gerçek cumhuriyet düşmanlarına karşı şimdi bu kez sahiden tehlikede olan cumhuriyete sahip çıkmak zamanıdır.
Kemalist sultan direniyor. Laik kadılar fetvalar yayınlıyor, besleme basın “çok yaşa padişahım” manşetleriyle çıkacak.
Ama hâlâ farkında değil misiniz?
Koyun olmadığı için keçilere Abdurrahman Çelebi denildiği, erken kalkanın adam sayıldığı bir ülke değiliz artık.
Hâlâ anlamadınız mı?
Biz o eski biz değiliz artık!
Rejim değişti, cumhuriyet ilan edildi. Günaydın!



Bu haber 583 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,627 µs