Tanrıyı bulmak: O kadar kolay mı?

14 Mart 2008 14:46 tsi
Bir Avrupa geleneği olan “dinci-bilimci” veya “teolog-bilim adamları”nın son halkası olan Michael Heller, bu yolda en paralı ödülü aldı. Matematik üzerinden Tanrı’nın varlığını bulmaya çalıştığı için. Gerçi ‘kuram’

Nicolas Copernicus, Galileo Galilee, Johannes Kepler, Isaac Newton, Gottfried W.Leibniz ve onlarca diğeri. Bunlar Avrupa “bilim-din” geleneğini günümüze kadar aktaran önemli isimlerden sadece bir kaçı.

“Din bilim”in en parlak alanlarından biri, pozitif bilim disiplinlerinden biriyle çakıştığı zaman ortaya çıkıyor. “Teolog-Fizikçi/Matematikçi/Astrolog/Metafizikçi/Felsefeci” eşleşmeleri, eninde sonunda bu insanları “Tanrı’yı somuta bağlamak” zikriyle birleşiyor.

Ve bu gelenek yüzyıllardır aksamadan sürüyor. Yüksek din bilgisi, bilimin “bilinmeyenleri”ne tosladığında, bir çıkış yolu olarak Tanrı’nın kapısı çalınıyor.

Yine de bu pozitif bilimlerin her birinde Tanrı varlığına ilişkin ciddi ve anlamlı adımlar atılmışsa da, Tanrı’nın ispatlanması bu yolla “kesin” olarak başarılmış değil.

72 yaşındaki Teolog ve Matematik Profesörü Michael Heller’in kazandığı “Templeton Vakfı”nın 1 miyon 600 bin dolarlık-Nobel’den sonra dünyadaki en büyük geleneksel bilim-ödülü de “bu yoldaki çalışma” için verilmiş zaten.

Vakıf’ın ödül gerekçesi şu; “bilim ve metafizik arasında uzlaşma zemini oluşturması”.  Heller, evrenin Tanrı tarafından yaratıldığını matematiksel olarak ispat etmek üzerine çalıştığı ve bu yolda orijinal eserler ortaya çıkardığı için ödülü alıyor yani.

Tanrı’yı bulduğu için değil. Esasen, “üst katınızda” birinin oturduğunu ispatlamak, kapısını çaldığınızda sizi “içeri” almadığı sürece çok anlamlı da değil.

Bu nedenle biz, sebep-sonuç ilişkisinden ziyade bahsettiğimiz geleneğin bir parçası olan Heller’e biraz bakalım.

Michael Heller  1936 doğumlu bir Polonyalı (Tarnow). Bir Katolik rahip. Lubyin Kotalik Üniversitesi’nden mezun. Polonya-Krakow’da ilahiyat okuyor. 1965’de Felsefe masterı yapıyor, 1966’da Kozmoloji dokroru oluyor. Tarnow’da Felsefe ve Mantık dersleri veriyor ve 1985’de Ordinaryus Profesör oluyor.

Tek tek saymalayım, Avrupa ve Amerika’nın en şöhretli üniversitelerinde dersler veriyor. Fizik, Matematik ve Kuantum mekaniği üzerine uzmanlaşıyor, 200’ün üzerinde bilimsel makale, 20’den fazla kitap yayınlıyor.

Nihayet 2008’de de bahsettiğimiz büyük ödülü kazanıyor. 

Klasik biyografisi böyle. Heller’in küçüklüğü ve gençliği ise biraz problemli. Nazi ve Komünist rejimler altında hayatı biraz zorlukla geçiyor. Birçok kaynakta Yahudi kökenli olduğu kaydı var.

Ancak Katolik olması bu tezi doğrulamıyor. Yine de Nazi işgaline karşı direnen ve “muhafazakar” bir aileden geliyor. Örneğin babası Naziler işgal ettiği için çalıştığı fabrikaya sabotaj yapmış.

Oradan da Ukrayna’ya geçmişler ama bu seferde komünistlerin baskısına uğramışlar. 1969’un başında  Karol Wojtyla (Bu ismi nereden biliyoruz diye düşünürseniz, kendisi daha sonra Papa II. John Paul olarak anılacaktır) bilim adamlarını ülkeye geri çağırıyor, o da dönüyor.

İşte bugün gazetelerde pul kadar yeralan büyük ödüllü, matematik üzerinden Tanrı’ya ulaşmak isteyen adamın öyküsü bu.

Bu haber 5,733 defa okundu.