Kasanın anahtarı Polat’ta

Önceki gün Öztürk’ün birleşmeye pek sıcak bakmadığına ancak mevcut şartlar içerisinde pek de şansı olmadığına dikkat çekmiştik. Aradan geçen saatlerde kendi listesiyle başkanlık yarışına devam etme kararı alan Öztürk, son çabaları doğrultusunda gereken desteği alamayınca yarıştan çekildi. Tabi bu kararı almasında borçların geldiği nokta da önemli bir rol oynuyor olabilir.

Öztürk yarıştan çekilince meydan Adnan Polat’a kaldı. Şimdi Polat’ın yapması gereken ilk şey listesinde doğru ve bu işe emek harcayacak insanlara yer vermek. Ondan sonra da takımın bu değişimden etkilenmemesini sağlamak. Son göreviyse en önemli olanı: Galatasaray’ın borçları…

2000’li yılların mirası

Sevinçten çılgına döndüğümüz, ulaşılamaz başarılarla gururlandığımız ve bugün bile Galatasaray’ın Türkiye’de bir numara olmasını sağlayan 2000’li yılların başı ne kadar güzel geçtiyse sonraki dönem de o kadar sıkıntılı oldu. Dengelenemeyen bütçeler, tutarsız ve gereksiz transferler (Galatasaray’da üç yıl forma giyen ve Hagi’nin “Bu adam nasıl bir markajcı böyle” cümlesiyle rekor ücrete transfer edilen Bülent Akın bu detaya çok güzel bir örnek) şimdiki yönetimi biraz terleteceğe benziyor. Zira daha bir hafta önce açıklanan rakamlar borcun 220 milyon dolarları aştığını söylüyor.

Borç batağına bu derece batan ilk takım elbette Galatasaray değil. Bir ara Real Madrid’in bile büyük borç altında olduğunu biliyor muydunuz? Evet, bugün almadık kupa bırakmayan, çeyrek finallere sevindiğimiz Şampiyonlar Ligi Kupası’nı altı kez kazanan Real Madrid, büyük borcun altından antrenman sahasını satarak kurtuldu. Sonra da geliri doğru yönetti, başarıları maddi kazanç noktası haline getirdi, taraftarı stada çekmeyi başardı. Şimdi de Real Madrid oldu.

Bu borç nasıl eriyecek?

Borçların dengelenmesi için Galatasaray’ın önünde iki seçenek olduğunu düşünüyorum. İlki

gayrimenkul açısından Türkiye’nin en zengin kulübü olan Galatasaray’ın Riva’dan veya eşdeğer bir yapıdan vazgeçmesi. İki yıl önce Canaydın’ın dile getirdiği ve hatta bazı çalışmaların yapıldığı Riva, kısa vadede yüzleri güldürecek en büyük çare olarak göze çarpıyor. Çünkü Galatasaray’ın şu andan sonraki bazı gelirlerinin şimdiden adresi belli. Gelir olmadığı gibi yeni sezonda transferler ve yıllık ücretler de kulübün sırtına yük olacak ve borç son beş yılda olduğu gibi katlanacak.

Borçları yok edecek diğer yol ise en çetin ve sancılı olanı… Borçları yöneterek diğer bir deyişle savaşarak dengeleme politikası, uzun vadede (doğru yönetildiği takdirde tabi) çözüm yaratacaktır. Ancak dediğimiz gibi bu yol bir hayli sancılı geçecektir. Zira yüksek gelir kazanan oyuncular satılarak yerlerine genç veya ucuz maliyetle oyuncular oynatılacak minimum gider ile maksimum başarı sağlamak gerekecektir. Bu yolu Türkiye’de istemeden de olsa deneyen tek takımın Trabzonspor olduğunu söylersek sanırım başka bir tanıma gerek kalmayacaktır.

Adnan Polat, Ribery’yi elden kaçıran, Jardel gibi bir golcüyü, adı sanı duyulmamış üç adama satan (Daha sonra o üç oyuncu Galatasaray’ı UEFA’ya şikâyet etmiş ve Galatasaray Avrupa kupalarından men edilmenin eşiğine gelmişti) eldeki imkânlara bakmaksızın kontrolsüz davranan bir yönetim tarzını benimserse görev süresi boyunca ve hayatının geri kalanında çok sıkıntılar yaşayacaktır. Fakat bu tabloyu olumlu bir hale getirecek olursa yaptığı başkanlık sadece onun için değil tüm Galatasaraylılar için bir efsane olacaktır.

www.iyibilgi.com özel Murat Uludağ